Ela'dan

4.1K 186 17
                                    

Ertesi gün olmuştu ve babamlar tanıdıklarıyla nikah işini en yakın zamana almışlardı. Bir yanlış anlaşılma uğruna gelinliksiz hiçbir şeysiz evlendiriliyordum.

Babam ben okuyorum diye almıştı oturduğum bu evi. Nikahımız kıyıldıktan sonra yanımıza geldiler.

"Evimden eşyalarını al ve dafol bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum." Babamın bu sözleri dünden beri ağlamaktan yaş kalmamış gözlerimden iki damla daha yaş akmasına sebep olmuştu. Tamam anlamında kafamı salladım. Belki biraz merhamet eder diye abime baktım. Ama ben bakar bakmaz kafasını çevirmişti. Yine ne varsa annemde vardı be ana yüreği işte. Abim ve babam nikah dairesinin çıkışına doğru giderken. Annem yüzümü iki elinin arasına aldı.

"Ah kızım ne yaptın sen." Erdeme döndü.

"Ne olur ona iyi bak."

Dedi ve o da abimlerin peşinden gitti. Bense onların gitmesiyle dizlerimin üzerine yere çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Erdemde yere eğildi ve kafamı göğsüne gömdü. Artık onun göğsünden başka sığınabileceğim bir yer yoktu. Ne kadar süre böyle kalmıştık bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim kolumda serum takılıydı ve baş ucumda erdem oturuyordu. Uyandığımı görünce derin bir nefes alıp.

"Çok şükür."dedi. Kaç gündür yaşadıklarımın sadece bir kabus olduğunu düşünmek istiyordum böyle olmamalıydı.

"Beni öylece bırakıp gittiler."

Dedim ağlarken. Yıllık ağlama kotamı 3 günde doldurmuştum artık.

Erdem elleriyle yüzümü okşadı.

"Artık ben varım kimseye ihtiyacın yok."

"Onlar benim ailem."

"Halledeceğim güven bana."

"Sana mı ölsem asla güvenmem sana bir daha."

"Yapma lütfen artık böyle."

"Sende onlar gibi beni terketmiştin unuttun mu?"

"Ben onlar gibi terketmedim seni."

"Allah allah nasıl terkettin."

"Senin beni sevip sevmediğini bilmiyordum ela. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum."

"Şimdi biliyor musun?"

"Hayır bilmiyorum ama artık karımsın bu saatten sonra bırakmam seni."

"İyi öğren o zmn sevmiyorum seni. Ve asla da sevmeyeceğim."

"Ama ben seni ömür boyu seveceğim."

Umarım dediği gibi olurdu. Beni ömür boyu sever ve hayal kırıklığına uğratmazdı. Kolumdaki serumu çıkarmak için gelen hemşire

"Geçmiş olsun" diyerek kolumdan serumu çıkartmıştı ve artık çıkabileceğimizi söylemişti. Erdem beni kucağına alıp arabaya götürdü.

"Yürüyebilirim ben."

"Ama ben seni yürütmek istemiyorum."

Dedi ve arabanın arka koltuğuna uzanmamı sağladı. Kendiside direksiyona geçip arabayı sürmeye başladı. Nereye gidiyorduk.

"Nereye götürüyorsun beni."

"Evimize."

Şu kelimeler için kurşun atar kurşun yerdim ama şuan mutlu olamıyordum. Beni korumak için kütüphaneye geldiği ilk gün geldi aklıma bana nereye gidiyoruz diye sorduğunda evimize demiştim nasıl bir manifestti be mübarek dejavu olmuştuk şuan. Tabi o salak farketmemiştir.

"O gün sende bana öyle demiştin. Senin için kütüphaneye geldiğim gün." Unutmamıştı.

"Sen onu söylediğinde karnımda uçuşan kelebekleri sana tarif edemem ela. Keşke böyle olmasaydı ama söz hepsini telafi edeceğim."

