41. BÖLÜM

597 18 0
                                    

    Aklımı kurcalayan şey ile tepsiyi bizim masaya koydum. Annemler hala gelmemişti ve bizimkiler okey oynuyordu. Limonataları dağıtarak bende yanlarına oturdum. Acaba Şeyma kimdi? Ora neredeydi? Yine ona ulaşabilecek miydim?
    Ahenk başını omzuma koyması ile dönüp ona baktım. Allah’ım bu kız çok tatlıydı. Benim kuzenimmiş birde! Vay be. Ee, genlerimizde var demek ki.

Gece:
“Ahenk ve Atlas’ta bundan sonra bizden o zaman.”

Kayla:
“Bence bu gece kızlar arasında bunu kutlamalıyız.”

“Pijama partisi?”

Ahenk:
“Hadi canım. Ciddi misiniz?” sevinmiş duruyordu.

Gece:
“Evet. Sende istersen eğer?”

Ahenk:
“Tabi ki de isterim. Çok eğleneceğimize eminim.”

Atlas:
“Evet, kazanan olarak yarın bana hepimize pizza ısmarlıyorsunuz.”

“Ooo, kuzenciğim mi kazandı?”
  Atlas güldü, “Her halde kızım, ne sandın?”

Çınar:
“Lan, bir gece de bizi sattın ha! Öyle olsun Lara, biz senin dört senelik arkadaşlarınız. Bunlar ne ki?”

Ellerimi açarak Çınar’a sarıldım, “Oy oy, sen kıskandın mı abilerin abisi? Şapşal.” Dediğimin arkasından boynuna yapıştırdım.

Gece:
“Ya, sevgilime vurmasana.”

Kayla:
“Her türlü bizim karnımız doyuyor.”

Emre:
“Allah’a şükür Atlas ile takımım. Bu arada tek Atlas kazanmadı Laracım.”

“Tebrikler Emre bey, tebrikler. Siz hep kaybeden tarafta olurdunuz ama hayret ettim.”

Emre tek kaşını kaldırdı ve su bardağındaki kalan su damlalarını suratıma fırlattı, “Çok konuşma. Çayla bizi.”

“Aman iyi be.” Diyerek çaya bakmaya gittim.

  Çaylar ile geri döndüğümde bizimkiler hala okey masasında tartışıyorlardı.

Kayla:
“Lara, bir daha aradı mı şu numara seni?” 

“Yok Kayla. Kimse aramadı.”

Ahenk:
“Telefonunu şarjı bitmiş, gidip takayım mı?”

“Sana zahmet olmazsa eğer.”

  Ahenk telefonumu alarak içeri girdiği sırada koşarak geri gelmesi bir oldu. Küçük bir çığlık attı. telefonu hızla elime verdi.

Ahenk:
“Arıyor, arıyor!”

   Elim ayağıma dolaşmış bir şekilde hızla sandalyeden uçtum. Telefonu elime alıp hemen açtım. Ne olur şarjım tükenmesin! Ne olur kapanmasın!

-Alo, Şeyma’ydı değil mi?

-Evet. Çok kısa zamanım var. Birazdan Bora gelebilir.

-Kimsiniz?

-Bora’nın kuzeniyim. Kendisi buraya geldi.

   Hoparlörü açmış bir şekilde hepimiz dinliyorduk. Bir anda Çınar devraldı konuşmayı.

Çınar:

-Yer neresi tam olarak?

Şeyma:

-Size yarın konum atacağım.

   Tekrardan telefonumu elime aldım.

-Şeyma şarjım bitmek üzere son bir şey soracağım. Bora… o, o iyi mi?

-İyi, iyi merak etme. Sadece sana zarar vermekten korkuyor.

-O buraya gelsin asıl ben ona zarar vereceğim. Teşekkürler Şeyma.

-Rica ederim.

  Telefonu kapattığımda şarjımda tükenmişti. Koşarak telefonumu şarja taktım. Daha sonra derin bir nefes aldım. O kaçak damat buraya bir gelsin. Babasından yemediği dayağı benden yiyecek!
*****

  Evet, aşk hep mutlu gitmez. Kimi zaman tökezleriz. Belki de şuan bu kitabı beğenmediniz. Belki  okumak istemiyorsunuz ama kendimi geliştiriyorum. Bu yüzden sizin fikir ve görüşleriniz bana lazım.

YANİ UMARIM KENDİMİ ANLATABİLİYORUMDUR.

Teşekkürler, iyi günler.

YAZLIKWhere stories live. Discover now