MSOM -33- ❝Merhametini Yitirmeyen Adam❞ (Düzenlendi)

82K 4.7K 1.5K
                                    

**Anlaşılmayan yerleri düzenlediğim için tekrardan yayınlanmıştır!**

Merhabalar, ben geldim. Çooook uzun zamandır buralarda yoktum. Bekleyen herkesten özür diliyorum. Beklemeyi bırakanlara da hak veriyorum.

32. Bölümün sonunda açıkladığım gibi sınava hazırlanıyorum. Maalesef sadece bu da değil. Pazartesi, Salı, Çarşamba staj görüyorum. Sabah 8'den akşam 6'ya kadar anaokulunda stajer öğretmenlik yapıyorum. Çocuklar beni öldürüyor. Zaten eve geldiğimde pestilim çıkmış oluyor. Bir saat test çözüp ardından uyuyorum. Perşembe ve Cuma günleri de 10 saat ders görüyorum. Beynim "404 not found" anlayacağınız. Cumartesi günleri kursum var. Birtek Cumartesi gecesi ve Pazar günü boş zamanım oluyor. Dışarı çıkmadığım zamanlarda bölüm yazıyordum genellikle. Aslında bölümün yarısından çoğunu Kasım ayında yazmıştım, fakat devamını getiremedim. Neden diye soracak olursanız, kısaca aşka inancımı kaybettim. Çok sevdim, sevildim sandım. Sonuç olarak: Aldatıldım. Kendimi o kadar kaybettim ki, gerçekten toparlanmam günlerimi aldı. Ya birde erkekleri o kadar adi varlıklar olarak düşünüyorum ki, Barlas'tan bile soğuduğum zamanlar oldu. Bölüm yazasım hiç gelmedi, çünkü Barlas ve Ecrin'in aşkı bana gerçekçi gelmiyordu eskisi gibi. Ta ki yaralarımı sarana dek. Şimdi biraz daha iyiyim. Nihayet aranıza geri döndüm. Sizi çok özledim. Lütfen beni affedin.

Bu bölümü kapağımızı yapan biricik dostum Ayça'ya ithaf ediyorum. Emeğine, yüreğine sağlık bir tanem. Bu bölümü beğenmeni umuyorum. Seni çok seviyorum.❤

@TheAyca

Uzun bir bölüm yazdım. Çok olaylı ve sürprizlerle dolu bir bölüm oldu. Umarım seversiniz. Ben bu bölümü çok sevdim. Şimdi sizi EcBar ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.

~

33. Bölüm

▪Ecrin Karayel▪

İki hafta olmuştu. Abime sarılamayalı koskoca iki hafta geçmişti. Kısa bir süreç gibi gözükse de, benim için koskoca iki asır gibiydi.

Annem ile babam geldikleri günün hemen ertesi sabahında yola çıkmışlardı. Onlara, iyi bir şekilde veda edebilmiştim. Hiç çekinmeden, sımsıkı sarılmıştım. Arkalarından hasret göz yaşları dönmüştüm. Fakat, yanıbaşımdaki abime sarılamıyordum. Onunla konuşmaya bile çekinir olmuştum. Buzdan bir duvar gibiydi. Duvarı yıkmazsam, abimle zedelenen bağlarımızı asla onaramayacaktım. Duvarı yıkacak olursam da, buz parçalarının bedenime saplanmasına göz yumacaktım. Her halükarda, canım acıyacaktı. Fakat ben, buz parçalarının beni kanatmasına razıydım. Sadece, eski abimi istiyordum. Dibimde dururken, onu delicesine özlüyordum.

Babam, Barlas ile aynı evde yaşamamıza hiç olumlu bakmıyor olsa da, kararı abime bırakmıştı. Abim ise, kendisiyle birlikte yaşamaya devam etmem gerektiği kararına vardı. Gözünün dibinde durmamızı ve ona göre hareket etmemizi istiyordu. Bizimle aynı çatı altında olduğu müddetçe, hakimiyetin onda olacağını biliyordu. Olur da, yurda yerleşirsem beni hiçbir koşulda emri altına alamayacağını düşünüyordu. Bu yüzden, böyle olmasını tercih etmişti. Bana karşı olan güveni yerin kademe kademe altına inmişti artık. O güveni diriltip düştüğü yerden kaldırmak üstüme vazifeydi.

Son iki haftadır, moralimi yerle bir eden tek şey, abimle aramızdaki soğukluk değildi. Aynı zamanda, filmimizin izlenme rakamlarının az olması da beni üzüyordu. Filmimizin beğeni toplayamaması da, hevesimi kursağımda bırakmıştı. Ünlenmenin umuduyla türlü hayaller kurarken, hiçbir halt olamamıştım. Umutlarım, bıçağın altında bir bir doğranmıştı. Barlas, her defasında bizim çok yetenekli olduğumuzu, elimizden gelen her şeyi yaptığımızı, sadece kurgunun vasat olduğunu söylese de, bu suçluluk duygusundan kurtulmam için yeterli bir bahane değildi. Bazen, keşke filmde tanınmış karakterlerle birlikte rol alsaydık diyordum. Böylece daha fazla ilgi ve beğeni toplayabilirdik.

Mayıs Sineğim Olur Musun? (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now