106. BÖLÜM

7.6K 149 7
                                    

"Eskisi kadar olmasa da hala benimle; görüyorum, hissediyorum." dedi. "Ama saklıyorum." Söyleyecek hiçbir şey bulamadım. Acıdım sadece kıza. Muhabbet esnasında güneş batmıştı. Artık mührü bozacaktık. "Hadi, içeri gidelim." dedim. Sessizce içeri geçtik. Hocam ve Atakan oturuyorlardı. "Vakit geldi, hazırlanın!" dedi hocam. "İlk olarak bu odanın boşaltılması gerekiyor." dedi hocam. "Nasıl yani? Niye böyle bir şey gerekiyor?" dedim.

"Mührü bozmak için birtakım şeyler gerekiyor. Bunlardan biri de odada sadece ritüelde kullanacağımız şeyler kalmalı ve dikkatimiz dağılmamalı. Odadaki her şeyi benim yattığım diğer odaya taşıyın oğlum size zahmet." dedi. "Tamam hocam." dedik. Ne var ne yoksa hocanın yattığı odaya taşıdık. Ayini yapacağımız oda artık bomboştu. Bunlar olurken hocam bir taraftan da elinde bir kağıt yakıyordu. Kağıdın külünü avucunda topladı. Tuğbaya dönüp "Kızım biraz su kaynat. Suyun içine şu elimdeki sana vereceğim külü at. Daha sonra ise sana başka bir kağıt vereceğim. Kağıdı kaynayan suya atıp, kağıdın üzerindeki yazıların suya karışmasını bekle. Sonra suyu buraya getir." dedi.

Tuğba, hemen hocanın söylediklerini yapmaya başladı mutfağa gidip. Sonra hocam bize dönerek, "Çocuklar, biriniz köydeki evleri dolaşıp dört tane ayna bulsun. Dört taneyi bulunca derhal geri; buraya gelsin. Fazlasına gerek yok. Diğeriniz ise ... yaksın ve külünü bana getirsin. Evin arka kısmında ahırın o tarafta bolca mevcut ancak toplayıp gelin ve kapının önünde yakın. Orman tarafında sakın ha yakmayın. Toplayıp gelin, evin önünde yakın." dedi. Üzerine basa basa vurguladı bunu.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin