Erdem'den

3.9K 196 8
                                    

Karşımda önündeki yemeği tıka basa yiyen karımı izliyordum. Karımdı be. Karım karımmm. Bakın bir daha diyorum elaa benim karım. Eğer bir şeyler yolunda gitseydi bunu cami hopörlerinden duyururdum herkese. Bu kadın benim karım diye.

Saatlarce onu izlemek istiyordum doyamıyordum. Koskoca 3 yıl geçmişti.

3 yıl önce ona sevdiğimi söylediğim mesajı görüp cevap vermediğinde beni sevmediğini düşünmüştüm ve bir veda mesajı atıp engellemiştim. Çünkü ona zarar vermek istemiyordum. O gece sanki dünyanın en uzun gecelerinden biriydi. Eşyalarımı toplayıp istifamı vermiş ve yola çıkmıştım. Nereye gittiğimi ne yaptığımı bilmiyordum.

3 yıl sonra elayı karşımda görünce gerçekten çok şaşırmıştım. Beklemiyordum onu görmeyi. Çünkü o günden sonra hiçbir şekilde haber almamıştım. O gün benim yüzümden kaçırıldığı için hep kendimi suçlamıştım. Ve şimdi ela karşımdaydı. Ellerim titriyordu ne yapacaktım bilmiyordum.

Şu son  üç dört gün içinde olanları düşündüm. Biz bir anda karşılaşmış ve evlenmiştik. Evren sanki siz beceremediniz ben şu işi halledeyim der gibi davranmıştı bize. Ve evliydik.

Ailesiyle olan durumu beni baya bir üzüyordu. Ama halledecektim en kısa zamanda bu sorunu elanın üzülmesine izin vermeyecektim daha fazla. Sahiden sürekli bana laf sokuyordu onu bırakıp gittiğim için. Ama beni sevmediğini söylüyordu. Ha bide sevgilisi varmış. Bende bunu yiyecek göz var mı? Hayır.

Eğer sevgilisi olsaydı ela beni yanına bile yaklaştırmazdı. Doğrusu eğer beni sevmesede yaklaştırmazdı. O zmn bende onun deli inadını kıracak beni sevdiğini itiraf ettirecektim. Bugün onu sevdiğimi söylediğimde kaçamakça davranıp gözlerini kaçırmıştı.

Bu sefer karşısında eski polis erdem yok. Kocası erdem var. Öyle kolay pes etmeyeceğim.

"Ne bakıyorsun bana doğru avel avel."

"Seni çok özlüyorum bakmadığım heran."

"Hmm kesin öyledir."

"Çok tatlısın."

"Sensin tatlı."

"Demek kocanı tatlı buluyorsun."

"Erdeeem"

"Ben birşey demedim sen dedin. Hem diyip hemde bana kızıyorsun. Doydu mu karnınız hanımefendi."

"Doydu."

"Biraz yürüyelim mi sahil kenarında." Olur anlamında başını salladı. Hesabı ödeyip hemen karımın yanına geldim ve parmaklarımı parmaklarının arasından geçirip birbirine kenetledim.

Önce ellerimize sonrada bana baktı dik dik. O öyle bakınca yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. Bu kadın gerçekten çok tatlıydı valla ömür uzatırdı. Yürümeye başladık.

"Ne diye tutuyorsun elimi."

"Karımı kaçırmasınlar diye."

"Herkeste erdemin karısını kaçırsak diye dolanıyordu ortalarda baksana." Kahakaha atıp durdurdum elayı. Karım olduğu için artık özgürdüm istediğim gibi davranabilirdim. E tabi onun izin verdiği kadar.

Ellerimle belini sarıp kendime doğru yaklaştırdım.

"Sen neden bu kadar tatlısın ya."

"Yine başlama bırak beni insanlar bakıyor."

"Bakan baksın."

"Ya insan içinde Allah aşkına bırak."

"Tamam evimize gidip yapalım yavrum sen iste yeterki."

Ona böyle hitap ettiğimde yanakları kıpkırmızı oluyordu. Utanıp kafasını aşşağı eğdi.

"Deme şöyle şeyler.

"Derim."

"Sen tam bir mikropsun."
Bir kez daha kahkaha atıp ellerimizi tekrar birleştirdim ve sahil boyu yürümeye devam ettik. Ben elayı çok seviyordum ve bu saatten sonra bırakmaya niyetim hiç yoktu.

Eve geldiğimizde odaya çıktık ben duşa girdim. O da üzerini değiştirmek için kıyafet odasına gitti.

Belime havluyu bağlayıp çıktığımda beni görüp kafasını çeviren utangaç karımın yanına sokuldum hemen.

"Ne diye utanıyorsun kocanım kocan." Onu utandırıp sinir etmek çok hoşuma gidiyordu gerçekten çok tatlı oluyordu.

"Git ve üstünü giyin hemen."

"Giyinmesem."

"Erdemmmm" diye cırladı. O öyle bağırır bağırmaz hemen üstümü değiştirmeye gittim. Çok komikti bu halleri. Üstümü değiştirip yanına geldiğimde uyuya kalmıştı. Bende yanına uzandım ve saçlarıyla oynama başladım. Onu doyasıya izlemek istiyorumdum.

Aşk Gerçekten Varmış Where stories live. Discover now