76. BÖLÜM

8.7K 228 62
                                    

Kitabı veren adamın orada yaptığımız gibi rüzgar yoktu. Ayna hala sağlamdı. Aynadan ses gelmedi. “Kendini tanıt!” dedi tekrardan. Bu sefer uğultu geliyordu. Tıpkı kitabı veren adamın orada olduğu gibi ama daha hafifti. “… oğlu …yım.” dedi. “Bizden ne istiyorsun?” dedi. Duvarda beş gölge vardı. Biri cevap veriyordu. Sesi aynadan geliyordu. Yine aynı şeyi diyordu: “Katil!” dedi sadece. “Rahat bırak bizi … oğlu! Ceddin adına, kabilen adına emrediyorum! dedi Atakan. O anda hiç beklemediğim bir refleksle, yakıp aynaya serptiği şeylerin, sol elinde tuttuğu kısmını, birden aynanın üzerine fırlattı. Sonra tekrardan okumaya başladı.

Tuzağa düşürmüştü onları ya da ben öyle zannediyordum. Ayna çatladı. Bu sefer dört yerden çatladı. Diğer adamla yaptığımızdan daha derin çatlaklardı bunlar. Çizik gibi değildi. Mumların hepsi söndü. Daha fazla duramadım hemen ışığı açtım. Atakan’ın sol kolu ters dönmüş; bağırıyordu. Annemle babam koştular. Manzarayı görünce telaşlandılar iyice… Hemen ambulansı çağırdılar. Atakan’ın çok acı duyduğu belliydi. Annemgile bir sürü açıklama yaptım hastanenin orada. Zaten endişeleniyorlardı.

Artık kabuslardan, rüya ile gerçeği aynı anda yaşamaktan kurtulmuş muydum? Hepsini öldürmüş müydük? Bunu sadece bir şekilde öğrenebilirdik. Atakan’ın kolunu alçıya aldılar. Adamın kolu iki yerinden kırılmış, bildiğin sırt tarafına doğru dönmüştü. O görüntü hala aklımda. Hastanede biraz muhabbet etme fırsatımız oldu. “Sence kurtuldum mu Atakan?” dedim. “Hayır; tam emin değilim. İçimdeki o karanlık halet daha gitmedi.” dedi.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin