MSOM -45- (FİNAL PART:2) ❝Ölüm Sessizliği❞

17K 683 552
                                    

Herkese merhaba. Nasılsınız? Umarım keyifleriniz yerindedir.❤

Sonunda final bölümünü tamamladım. Benim için bu bölümü yazmanın ne kadar zor olduğunu anlatamam size... Ecrin ve Barlas'tan bir türlü kopamadım. Ömrümün sonuna dek beni en çok etkileyen karakterlerim olarak kalacaklar. Özellikle de Barlas Seçkiner...

Şu an mutlu mu yoksa mutsuz bir sonla mı karşı karşıyasınız diye merak ediyorsunuz; ama benden size tek tavsiye şudur: Akışına bırakın. Bütün bölümü sanki sonunu ben yazmamışım ve nasıl noktalanacağını bilmiyormuşum gibi okudum. Öyle derin duygular hissettim ki, umarım siz de aynı hislerde benimle buluşursunuz.

Final için hazırladığım fragmanı öncesinde izlemek isterseniz aşağı bırakıyorum.

Söylenecek çok söz var; ama bırakalım da bu sözleri Ecrin ve Barlas söylesin. Sizleri onların sonsuz aşkıyla baş başa bırakıyorum. Her satırda usulca vedalaşın...

Lütfen satır içi yorumlarınızı eksik etmeyin ve rica ediyorum, bu yorumlar spoi içermesin. Şimdiden her birinize teşekkür ederim.

Keyifli okumalar dilerim.

♧♧♧

45. Bölüm (Final Part:2)

▪Ecrin KARAYEL▪

Ben hiç iliklerime dek titrememiştim. Bunu ilk defa bu kadar sarsıcı bir şekilde tadıyordum. Saf korku, kemiklerime atılmış bir gülle gibiydi. Yıkıcıydı. Evre evre yıkarak beni parçalara bölüyordu.

Patlayan silahın o ürkütücü sesi kulaklarımda bir döngüye tutulmuştu. Sürekli olarak işitiyordum ve sanki her işitişimde, yüreğimden defalarca kez vuruluyordum.

"Orospu çocuğu!"

Birden bire müziğin kesilmesi ve Barlas'ın bağırışının etrafı sarmasıyla birlikte, başımı ağır çekimde sahneye doğru çevirdim. Kalabalık çığlık atarak sahneyi boşalttı. Koskocaman sahnede sadece üç kişi dikiliyordu. Bunlar; Barlas'ın bir anda ortadan kaybolan koruması Agâh, Alper ve Mayıs'tı... Alper Mayıs'ı tek koluyla kucaklayıp gövdesine yaslamıştı. Diğer elindeki silahı da onun kafasına yaslamıştı. Agâh da onların arkasında dikilmiş vaziyette, iki elinde taşıdığı silahlarla etrafı akbaba gibi gözlüyordu. Mayıs'ın gözlerini, Agâh'ın kırmızı kravatıyla kapatmışlardı. Masum bebeğim, nasıl bir durum içerisinde olduğunun farkında bile değildi.

Etrafta herhangi birinin kanı dökülmemişti. Demek ki, az önce silahı terk eden kurşun gökyüzünü hedef almıştı. Yine de, o kurşunu taşıyan silah şu anda benim kızımın kafasına doğrultulmuştu.

Öfke, korku ve acı hissini ruhuma sığdırmıştım. Büyük bir kaosun ortasındaydım. Hangi hisse odaklanacağımı, hangisini dışa vuracağımı şaşırmıştım. Yalnızca kaskatı kesilmiş bir hâlde Mayıs'ın parlak ışığın altında parıldayan bembeyaz yüzüne bakıyordum. Yüzüne düşen sarı dalgalı saçlarına... Sonra gözlerim aşağı doğru kaydı. Kızımın beline sarılmış kol, midemdeki sancıyı arttırdı. Bakışlarım Alper'in yüzünü buldu. Palyaço maskesini çıkarmıştı ve yüzüne en pislik sırıtışını takınmıştı.

Onun yüzünü gördüğüm an, öfkeden gözüm döndü. Bana bar tuvaletinde zorla dokunan günahkar elleriyle kızıma dokunması, benim canımın parçasının hayatını silahla tehdit etmesi vücudumdaki her bir damarı genişletti. Kendi kanım, bedenime sığmıyordu.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Feb 11, 2021 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Mayıs Sineğim Olur Musun? (DÜZENLENİYOR)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora