Buz Adam -2-

10.5K 357 10
                                    

Eve geldiğimde annem masayı hazırlamış ve oturup beni beklerken, abim her zamanki gibi içindeki öküze hakim olamayıp çoktan masaya oturmuştu. Yemin ediyorum gören olsa kaç senedir buna yemek vermediğimizi sanır!
Çantamı vestiyere atıp "Ben geldiiim!" diye sesimi duyurdum. Annem gelmemle televizyonu kapattı ve beni öperek "Hoş geldin güzel kızım" dedi. Masaya oturdum. Genel olarak eve gelince üstümü değiştirmeden masaya otururdum. Annem zaten yoruluyordu, ben gelmeden de yemeğe başlamadığı için daha fazla bekletmemek adına okul formasıyla otururdum.
Abim yemeğini yedikten sonra kalktı. Annemin okulum hakkındaki ileri düzey sıkıcı soruları peş peşe gelecekti biliyordum derken konuya girdi;

-Ee Miniğim anlatmayacak mısın?

-Neyi anne?

-Okulun nasıl geçti mesela? Arkadaşlar edindin mi, hocaları sevdin mi, veya dikkatini çeken, hoşlandığın biri oldu mu?

Son soruyu sorarken pis pis güldüğünün farkındaydım.

-Hocalar iyi, arkadaşlarım yok, dikkatimi de kimse çekmedi.

Yemeğimi bitirmeden masadan kalktım, doymuştum da. Annem hala sırıtıyordu, sinirim bozulmuştu. Tabağımı tezgaha bırakarak odama geçtim. Anneme masayı toplamasında yardım bile etmemiştim. Çünkü bugün dikkatimi çeken biri olmuştu ve sanki annem beni suç üstü yakalamış gibi hissetmiştim.
Pijamalarımı giyip , eski okuldan çok samimi olduğum arkadaşım Nil'i aradım. Okul, yeni ev derken onla pek göremez olmuştuk ve çok özlemiştim, bol bol konuştuk. Ona yeni okulumu anlatırken sınıftakilere de değindim, Karan'dan bahsettim -okulun en havalı çocuğu olduğundan falan işte- Nil yine her zamanki gibi bana akıl veriyordu;

-Kızım madem hoşlandın ilgisini çekmeye çalışsana.

-Ne hoşlanması be? Ukalanın teki. Elime verseler döve döve öldürürüm.

-Biliriz biz bu asi Vera tavırlarını, sen baya ilk günden dikkat kesilmişsin bu çocuğa.

-Dikkat kesilmek mi? Tabi ki de hayır. Sadece çok rahat bir çocuk ve bu dikkat çekiyor.

-Bak benim canım arkadaşım bırak şapşallığı ve git kullandığı hesapları bul. Ne bileyim facebook hesabına falan bak. Hem hakkında bir şeyler öğrenmiş olursun.

Haklıydı. Bu fikir kafama yatmıştı. "Neyse Nil yapmam gereken ödevler var" diyip telefonu kapattım. İlk günden ödev mi olurdu? Yaptığım saçmalıklardan biri daha. Hiç yalan söyleyemiyorum. Kesin verdiği fikrin hoşuma gittiğini ve Karan'ı cidden önemsediğimi anladı.
Facebook'a girdim. Arama motoruna adını yazarken heyecan bastı, "Karan Cihanoğlu."
İşte buldum!
Allahım bir insan nasıl bu kadar çekici olabilir?! Fotoğrafları herkese açıktı. Tabi böyle bir çocuğun çapkın olmaması beklenemezdi. Bir sürü kızların cıvık cıvık yorumlarıyla karşı karşıyaydım resmen. Bir an deli cesaretiyle ekledim Karan'ı. 10 - 15 dakika sonra kabul etti. Şimdi ezik ezik ekledim sanmasın diye "Öylesine ekledim, sakın sana bir ilgim olduğunu düşünme" yazdım. Yazdıktan 2 saniye sonra yine bir salaklık yaptığımın farkına varmıştım. Hay Allahım ya!
"Tabi ki de bana ilk günden bir ilgin var" diye cevap attığında yüzümün nasıl kızardığını anlatamam. Yani o halimi görse gülmekten ölebilirdi herhalde.
"Saçmalıyorsun" dedim ve cevap vermesini beklemeden hesaptan çıktım. Azıcıkta o beklesin değil mi?
Gidip annemle televizyon izlemek için oturma odasına indim. Annem koltukta uyuyakalmış. Çok yorulmuş belli ki, üstüne bir çarşaf örtüp duş alıp yatmaya karar verdim.
Malum yarın yine hiç ısınamadığım o okul ortamına girmek zorundaydım.

