❝Hüzünlü Bir Not❞

35.9K 1.3K 1.1K
                                    

Öncelikle merhaba. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız, ben hiç iyi sayılmam.

İlk önce bölümün gecikme nedeninden biraz bahsedeceğim, ardından sizinle biraz dertleşeceğim ve sonunda da vedalaşacağım. Okumak ister misiniz bilemem; fakat ben yine de yazmak istiyorum.

Bu notu yazmamak için çok direndim. Direnişimin sebebi, sizi hayal kırıklığına uğratmamaktı. Buraya bir not ile değil de, uzunca bir bölümle gelmek istemiştim. Olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Bunun için beni sabırla bekleyen tüm okurlarımdan özür diliyorum.

Bildiğiniz üzere geçen sene istediğim Üniversiteyi tutturamadım. Bu sene tekrar hazırlanıyordum. Aşırı yoğun bir ders çalışma tempom olmasına rağmen kurgumu az çok düzene soktum ve yeni bölümün 3000 kelimesini yazdım. Normalde en az 6000 kelime yazınca bölümü yayınlıyordum, bilirsiniz. Bu demek oluyor ki, bölümün yarısını yazmışım... Yalnız beklenmedik bir gelişme oldu. Ben başlangıçta özel ders alırken, Aralık ayı itibariyle dershaneye başladım. Zaten yeterince yoğun olan programım iki kat daha fazla yoğunlaştı. Bu yüzden devamını getirmeye fırsat bulamadım.

15 tatilin birinci haftası dershanede geçti. İkinci haftası tatil olacaktı. Bir yandan ders çalışıp diğer yandan da bölüm yazabileceğimi düşündüm. Bunu sahiden de kafaya koymuştum. Tatil sonunda yeni bölümü sizlerle buluşturacaktım; fakat yapamadım. Bu sefer bunu yapamamamın nedeni maalesef dersler değildi. Geçen hafta, 27 Ocak'ta çok acı bir kayıp yaşadım. Dedem vefat etti.

Dede sizin için ne ifade eder bilmiyorum; fakat benim için çok şey ifade ediyordu. Dedem benim çocukluğumdu. Kendimi bildim bileli onunlaydım. Kucağından hiç inmezdim, elinden tutup parka giderdim, yazın birlikte dondurma yerdik, eve her gelişinde bana çikolata getirirdi... Büyüdükçe önce kucağından indim, sonra parka gitmeyi bıraktım, ardından dondurmamı tek başıma yemeye başladım; fakat dedemin eve her gelişinde çikolata alışı hiç sona ermedi. İki yaşındaki torunuyla beni bir tutuyordu. 19 yaşıma dayandım, buna rağmen bir gün dahi bana o çikolatayı getirmemezlik etmedi. Onun da sevgisini göstermesi böyleydi demek ki...

Dedemle geçirdiğim günlerin, o kadar çok anıların hepsi teker teker gözümün önünde beliriyor. Altı yaşındayken ona sarılışım dahi dün gibi aklımdayken, şu an ölü olduğuna inanamıyorum. Rüyalarımda onu görüyorum sürekli. Dipdiri duruyor karşımda. En son rüyamda ona "Dede sen ölmedin mi?" diye sormuştum ve bana "Şaka yaptım, yaşıyorum." demişti. Sanki sahiden bu bir şaka gibi, birazdan kapı çalacak da gelecekmiş gibi... Sırf bu düşüncemden kurtulmak için titreye titreye cesedine baktım; fakat hâlâ onun öldüğüne inanamıyorum, inanmak istemiyorum.

Onu çok özlüyorum. Bazen aklımdan çıkıveriyor, her şey normalleşiyor. Sonra tekrar aklıma geliyor. İşte o zaman göz yaşlarına boğuluyorum. Acı hiç yok olmuyor, hep kalbimde duruyor. Sadece o acıyı çoğu zaman görmezden gelmeye çalışıyorum. Annem yeterince yıkılmışken, onu daha fazla yıkmamak için güçlü duruyorum.

İki dedem de artık yok. Diğer dedem, babam 12 yaşındayken öldüğü için onu hiç görmedim. Bu yüzden onu sadece tanımamanın eksikliğini hissediyorum, varlığının eksikliğini bilmiyorum. Bu dedemin ise yokluğu bambaşka. Bebekliğimden bu yana onunla büyüdüğüm için varlığına o kadar alışmışım ki, yokluğunu iliklerime kadar hissediyorum. Anneannemin evine gitmek canımı daha çok yakıyor. Her zaman oturduğu köşenin bomboş oluşu içimi sızlatıyor.

Bir an önce kendime gelmem gerekiyor. Bunu nasıl başaracağımı bilmiyorum; fakat başarmak zorundayım. Dedemi en son görüşümde ona bir söz vermiştim. Üniversiteyi bu sene kazanıp okulumu bitirecektim. Ardından kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir kız olacaktım. Dedeme verdiğim bu sözü gerçekleştirmek için elimden geleni yapmam gerek. Bu güçsüzlük bana hiç yakışmıyor...

Burada hislerimi paylaşmak beni bir nebze de olsa rahatlattı. İçimi döktüğüm için sanki hafiflemiş gibi hissediyorum. Bu yazıyı okuyan okurlarım -dolaylı yoldan derdimi dinleyen dostlarım- iyi ki varsınız. Sizleri gerçekten çok seviyorum. Her birinizi çok özledim. Biliyorum, sizler de Barlas veEcrin'i özlediniz. Maalesef ki sınav hazırlığındayken ve dedemin acısı bu kadar tazeyken yeni bölümü tamamlamam imkansız. Bu sebeple bir süreliğine hikâyeyi askıya alacağım.

Haziran'da gireceğim TYT ve YKS sınavlarından sonra üzerimden atacağım stres sayesinde sizlere uzun uzun bölümler yazabileceğimi umuyorum. Birde zaman her şeyin ilacı derler ya, inşallah zaman şu an beni mahveden bu hüznü benden söküp alır.

Beni bekleyecek olan okurlarım bu paragrafa yorum atabilir mi? Onları bilmek istiyorum ve onların bu anlayışlı tavrına karşılık, bir sonraki bölümü yayınlayacağım zaman bu kişilere tek tek ithaf yapmak istiyorum.

Buraya siz güzel okurlarım için gelecek bölümden birkaç diyalog bırakacağım. Belki bu sizi biraz mutlu eder.

~

"Sana sarılırken bile kalbim sancılanıyor. Tenim tenine değerken dahi, yokluğunu hissedebiliyorum. Kokunu içime çekmekten korkuyorum... Sanki bir kez doyasıya koklarsam seni, bir daha kokun olmadan nefes alamayacakmışım gibi... Yıllarımı harcadım. Sensiz, kimsesiz, yapayalnızım. Acı içindeyim! Kalbimin feryadını duymuyor musun?"

*

"Yokluğunun yarattığı bu ölüm döngüsünden kurtar beni... Her gün ölmek yerine bir kez öldür beni!" dedi ve elimi kalbine doğru yaklaştırdı. "Elindeki bıçağı tam buraya sapla. Ya kollarının arasında son ver hayatıma ya da kollarınla sarıp dirilt beni..."

*

"Bir zamanlar seni hayatının merkezine koyan kişinin, şimdi hiçbir şeyi olabilmek nasıl bir duygu?"

~

Bu diyalogların kimlere ait olduğunu tahmin edebilir misiniz? Gerçi anlaşılması pek zor sayılmaz...

Ne çok uzun ne de çok kısa bir ara veriyorum. Bu aradan sonra bomba gibi bölümlerle dönmek istiyorum. Bana güç ve ilham diler misiniz? Bu arada rica etsem dedem için ufak da olsa bir dua edebilir misiniz? İnanın çok mutlu olurum.

Sizi çok seviyorum, bol bol öpüyorum. Her ne kadar yanınızda olamasam da, sizlere kocaman sarıldığımı varsayın.❤

Benden size bir tavsiye. Sevdiklerinize her fırsatta sımsıkı sarılın; çünkü ölüm bazen çok ani ve sessiz olabiliyor...

 Sevdiklerinize her fırsatta sımsıkı sarılın; çünkü ölüm bazen çok ani ve sessiz olabiliyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kendinize çok iyi bakın. Buraya MSOM için yaptığım videoyu ekleyeceğim. Gelecek bölümlerden spoiler barındırıyor. Belki aranızda kurgu hakkında tahminlerde bulunmayı sevenler vardır diye önceden hazırlamıştım. İsterseniz izleyip tahminlerinizi bu paragrafa yazabilirsiniz.

Beni özleyin... Ben sizi çok özleyeceğim.💋 Hoşça kalın.🙋‍♀️

DİPNOT: Beni Instagram'da arayıp bulamayanlar var. Instagram hesabımı sınava kadar kapattım. Sınav sebebiyle de Wattpad'e giremeyeceğim. Bu nedenle bana ulaşmak isteyenler mail adresimden yazabilirler. (Mail Adresim: aleynafetvac@gmail.com)

Mayıs Sineğim Olur Musun? (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now