"Hep tutamayacağın sözler veriyorsun erdem. Beni asla bırakmayacağını söylemiştin."

"Seni asla bırakmadım.Hergün uyandığımda uyuduğumda çalıştığımda hep aklımdaydın. Ben seni istesemde hiç bırakamadım."

Sessizleşmiştik 10 dakika sonra bahçeli iki katlı bir evin önünde durduk. Pardon villanın.

Erdem kapımı açıp beni yine kucağına almıştı. Kapıdan girerken alnıma bir öpücük kondurdu.

"Evimize hoşgeldin güzel karım."

Karın mıyım gerçekten ya şapşal. Ya şuan gerçekten bunu mu düşünüyordun. E ne yapsaydım olan olmuştu azıcık hayatın tadını çıkaramaz mıyım. Kapıdan içeri girince beni yere bıraktı.

"Beni daha fazla kucağında taşıma istersen bel fıdığı olursun birde seninle uğraşamam." Erdemde olanlardan dolayı aşırı yorulmuştu yüzünden belliydi. Bu lafımdan sonra yüzüne güzel bir tebessüm oturtmuştu. Onun böyle gülmesini çok özlemiştim. O gamzelerini heleki. Bir kere öpsem ne olurdu gamzelerinden artık helalim değil mi bu adam benim.

"Kocanı mı düşünüyorsun sen."diyerek yanıma sokuldu.

" aa ne münasebet ben kendimi düşünüyorum diyerek yanından ayrılıp evin içine doğru ilerledim."

Gerçekten bu kadar büyük eve ne gerek var bu ne böyle. Korku filmleri boş yere böyle evlerde olmuyor aşırı sessiz ürkütücü ve büyük. Arkamdan gelen erdem sordu.

"Beğendin mi?"

"Pek sayılmaz sen bu koca evde tek mi yaşıyorsun."

"Evet aslında hayır bir kişi daha var."

"Kim o"

Parmağıyla kafesteki muhabbet kuşunu gösterdi.

"Kuşum bili de var."

"Koya koya bili mi koydun gerçekten kuşun adını."

"Neyi var gayet tatlı."

Gözlerimi devirip kuşun yanına gittim.

"Geh bili bili." Dediğimde erdemin kahkahası evde yankılanmıştı.

"Tavuk mu çağırıyorsun be."

"Off tavuk ismi koymasaydın sende."

Erdem oturduğu kanepenin üzerinden kalkıp yanıma geldi.
"Harap oldun kaç gündür."

"Sor hele bi kimin yüzünden."

"Ben eşşek herifin tekiyim oldu mu?"

"Oldu." Ellerimi tuttu yavaşça.

"Hadi duş alıp üstünü değiş sonra yatıp uyursun olur mu?"

Tamam anlamında kafamı salladım. Elimden tuttu ve merdivenleri çıkmaya başladık. Sağdan ilk odaya girdik.

"Burası benim odam." Durdu bana bakıp gülümsedi. "Artık bizim odamız."

"Oha yavaş gel ben altta kanepelerin birinde yatarım."

"Saçmalama ben yatarım orada sen beni isteyene kadar bu oda artık senin."

"Bu daha makul bir teklif."

"Sana kendimi sevdireceğim."

Seni seviyor olmam dışında bir sorun yok be aptal adam.

"Hı hı gökten kemikte yağar."

"Yuh hakaretinde böylesi aşk olsun kocanla nasıl konuşuyorsun sen." Derken dolabından birkaç birşeyler çıkarıyordu. Çıkardığı kıyafetleri yatağın üzerine koydu.

"Biraz büyük olacak ama şimdilik idare et biraz dinlendikten sonra evine gidip eşyalarını alırım olur mu?"

Tamam anlamında kafamı salladım ve erdemin odadan çıkmasıyla banyoya doğru yol aldım.

Aşk Gerçekten Varmış Where stories live. Discover now