-
Sabah oldu.
Saate baktığımda 09:10'du. Geç kalmıştım! Birden yataktan fırladım. Annem alarmı kurduğumu sanıp beni uyandırmamıştı sanırım. Çünkü evde kimse yoktu. Hemen alt komşu Sinan abinin yanına indim ve beni okula bırakıp bırakamayacağını sordum. Sinan Abi'de ufaktan annemden hoşlanıyor gibiydi fakat bunu birbirlerine söyleyemiyorlardı. 10 dakika içinde hemen evden çıktı ve arabayla beni okula bıraktı. Sinan Abi çok meşgul olsa bile benim hiç bir isteğimi geri çevirmezdi. Bu yüzden onu çok seviyordum.
Sınıfa girmeden bir kahve aldım ve sınıfın kapısını çalıp derse girdim.
Ders Edebiyattı. Hocadan özür dileyerek yerime geçtim. Karan derste yoktu. Berre'ye sorarsam çok dikkat çekmiş olurdum ama dayanamadım.

-Berre Karan'ı göremedim derste?

-Bende ne zaman soracaksın diye bekliyordum. Sınıfta bir değişiklik var farkında değil misin Vera? Sınıfa bakındım şöyle bir. Ön sırada, dalgalı hafif uzun saçlı ve uzun boylu bir çocuk oturuyordu. 

-Ön sırada yeni birisi var. Peki bunun Karan'la ne alakasi var?

-O çocuk Karan'ın azılı düşmanı diyebiliriz, Baybars. Okul Basketbol Turnuvalarında Karan'la hep rakip olurlardı. Başka okuldaydı ama bu sene bizim okula gelmiş. Karan'da baya sinirlendi, dersten bir şiddetle çıktı. Sanırım aralarında başka bir mesele var ama ayrıntılı bilmiyorum.
Pek bir anlam verememiştim. Sınıfa girerken aldığım kahve bardağını atmak için kalktığımda Baybars'la göz göze geldik. Garip şekilde bana bakıyordu. Pek o tarafa bakmamaya özen göstererek sırama geçtim. 

Zil çaldı ve Birsu'yla Ertan sanırım Karan'ın yanına gitmek için büyük bir hızla çıktılar sınıftan. Bende Berre'ye "Hadi kantine inelim" dedim ama kitap okuyacağını, daha sonra inebileceğini söyledi. Bende tek başıma inmeye karar verdim, hiç ısrar etmeyi sevmezdim. Tam kapıdan çıkacakken benden de yeni olan çocuk "Seninle gelebilir miyim kantine gidiyorsan?" dedi. Berre ile göz göze geldik. Bana arkadan kaş göz yapıyordu "git" diye. "Olur" dedim ve kantine indik. Tam da tahmin ettiğim gibi Karanlar her zamanki masalarındaydı. Kantine ilk ben girdiğimde karan ufak bir tebessüm etti, sanırım facebook konuşmamızda ne kadar aptal olduğumu anlamıştı ona sırıtıyordu. Ben geçip bir masaya oturdum. Baybars'ta kahveleri alıp gelecekti. Karan hala bana bakıp gülümsüyordu. Ama öyle dalga geçer gibi bir gülümseme değildi bu. Bende ona gülümsedim ama hemen kafamı eğdim. Yılışık yılışık, aptal aşık gibi davranmaktan nefret ederdim. Baybars kahveyi bana uzattı. O sırada Karan'ın yüzünü çok merak ediyordum. Teşekkür edip Karan'a baktım. Az önceki gülen yüzünden eser yoktu. Bana o kadar anlamsız bakıyordu ki, sanki ''Sen ne yapmaya çalışıyorsun'' dercesine öfkeli bakıyordu. Bir an ben bile gerçekten çok büyük bir hata yaptığımı sandım yani.
Karan kalkıp gitti. Ertan bana doğru baktı ve kafasını iki yana salladı. Ne olduğunu anlamamıştım. Ertan neden Karan sinirlenince bana kafasını sallamıştı? Karan benden mi bahsetmişti?
Ardından zaten zil çaldı.
Sınıfa çıktık, Karan gelmişti. İster istemez sevindim ne yalan söyleyeyim. Ben içimden onun sevincini yaşarken Baybars yanıma geldi ve
-"Yanına ben otursam olmaz mı? Yeniyim, yalnızım. Bir muhabbet kurabildiğim sensin" dedi.
Berre'ye baktım. Çoktan çantasını almıştı bile. Karan artık bana bakmıyordu. Hocada derse girmişti. Not yazmaya karar verdim ve kağıda;
"Fark etmediğim bir problem mi var? Bana neden öyle kötü bakıyorsun?" yazdım. 
Karan'a uzattım kağıdı. Okumakla okumamak arasında kaldı. Okumadan yırtıp atmayı tercih etti. O kadar küçük düşmüştüm ki anlatamam. Çünkü Birsu'nun dalga geçermiş gibi baktığını hissetmiştim.
Gözlerim doldu. Baybars'ta bunu fark etmişti sanırım. Çıkış zili çaldı. Son kez Karan'ın gözlerine bakmak istedim. Bunu fark etmiş olacak ki iyice sırtını döndü ve ilk defa sınıftan erken çıktı. Baybars beni eve bırakmayı teklif etti. "Sence de yeni tanışan iki insan olarak da fazla yakın değil miyiz, ben tek gitmeyi tercih ederim." dedim.
Ve eve gitmek için okuldan çıktım, eski okul arkadaşlarımla buluşacaktım.


Buz AdamWhere stories live. Discover now