51. BÖLÜM

515 12 2
                                    

Çınar:
"Hadi Lara at bir taş kızım."

"Ya bekle, mantıklı bir şey yapmam gerek."

Babam:
"Kızdırmayın Lara'mı. Sonra kaybeder falan, üzülmesin."

Kaşlarım havalandı, "Sen az önceki yenilgiyi unuttun herhalde baba?"

Babam:
"O az öncede kaldı."

"Gece ağlarken duymam seni değil mi?"

Babam:
"Bak, bak. Bana kafa tutuyorsun ha. Atsana kız taşını, kim ağlıyor göstereyim sana." Babamla dalga geçmek hoşuma gidiyordu. Bora garibanım, sessizce oturmuş beni izliyor arada gülüyordu.

Taşı attığımda babam güldü. Allah'ım kesin yanlış taşı koydum ya.

Babam:
"Bu oyun burada biter. Hanımefendi, gece sizi avutmamı ister misiniz?"

"Aa, ben seni tavlada yenmişim. Sen beni okeyde yensen ne olur babam be."

Babam saçlarımı karıştırıp güldü, "Eh, artık biz kalkalım. Hadi bakalım Atlas,
Ahenk."

"E, ne güzel oturuyorduk baba?"

Babam:
"Yarın daha yüzmeye gideceğiz. Unutma yarış yapacağız."

"Kazanan dondurma alacak ona göre." Diyerek göz kırptım babama. Arkadaş gibi olmuştuk, annemle olduğum gibi.

Annem ayaklandı, "Berk. Biraz yürüsek olur mu? Çocuklar o sırada gider zaten."

Babam başı ile teklifi kabul ederken ben Atlas ile Ahenk'e kaş göz yaptığımda ne olduklarını onlarda bilmiyordu. Annem ve babam bahçeden çıkıp yürüyerek uzaklaştıklarında arkalarından biraz baktım.

"Bunlar ne iş?"

Ahenk:
"Valla yakında düğünümüz olabilir."

"Ne? Bir saniye. Konuşurken falan mı duydun?"

Ahenk:
"Valla sen yokken oturmuş telefonda birlikte bir şeye bakıyorlardı."

"Allah'ım hadi hayırlısı."

Bora biraz öksürdü, "Ah ah, kaç senelik aşıklar bile evlenecek. Biz de bekleyelim." Dedi imalı imalı.

"Bora. Bana imalı imalı konuşma. Daha yaşımız küçük saçmalama."

Bora, "Bir şey demedim bebeğim. Sen üstüne alındın."
Sinirle güldüm. Bu çocuk benle resmen dalga geçiyor. Evlenelim de evlenelim.

"Ya Bora. Evlilik teklifi bile yok ortada? Sen hemen nikah kıymayı mı düşünüyorsun?"

Bora heyecanla yerinden kalktı, "Gereken şey evlilik teklifi ise ederiz gülüm."
Bende canıma susadım herhalde.

"Ya Bora sikecem şimdi he. Tövbe estağfurullah. Küçüğüz diyorum."

Atlas:
"Sanırım annenden önce seni düğünün olacak Lara."

Bora:
"Biraz yardımcı olursan nikah şahidim olursun kardeşim."

Emre:
"Hemen sat."

"Ya tamam, uzatmayın. Ee, şimdi ne etcuk?"

Kayla:
"Herkes kendi sevgilisi ile vakit geçirebilir bence."

Ahenk:
"Biz gidiyoruz zaten. Yarın denizde görüşürüz Lara."

"İyi geceler, görüşürüz." Diyerek uğurladığım sırada arkama dönmem ile Bora'ya çarpmam bir oldu. Yine girmiş dibime.

Bora:
"Ne denizi?"

"Ya yarın babamlarla denize gideceğiz de onu diyorlar."

Çınar:
"Tamamdır. Kesin bizde geliyoruz."

Gece:
"İstiyorsan gelme."

Çınar:
"Gelmeyeyim de sabah sabah akbabalar başında toplansın."

"Akbabalar?"

Gece gülerek yanıtladı, "Erkeklerden bahsediyor."

Emre:
"Benim öyle kıskançlık sorunlarım yok şükür."

Kayla tek kaşını kaldırdı, "Neden sen kıskanmıyor musun? Ben güzel değil mi demeye çalışıyorsun? Ondan mı erkekler başımda yok zannediyorsun?"

Emre:
"Yok güzelim, onu demek istemedim. Sence kim sana yaklaşmaya cesaret edebilir onu demeye çalışıyorum. Yok zannediyorsun ne demek ayrıca ya? Sana yavşayan erkek varda ben mi bilmiyorum?!"

Kayla:
"Sen Boracığın ile vakit geçirdiğin için gün içerisinde kimlerden ne istekler geldiğini bilmiyorsun."

"Hop hop! Benim sevgilime çamur atmayın."
Bora sandalyeye oturduğunda beni de kucağına çekti. Dizlerine oturduğumda yanaklarımı alnımı, burnumun ucunu, çenemi, boynumu öpmeye başladı. Arada bir gıdıklanıyordum.

Gece:
"Nasıl seviyor baksana ya?"

Çınar:
"Bora gibi mi olmamı istiyorsun?"

Bora:
"Benim gibi olmak zor. İstesen de olamazsın."

Çınar:
"Bas git be!"
Emre Kayla ile cilveleşirken, Gece ile Çınar tartışıyorlardı.

Bora:
"En son Adana'ya gidiyordun."

"Evet. Telefondan konuşuruz. Sakın peşimden gelmeye kalkma. Bir kere Muğla'ya gidiyordum, aldın bileti geldin peşimden."

Bora:
"Evet. Hem de tam yanındaki koltuğu almıştım. Şimdi istesem de o koltuk dolu olacak."

"Evet, babam olacak çünkü. Hem ben gezmeğe gitmiyorum merak etme. Bir hafta durur gelirim."

Bora'nın gözleri büyüdü, "Bi-bir hafta mı?"

"Ne bekliyorsun Bora?"

Bora:
"İki gün. En fazla iki gün dayanırım sensizliğe. Fazlasını bekleme güzelim."

"Beklersin, beklersin. Bir hafta gayet rahat beklersin."

Bora gözleri ile kedi gibi bakmaya başladı. Bakmasana!

Bora:
"Sen bensiz durabilecek misin?"
"Bilmem. Belki dururum."

Bora:
"Duramazsın."

"Dururum, dururum. Şey yapmamıza gerek yok."

Bora:
"Her aradığımda açacaksın, söz mü?"

"Söz." Dememin ardından arsızca baktığı dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. Annemlerin birazdan geleceğini düşünerek kucağından kalktım. O sırada zaten annem geldi. Biliyordum ben başıma gelecekleri. Tam zamanında kalkmışım.

"Annecim. Hoş geldin, gel otur yanıma."

Annem bir Bora'ya bir bana baktı.

Annem:
"Siz barıştınız mı?"
Ne diyeyim. Evet mi hayır mı?

Bora:
"Evet, Sedef teyzecim."
Lan!

Annem:
"Düş önüme Bora seninle konuşacaklarım var." Ciddi yüz ifadesi ile içeriyi gösterdi. Allah'ım sen koru!
*****

Herkese selam. Nasılsınız arkadaşlar? Ben çok iyiyim. Bugün bu kitabın son bölümünü yazdım biliyor musunuz? Çok duygusalım ama merak etmeyin sizin bitirmenize çok var. Okumaya devam. Ben yeni bir kurguya başlayacağım ama kararsızım. Aklımda iki tane var. Belki ikisini de yazarım bilemiyorum.

YAZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin