55. BÖLÜM

433 17 1
                                    

Bora'dan

Lara gideli on beş dakika olmuştu. Telefonunu almaya gitmişti sözde.

"Bu kız nerede kaldı ya?" diyerek telefonumu elime aldım. Makarnasından yememişti bile. Oysa onun için şimdiye gelmiş olması gerekiyordu. Telefonu çalıyordu ama açmıyordu. Herkes masada oturmuş rahatça yemeğini yiyordu ama ben Lara'yı bekliyordum.

Emre:

"Kimi aradın?"

"Lara'yı. Şimdiye gelmiş olması gerekiyordu. Bu kadar geç kalasının sebebi ne?"

Kayla:

"Telefonunu almaya gitmişti. Açmadı mı?"

"Hayır. Çalıyor ama açmıyor."

Gece:

"Alla halla. Kayla gel bir bakıp gelelim bari." Diyerek ayaklandığında bizde kalkmıştık.

Kayla:

"Sizde illa geleceksiniz yani."

"Herhalde." Diyerek evden çıkıp Laraların bahçesine geçtik. Kapıyı ilk çaldığımızda zaten açıktı. İçeri girdiğimizde Sedef teyze ve Berk amca oturmuş bir şey konuşuyorlardı. Sedef teyze iyi görünmüyordu.

Gece:

"Sedef teyze. Ne oldu? Lara'ya bir şey mi oldu?" bunu diyerek hemen yanına geçti Gece. Başını kaldırdığında gözyaşlarını sildi ve kaşlarını çattı Sedef teyze.

Sedef:

"Lara mı? O size gitmişti. Berk öyle söyledi."

"Bizdeydi ama telefonunu almak için buraya gelmişti."

Sedef:

"Hayır, Lara buraya gelmedi ki."

Kayla:

"Ama bize öyle dedi. On beş dakika önce falan yani."

Berk:

"Eğer buraya geldiyse Sedef, konuşmaları duymuş olabilir mi?"

Sedef:

"Olamaz. Olmamalı Berk. Lara eğer seninle ilgili her şeyi duyduysa kaçmıştır, saklanmıştır! Nasıl bulacağız onu?"

Gece:

"Neyi gerçeği Sedef teyze? Lara neyi öğrendiyse kaçıp gitmiştir?"

Sedef:

"Lara'nın üvey kardeşi var Gece. Yakında buraya gelecek. Berk ile ayrılma sebebimiz buydu. Beni aldatmış olması ve bu olay Lara'yı Berk'e olan bütün güvenini kırmasına yeterli. Off Allah'ım!"

"Merak etme sedef teyze. Bulacağız onu. Gidip gidemeyeceği her yere bakalım."

Berk:

"Ben Atlas ile Ahenk'e de söyleyeyim. Onlarda yardımcı olsun."

Hızla kapıdan çıktım. Bu kız daha ne kadar üzülecekti? Nereye gitti kim bilir? Ama bulacağım evrenin diğer ucunda olsa da bulacağım.

Eve girip arabanın anahtarını aldığımda Çınar ve Emre'de beni bekliyordu. Onlarla beraber arabaya bindik. Gece, Kayla ve annesi de kendi arabalarına bindiklerini gördüm. Hızla arabayı sürmeye başladım. olabilecek her yere bakıyordum. Sitenin bütün sokaklarını didik didik aramaya başladık.

Emre:

"Kalyalarda bulamamış. Deniz kenarına gitmişler, orada bile yokmuş."

"Kahretsin!" diye sertçe vurdum direksiyona.

Çınar:

"Ortadan kaybolalı tam bir buçuk saat oldu Bora. Site dışına çıkmış olabilir. Güvenliğe de görüp görmediğini soralım. Sonra dışarılarda ararız." Dediği mantıklı gelmişti. Sitenin girişine doğru sürmeye başladım arabayı. Aklım deli gibi ondaydı. Başına bir şey gelirse ya? Birisi ona zarar verirse? Ya kendine zarar verdiyse?

Bunları düşündükçe gaza basıyordum.

