Hep böyle mi olur?/Bölüm 1

23.4K 520 87
                                    

Sahiden hep böyle mi olur? Hayır bir insan nasıl bu kadar olumsuzlukları çeker,anlamıyorum.

Evet, evet bahsız birinin hikayesine tanıklık edeceksiniz şuanda ama size şu konuda garanti verebilirim benim için yaşaması ne kadar zorsa sizin için okuması bir o kadar heyecanlı ve meraklı olacak. Çünkü hep zor olan şeyler insanların dikkatini çeker.

O zaman başlayalımmm;)

Ben Ela... Umarım tanıştığımıza memnun oluruz. İnsanlar tarafından soğuk,suratsız hatta sinirli olarak bilinebiliyorum. Oysa yakın arkadaşlarımın yanında pamuk gibiyim bence sorun insanlarda.:)

Hayatımın en güzel dönemlerini lisede geçirdiğimi biliyordum. Çünkü mezun olduktan sonra hiçbir şey yolunda gitmedi. Dünyanın en kararsız insanı olmak bunu gerektirir malesef. İlk yıl kazanamadım. Sonra seçtiğim bölümü beğenmeyip yarıda bıraktım. Sonraa annem rahatsızlandı sınava girmedim veee bu yıl yeniden sınava hazırlanıyorum.

Evet hedefim psikoloji vee ben her sabah kalkıp kütüphane yolunu boyluyorum. Eğer bir kızsanız evde ders çalışamazsınız çünkü genelde ev işi yaptırıyorlar.

Yine her sabah olduğu gibi 8'de kalktım bulduğum en rahat bol pantolonlarımdan birini ve kahverengi sweatimi giyip hemen siyah şalımı taktım ve kütüphanenin yolunu tuttum. Yıldız pastanesine uğrayıp zeytinli poğaçamı hazır eden ahmet abiden poğaçamıda alıp sallana sallana kütüphaneye doğru yürümeye başladım.

O sırada elimden saçma şekilde fırlayan poğaça poşediyle ufak bir bakışmamız oldu. Evet başlıyorduk. Hayır hayır hayır ya adamın yüzüne savrulmuş olamazdı. Utançtan yok olmalıydım. Hemen adamın yanına koşup;

" Ço- çok özür dilerim"

deyip poğaçanın üstünden adamın üstüne düşen çörek otlarını temizlemeye koyulmuştum ki. Bir çift el uzanıp elimi yavaşça aşşağı indirdi.

"inanın sorun değil olur böyle şeyler"

"Ne olur mu böyle şeyler "

kendimi bunu söylemekten alıkoyamamıştım çünkü böyle şeyler olmazdı. Yani normal insanların başına gelmezdi en azından.

Karşımdaki adam ufak bi kahkaha attı.

"yani pek olmazda önemli değil yine de."

Dedi ve o yakışıklılıkta çığır açmış yüzüne bir tebessüm kondurup gitti. Gerçekten bu insansa diğer kişiler neydi. Ben neydim. Hayır hayır şuan felsefe yapma zamanı değildi. Bu çocuk çok yakışıklıydı. Ve onu bu küçüçük ilçede ilk kez görmüştüm. Yemyeşil gözleri... peki ya o mükemmel yaratılmış burnu... estetik olabilir miydi?.. ya o gülüşü burnu belki estetikti ama o kesinlikle doğaldı.. bunca zaman hiç görmediğime eminim böyle bir yüzü unutmam imkansızdı çünkü...bir daha görebilmek için içimden bütün duaları ettim ve aşkımı orada bırakıp kütüphaneye doğru ilerledim.

Malesef hayatınızı etkileyen bir sınava hazırlanıyorsanız aşık olamazsınız.

Kütüphaneye geldiğimde hemen selinin yanındaki masaya oturdum benim için tutmuştu. Geldiğimi görünce yavaşça sandalyesini çekip yanıma yaklaştı:

"Ooo rakip yarım saat geç geldin eledik valla seni," dedi.

Gözlerini öyle bir açmıştı ki bunu derken sanırım yüksek denilebilecek bir sesle kahkaha attım. Ve saolsun serap abla hemen azarı bastı:

"Kızlar sessiz olun ders çalışıyoruz."

Hadi ya serap abla bende düğüne geldik sanıyordum dememek için kendimi zordum tuttum.Ha birde ders çalışmaya değilde kpssye çalışan mert abiyi kesmeye geldiğinide yutarak seline döndüm:

"sabah senden önce başkası eledi beni merak etme "dedim.

Bu cümle selini 3 gün uyutmayacak türden bir cümleydi :

-Na- nasıl ?ne oldu?

Onu böyle meraklandırmak çok hoşuma gidiyordu sonra:

- anlatırım hadi rakip eleyelim biraz dedim

ve selini kendi masasına itip ders çalışmaya başladım.
Sahi selini meraklandırmıştım ama bende meraklanmıştım. Kimdi? Bu kadar yakışıklı olup kafa karıştırmak suç olmalıydı bence. İyi kötü 5 saat ders çalışmayı başarabilmiştim. Selinle birlikte çantalarımızı toplayıp yola koyulduk. Selin benim çocukluk arkadaşımdı. Benden iki yaş küçüktü o yüzden bu yıl mezuna kalıp o da tekrar yksye hazırlanmaya karar vermişti. İkimiz aynı yerde üniversite kazanıp birlikte bir ev tutacağız diye birbirmize söz vermiştik . Selinin hedefi iyi bir savcı olmaktı ve bunu yapacağından hiç şüphem yoktu. Kütüphaneden çıkar çıkmaz tabi ki selin sabahki olayı sordu:

- Ne oldu? Anlatsana hadi ya.

Ufak bir kahkaha attı

-söylesene ne sakarlık yaptın yine.

Bayılırdı benim başıma gelen olayları dinleyip saatlerce gülmeye ve bende onun eğlenmesine mutlu oluyordum açıkcası.. ben ve sakarlıklarım rutinimiz olmuştu artık.

-Çatla meraktan selin, dedim.

-yaa hadi ama ela ne oldu?

-sabah buraya gelirken elimdeki poğaça poşetini birinin kafasına salladım yanlışlıkla.

Selinin kahkahaları sokağı inletirke nefes nefese sorabildi

-hayır poğaçaları sallamanı anlıyorum ama o nasıl bir nişan alıştır be mübarek.

Bu sefer bende ona eşlik etmeye başlamıştım kahkahalarında sokaktan geçenlerin öldürücü bakış atmalarına aldırış etmiyorduk o an. Ama kafasına poğaçayı attığım çocuk aklıma gelince birden yüzüm düştü. Selin farketmiş olmalı ki oda durdu:

- Ne oldu birden

-kafasına poğaça attığım adam varya

-Eeeee

- ultra yakışıklıydı.

-vallaha mı

- vallaha diye karşılık verip anlatmaya devam ettim

- yemyeşil gözleri vardı boyuda en az 180 vardır baya uzun duruyodu ayy yeni traş olmuştu heralde yüzü aşırı pürüzsüzdü. Bana gülümsediğinde çıkan o yanaklarındaki gamzeleri saymıyorum bile.

-sordun mu?

-neyi

-cennetten mi düşmüş diye .

Derken baya eğleniyor gibiydi selin. Ama evet cennetten düşmüş gibiydi. Sabah sabah hayal mi görmüştüm acaba . Kafasına poşeti sallamama rağmen olur böyle şeyler diyecek kadar kibardı üstelik. Yok yok . Çok anormal kesin hayal felan gördüm.

Umarım ilk bölümü beğenmiştirsiniz. İlk kez yazdığım için kelime ve noktalama işaretlerinde yanlışlarım olabilir üzgünüm:(

Hikayemi beğendiyseniz lütfen oylamayı unutmayın

Aşk Gerçekten Varmış Where stories live. Discover now