Buz Adam -52-

3.1K 138 2
                                    

Hayatınızın herhangi bir noktasında ''Bu sefer benim için herşey bitti'' dediğinizde hayata yeniden başlamanın bir yolunu bulmalısınız. Çünkü hiç kimse yolun kenarında ki bir kaldırıma oturup düşünülecek kadar sevilmemeli hiç bir zaman.

Şuan bu nefret ettiğim okuldan gülümseyerek çıkıyordum. 

Karan'ın az önceki yalvaran gözleri gözümün önünde ama her şey bittikten, iş işten geçtikten sonra neden pişman olur ki insan? Beni defalarca kıran o değilmiş, günlerce ağlayan sanki bir başka kişiymiş gibi ''Seni bu kadar kırmış olamam'' demesi de ayrı bir nankörlük. 

Her şey benim için daha iyi olacaktı, olmalıydı, artık olsun.. 

Şuan Nur okuldadır, Anıl'da.. En iyi anlaştığınız insanlarla okul dağılış saatlerinizin farklı olması kötü bir durum sanırım. 

Çalan telefonumun ekranına baktım, tanımadığım bir numara.

-Alo?

-Vera, nerdesin? Sanırım fazla ayrı kaldık.

Neşeli sesinden anlayacağım üzere, dostum! Tuna..

-Üst caddeye doğru çıkıyordum. Beklememi istersen bekleyebilirim.

-Bekle, geliyorum. 

Kaldırıma çöküp oturdum. Aslında yeni gelen birisi için bu kadar samimiyet doğru muydu? Sonuçta hep çabuk güvendiğim insanlardan kazık yiyen bir bünyem vardı. Bir an içimden ''Herkes öyle olacak diye bir şey yok, kendileri kaybeder'' diye geçirdim. 

Kıvırcık saçları koşmasıyla bir sağa bir sola yatıyordu Tuna'nın. Aramızdaki mesafeye rağmen gülümseyen yüzü de hemen belli oluyordu.

Nefes nefese kalmış bir şekilde geldi.

-Madem okuldan çıkman bu kadar gecikecekti beni de bekleseydin ya.

Şu haline gülerek; ''Ne bileyim ben, aklıma gelmedi'' dedim. 

''Ee ne yapıyoruz bakalım'' diye sormayı da ihmal etmedim.

-İstersen bizim kafeye gidelim?

-Hmm, dünden sonra oraya gitmemin pek doğru olacağını sanmıyorum.

-Hayır Vera, bizim açımızdan sorun yoksa kimse içinde olamaz. Hadi ?

İsteksiz bir şekilde ''Peki'' dedim.

Yol boyu yürürken sağdaki soldaki insanları çekiştirdik, ona buna yorum yaptık, başımızdan geçen en ilginç ve komik şeyleri anlattık. 

Sanırım 15 dakikalık bir yolda hayatımda hiç bu kadar gülmemiştim.

SMoon Kafeye geldiğimizde çok kalabalık değildi. Öğrenciler okuldan yeni yeni çıktığından daha çok kimse yoktu.

-Sen istediğin masaya geç, ben babam burada mı bir bakayım olur mu?

-Olur, buradayım.

Tuna gittiğinde gerçekten de onun ne kadar iyi bir insan olduğunu düşündüm. Neşeliydi, her şeye, herkese karşı iyi olmaya çalışıyordu, sevimliydi ve tartışılmaz, iyi bir dosttu. 
Genelde ''iyi bir dost'' denilen herkesten kazık yiyen ben bu cümleyi kurup zihnimde düşününce bir an gülümsedim.

Kısa bir süre sonra yanıma geldi. Gülümseyerek ''Birazdan oldukça sevimli ve saçları benim saçlarım gibi kıvırcık olan bir adamla tanışacaksın'' dedi. İstemsiz bir şekilde heyecanlanmıştım, ''Ne yani, gerçekten babanın saçları da mı kıvırcık?''

Soruma cevap vermeden, sorudaki özne karşımda belirdi.

-Hoş geldiniz küçük hanım. Ben Erol Sezgin, şu karşınızda oturan kıvırcık beyefendinin babasıyım. Emekli polisim, olmadık şeylerden suçlu çıkarmaya bayılırım.

Buz AdamTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang