8.BÖLÜM

1.6K 37 3
                                    


   Eve geldiğimizde ilk arabadan inmedim. Atlas’a döndüm. Uykusu gelmiş gibiydi. Ellerini ile gözünü avuşturdu.
“Sana bir kahve yapmama ne dersin?”
  Bir bana dönüp baktı, bir de arkada her şeyden habersiz uyuyan Ahenk’e.

Atlas:
“Bu koca kızı ne yapacağız?”

  Arkama dönüp baktım. Halinden memnun bir halde uyuyordu.

“Bence beş dakika bekleyebilir. Hem sana bu kadarını borçluyum.”
  Dediklerime ikna olmuş olacak ki başı ile onayladı ve ikimizde arabadan indik. Bahçeden içeri girdiğimde saksıya doğru ilerleyip anahtarı aldım. Kapıyı açtım ve Atlas’ı içeri davet ettim. Çantamı askılığa astım ve mutfağa geçtim. Kahve makinesini ayarlayıp beklemeye başladım. Atlas’da lavabodan çıktı ve yanıma geldi.

“Bir gün Ahenk ile ikinizi burada ağırlamak isterim.”

Atlas:
“Olabilir. Bundan sonra sık görüşeceğimizden eminim zaten.”
Kahve makinesinden ses gelince alıp bir tepsiye koydum ve bahçeye geçtik. Masaya oturduğumuzda kahvesini önüne koydum. Kendiminkini de alıp oturdum.

Atlas:
“Ben gittikten sonra oturup ağlama sendromuna girmezsin değil mi?”

  Dediği komik gelmişti. Gülerek cevap verdim, “Yok, yok o kotayı doldurdum bence.” Aynı şekilde o da güldü. Kahvelerimizi içtikten sonra Atlas ayaklandı gitmek için. Bende aynı şekilde kalktım. Bahçeden dışarı çıktık ve arabanın önünde durduk.
Atlas:
“Sonra görüşürüz.”

“Sonra görüşürüz.”

  Arabasına binmeden önce göz kırptı. Tam o sırada arabayla Boralar geldi. Onlara hiç bakmadan Atlas’a el salladım. Atlas arabasını sürüp gitti. Bahçeye girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. Eve girip duymaları için bu kapıyı da sertçe kapattım ve odama çıktım. Üstümü değiştirdikten sonra balkonuma çıktım. Odamın balkonu tam olarak Bora’nınkine bakıyordu. Karşı bahçeden Gece bağırdı.
Allah’ım bu kız beni delirtecek!

Gece:
“İyi geceler çikolatalı makarnaaaa!”
  Artık şu tabiri söyleme!
  Elim ile sakin bir tavırla selam verdim. O sırada Çınar bağırdı.

Çınar:
“Gelsene biraz oturalım.”

“Gerek yok.”

Emre:
“Hadi be Lara! Kırma bizi. Gel hep biraz konuşuruz.”

  Bora oradan kedi gibi bakıyordu. Bak sen, bak! Ben oraya gelince laf sokacağım yerin kalmayacak! İbne! Öküz! Şerefsiz!

“Tamam, geliyorum.” Diyerek balkon kapısını kapattım. Öff, ben o kadar kapı kapattım ya. Neyse, neyse. Gece daha yeni başlıyor.
   Aşağı indim ve kapımı çekip bahçeden çıktım. Karşı yazlığa geçtiğimde kapıyı Kayla açtı.

Kayla:
“İyi misin?” neden bunu sorduğunu gayet iyi biliyordum.

“Sonra konuşalım mı?”
  Başını olur anlamında salladı ve beni içeri aldı. Masanın etrafına hepsi sandalyeye oturmuş bana bakıyordu. Gri eşofmanım ve uzun siyah tişörtümü giymiştim. Ta ki Bora’nın tişörtümde gözlerini derinleştiğini fark ettiğimde her şey aklımda canlandı.

1 sene önce

  Bora ile birlikte çikolatalı makarna yiyorduk. Allah’ım bu kadar mı lezzetli olurdu! Çatalımı bir kez daha daldırdığımda Bora konuştu, “Beni bile bu kadar çok sevmiyorsun ya.”
Dediğine karşılık gülmeden edemedim.
“Ayy, ay,ay! Kıyamam ben sana. Sen beni çikolatalı makarnadan m kıskandın? Kıskançlıkta ileri seviye.”

YAZLIKWhere stories live. Discover now