Çınar:

"Bora sakin ol!" dediğinde ayağımı gazdan yavaşça çektim. Frenleyip durduğumda neredeyse güvenliği ezeceğimi fark ettim. Emre arabadan inip görevli ile konuştu. Ben bu sinirle asla konuşamazdım. Adama bilmiyor diye dayak bile atabilirdim.

Onu bulmam gerekiyordu ve bulduğum an sımsıkı sarılmak.

***

Yedi saat olmuştu. Koca bir yedi saat! Hiçbir şey yememişti! Ulaşamıyoruz, kimse yok yanında, etrafta iti kopuk var, bir kere gitti bulamıyoruz! Kimse görmemiş, duymamış, bulamamış!

"Yok, yok, yok!" diye bağırdım.

Yolda yürürken sokakta yürüyen bir kız girdi kadrajıma. Sonra o güzel yüzünü gördüm. Lara'ydı! Arabayı hızla durdum. Gözleri kısmış arabaya bakıyordu. Bu oydu, evet! Hayal görmüyordum, bir başkası ile karıştırmamıştım, kafayı yememiştim!

Arabadan hızla çıktığımda koşarak sarıldım. Kokusunu içime çektim. O özlediğim bedenine sarıldım. Sonradan şaşkınlığını üzerinden atıp o da bana sıkıca sardı kollarını.

"Çok korktum. Başına bir şey geldi sandım. Çok koktum." Diyerek öpmeye başladım. omzunu öptüm, boynunu, yanaklarını. Avuçlarımın içine aldım yanaklarımı. Gözleri dolmuştu. Bir şey mi olmuştu?

Lara:

"Bora, ben sende saklanmak istiyorum. Sana kaçmak istiyorum. Kaçtım." Titrek bir nefes aldı ve gözyaşları akmaya başladı.

Lara:

"Ben sadece kaçmak istedim ama bu saatler baan bile yetmedi. Deniz bana dar geldi." hıçkırıklarla ağlamaya başladığında yüreğimden kocaman bir tufan kopmuştu. Sıkıca sarıldım yine ona. Başını göğsüme çektim. Kollarımı ona doladım. Elleri ile yüzünü kapattı.

"Bende saklan güzelim. Hiç kimseye gitme, hiçbir yere gitme. Bende saklan. Ağla omzumda, konuş, istersen vur hatta. Sadece varlığının yanımda olduğunu hissedebileyim yeter. Yanımda ol yeter. Yanında olurum."

Öyle bir ağlıyordu ki bütün acısı, içinde ne varsa hepsi bana verilsin istiyordum. Onu ağlarken görmek içimi yakıyordu. Daha da mahvoluyordum.

Lara:

"Ayakta duracak gücüm kalmadı. Yoruldum." Dedi sakince ve yine hıçkırıkları devam etti.

"Ben seni de, yükünü de taşırım güzelim." Diyerek kucakladığımda kollarını boynuma doladı. Kokumu çektiğini hissettim. Sonra boynuma küçük bir buse kondurdu. Arka koltuğa geçtik ikimizde. Çınar ve Emre'de öne geçip arabayı sürmeye başladı. Lara hala kucağımdaydı, ağlamıyordu artık.

Lara:

"İyi ki buldun beni."

"Deli oldum, seni bulamayınca deli oldum."

Lara:

"Babam yüzünden."

"Biliyorum güzelim, biliyorum. Düşünme şimdi, rahat bırak her şeyi." Saçlarını okşuyordum bir yandan. Başını boynuma gömmüştü. Kucağımdan inmek istemediği çok belliydi. Ben bu halimden şuan çok memnundum. Sonunda perimi bulmuştum.

Lara:

"Sıkı sıkı sarıl bana." Dedi başını boynumdan çekip iyice göğsüme ilişerek. Kollarını önünde bağladı. Bende saklanmak istiyordu.

Kollarımı ona sardım, kendime çektim. Saçlarına küçük öpücükler kondurdum.

*****
Geçen bölüm kısa demişsiniz. Buyurun arkadaşlar, yeter ki okumak isteyin. Bölümler zaten hazırr😁
keyifler nasıl arkadaşlar? bölümü beğendiniz mi? Gününüz nasıl geçti?

YAZLIKWhere stories live. Discover now