MSOM? -4- ❝Hakaretler❞

139K 5.9K 2.6K
                                    

**Multimedya Barlas!**

İyi Okumalar :)

-

4. Bölüm

▪Ecrin Karayel▪

Gün ışığı, arsızca penceremden süzülüp yüzüme düştüğünde saçlarım az da olsa yüzümü gölgelendiriyordu. Gözlerimi hafifçe araladım ve gözüme hücum eden yoğun güneş ışığına karşılık elimi yüzüme siper ettim. Bugün hava çok güzeldi. Güneş tüm ihtişamıyla bana göz kırpıyordu sanki ve cömertliğini sergilercesine ışınlarını bana armağan ediyordu. Camdan bakıldığında bulutlar bembeyaz ve kocaman pamuklar gibi görünüyordu.

Gözlerimi o mükemmel gökyüzünden zar zor çektim ve yanı başıma kazınmış sıcaklığa doğru döndüm. Her zamanki gibi abim yüzü koyun yatıp başını yastığıma gömmüştü. Yüzü bana dönük olduğu için, onu seyretmeye doyamaz bir hâl almıştım. Şu an o kadar sevimli gözüküyordu ki, dayanamayıp ona iyice sokuldum ve sıcaklığına sığınıp kokusuna bulandım.

Sanki ben bir Anka kuşuydum. Kalbimdeki derin hasret beni yakıp küllerimi etrafta savurmuştu ve şu an kilometreleri aşıp sımsıkı sarıldığım adam, beni küllerimden yeniden doğurmuştu.

Ben abime karşı hissettiğim sevgide bile aşırıya kaçarken bir gün birine aşık olduğumda nasıl bir duygu selinin içinde bulacaktım kendimi, kim bilir... Duygularımı kelimelere dökmek, bir kova dolusu kumu, ellerimle teker teker ayıklamak gibi olurdu kesin. Öyle devasa bir sevgiyle bütünleşirdim.

Aşk... Üç harften oluşan bu kelime, ağzımdan çıkarken bile dudaklarımın asilce kımıldamasına sebep oluyordu. Acaba bu duyguyu tüm hücrelerimde hissetmek nasıl bir şey olurdu? Karşımdaki adama 'Sana aşığım' derken içimde dağ olan duygu deryasını iki kelimeye sığdırmak...

Bir gün ben de hissedecektim bu duyguyu. Tüm hücrelerime aşkımı sığdıracaktım. Her zerrem aşk ile zelzele misali titreyecekti. Hem de ben öyle bir adamı sevecektim ki, kelimelerim tükenecekti onun yanı başında. Fakat o gözlerimin en derinlerine odaklanıp hissedecekti benliğimi, kalbimi...

Kafamda kurduğum düşüncelerdeki evrim şaşırtıcıydı. Abime karşı hissettiğim hasreti düşünürken birden bire nasıl buraya kadar geldiğime anlam veremiyordum. Tiyatro kursunda yaşananlar yüzünden, kafayı aşk ile sıyırmak üzereydim. Bu yüzden durduk yere olanaksız hayallere dalıyordum. Çünkü benim hayal ettiğim aşk, yalnızca okuduğum romanlarda oluyordu.

Sonunda birbirini kovalayan düşüncelerime kısa bir ara verip karşımda mışıl mışıl uyuyan abime dikkat kesildim. Dudakları, kısa bir süreliğine bükülür gibi oldu. Güzel bir rüya görüyor olmalıydı; fakat artık uyanması gerekiyordu.

"Abiciğim..."

Omzundan hafifçe dürtüp fısıldadıklarım ile yüzündeki gülümseme daha da arttı. Sanırım şu anda beni rüyasının bir parçası sanıyordu.

"Hadi uyan artık."

Omuzundan dürtmeyi bırakıp yanağına doğru uzandım. Dudaklarımı tenine iyice bastırdığımda hafiften kıpırdanmaya başladı. Homurdanmaya benzer sesler çıkarttıktan sonra, bir şeyler mırıldanmaya başladı. Dediklerini anlayabilmek için kulağımı ona doğru yaklaştırdım.

"Az önce sövüyordun, şimdi öpüyorsun. Sen de beni seviyorsun, inkar etme." diye sayıkladı. "Gel ben de bir öpeyim."

Acaba rüyasında kimi görüyordu?

Ansızın içimde beliren kıskançlık dalgasıyla hızla yattığım yerden doğrulup abimin başının altındaki yastığı çekip aldım. Elimdeki yastığı çok sert olmayacak şekilde abimin suratına geçirdim.

Mayıs Sineğim Olur Musun? (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin