Erdem'den / Bölüm 7

6.9K 279 30
                                    

Ailem sanırım haklıymış. Gerçekten kısıtlayıcı oluyorlar bu şekildeki kişiler. Alt tarafı elayla iletişim halinde olmam gerektiğini söyledim. Bu kadar tepki vermesi çok anormaldi. Gerçekten sinirlenmiştim bu duruma.

Akşam şubeden eve geldiğimde bugünkü olanları düşünüyordum. Acaba yanımdan ayrıldıktan sonra kızada bir şey demiş miydi abisi. Gerçekten merak ediyordum. Elime telefonu alıp mesajlar kısmına girdim elanın isminin üstüne tıkladım ve yazmaya başladım.

Erdem:Bugün olanlardan sonra merak ettim. Abin kızmışa benziyordu sana da bir şey dememiştir umarım.

Cümleye direkt girmiştim ama ne diye girecektim ki başka. Üzerinden çok geçmeden ela mesajımı görmüştü.

Ela:Hayır sorun olmadı abim istesede bana kızamaz zaten.

Bu mesaj nedense içimi rahatlatmaya yetmemişti. İçimde bir şeyler elayı tekrar ve tekrar görmek istiyordu. Hatta bir kaç saat öncesi görmeme rağmen özlemiştim sanki onu. Saçmalama erdem niye özleyesin elalemin kızını diye içimden kendi kendime söylenirken:

Erdem:Peki benimle irtibat halinde olacaksın değil mi? Bak en azından adamları tutuklayana kadar.

Evet adamları tutuklayana kadar gözümün önünde olmalıydı. Sayesinde kurtulduğum bir kızı aman ne olursa olsun diyip gözardı edemezdim sonuçta. Mesajıma hala bir cevap vermemişti. Acaba bu konuda abisinin sözünü mü dinleyemeye karar vermişti.

Ela:Yani buna pek gerek duymuyorum sizide meşgul etmek istemem.

Aldığım mesaj biraz morelimi bozmuştu.meşgul olacak olsam söylemem zaten. Ama resmen kestirip atmıştı. Buna gerek duymuyormuş. İyi madem kendisi bilir. Şuan neden üzülüyorsam bende. Elime telefonu alıp yazdım.

Erdem:Kusura bakma niyetim seni rahatsız etmek değildi. Ben sadece beni kurtardığın için sana borçlu olduğumu hissettim bu yüzden.

Yazdım ve yolladım. Biraz kaba mı olmuştu.

Ela:Senin yerinde kim olsa aynısını yapardım böyle hissetmene gerek yok.

Demek benim yerimde kim olsa aynısını yapardın. Tabi aynısını yapardı sanki sana özeldi. Niye bu durumu bu kadar içerlediysem.

Ela:O gün kafana fırlattığım poğaçaların yerine bir özür olarak sayarsın:)

Yazmıştı. Aslında o gün aklıma çok takılmıştı acaba beni tanımış mıydı diye. Gerçekten beni tanımıştı unutmamıştı.

Erdem:Senin yaptığın şeyin yanında o günkü poğaça olayı biraz hafif kalıyor ama sen nasıl istersen öyle olsun yazdım.

Belkide hayatında biri vardı.

Ela:Teşekkür ederim.

Neye teşekkür etmişti poğaça olayını bu kadar hafife almama mı yoksa onu rahat bırakıyorum diye miydi bu teşekkür. Sanırım artık rahat bırakmamı ve yazmamamı istiyordu.

Erdem:İyi akşamlar ela.

Ela:İyi akşamlar.

Yazdı. Ve bir mesajlaşmanın daha sonuna geldik. Neden bilmiyorum ama üzülmüştüm. Sahiden hayatında biri olabilir miydi? Bunları düşünürken uyuyakalmıştım.

........

Dün uyuyakaldığım kanepede boynum tutulmuştu. Kalkıp dolabın başına gittim. Ama dolabım bomboştu buraya taşınalı daha 2 ay olduğu için düzgün yerleşemiştim genelde dışarıda yiyordum. Bu yüzdende eve birşey almamıştım.

Tayini mi buraya alabilmek için gerçekten üstün bir çaba sarfetmiştim. Meslekte daha yeni sayıldığım için bu tür şeyler zordu 22 yaşımda başlamıştım göreve 3 yıldır istanbuldaydım. O kalabalıktan kendimi küçük bir ilçeye atma fikri çok hoşuma gitmişti. Çocukluk arkadaşım olan fatihin yanına gelme isteğiyle birleşincede kendimi burada buldum.

Fatihle babalarımız sayesinde kardeş gibi büyümüştük. İkimizin babasıda albaydı ve birbirleriyle çok iyi anlaşırdı sanırım bizde hep onlara özendiğimiz için asker olmak istemiştik buna izin alamayınca da polis olmuştuk.

Guruldayan karnımı bastırmam gerektiğini düşünerek üstümü değiştirip dışarı çıktım.

Küçük bir ilçedeydik o yüzden yıldız pastanesine gittim. Hayır tabi ki elayı görürüm diye değil.

"Günaydın bir tane simit ve çay alabilir miyim." Deyip kütüphaneye giden yolu gösteren camın kenarına oturdum.

Dün elalar gittikten sonra fatihten elanın verdiği ifadeyi istedim ve birkaç soru sormasınıda istemiştim. Mesela şuan ne yapıyordu. Ne işle meşguldu. O yüzden her sabah ders çalışmak için kütüphaneye gittiğinide öğrenmiştim. Giderken genelde bu pastaneden poğaça aldığınıda.

Saat 10 olmasına rağmen gelen giden yoktu. Bugün izinliydim. O yüzden rahat rahat 3 saat pastanede oturup elayı beklemiştim. Ama gelen giden yoktu.

Daha fazla dayanamayıp kalktım ve kasaya gidip hesabı ödedim. Ayaklarım beni kütüphaneye doğru sürüklüyordu. Hayır sürüklemiyordu utanmasam koşacaktım. Bana ne oluyor anlamıyorum derdim ne?

Kütüphaneye gelmiştim kapıda kimlik okutma makinesine kimliğimi okutup içeri girdim.

O arada gözüm aradığım kişiye ilişti. Gerçekten dikkatimi çekmemesi acayip olurdu. Üst raflardan birinden zıplayarak kitap almaya çalışıyordu o bunu yaptıkça elinin dokunduğu kitaplardan bazıları kafasına düşüyordu eğilip kafasına düşen kitabı yerden aldıktan sonra aynısını yapmaya devam ediyordu.

Bu kız bu yaşına kadar nasıl gelmişti gerçekten.

Aşk Gerçekten Varmış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin