Buz Adam -22-

4.1K 165 3
                                    

Sabah uyandığımda abim çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı. Bugün ikinci kere okulun sunumunun sözcüsü olacaktı ve bunun için erken uyanmıştı. Çabucak hazırlandım, yemeğimi yer yemez evden çıktım.
Aklımda tek bir düşünce vardı. Bugün gidip Karan'la konuşacaktım. Ya tamamen net şekilde sürdürsün arkadaşlığını ya da tamamen biter muhabbetimiz ve sıradan iki insan oluruz.
Nil ile abim geldi geleli konuşmuyorduk. Tuhaf şekilde soğukluk girmişti aramıza. Bende anlamsız bir şekilde aramaz olmuştum onu. Normalde olsa mutlaka birimiz arardık. Okula her zamankinden erken gelmiştim. Karan'ın nerede olacağını tahmin etmek zor değildi, tabi ki arkadaşlarıyla kantindeki her zaman ki yerlerinde olacaktı.
Kantine indim ve tamda tahmin ettiğim gibi köşede oturuyordu.
Yanına gitmek yerine elimle "gel, gel" yaptım, görmedi. Yukarıya doğru sekip ellerimi kollarımı sağa sola salladım görmedi. Bu çocuk mu kör ben mi kısayım anlamadım ama sanırım ikinci ihtimal daha yüksek.
En sonunda sesli bir şekilde öksürmekte buldum çareyi.
Hepsi bir anda bana döndüler. Yani yanına gitsem bu kadar dikkat çekmezdim herhalde.
İfadesiz bir biçimde yüzüme bakıyordu hödük. "Gel" işareti yaptım ama hala tepki yok. En sonunda kendime hakim olamayıp "Gelsene be" buraya diye sesimi yükselttim. Arkadaşları amaçsızca yüzüme bakıyordu. Ertan sırıtmayı tercih etmiş olacak ki şirin şirin suratıma doğru gülüyordu. Karan beni umursamayıp eline telefonunu aldı sinirden çatlayacaktım. Madem öyle bende giderim!
Arkamı dönüp gidecektim ki telefonuma mesaj geldi. Tabi ki Karan!
"Önemli bir şeyse çırpınmak yerine gel yanıma söyle."
Hayvan! Arkadaşlarının yanında konuşabileceğim bir şey olsa zaten gelirdim dimi?!
"Özel!" yazdım ve yolladım.
Bu arada hala ayakta bekliyordum. Kapıya en yakın masaya oturdum.
Karan'a öldürücü bakışlar atmayı tabi ki unutmuyordum.
Telefonum titredi.
''O zaman gel düzgünce çağır :)"
Allahım çıldıracağım!
"Karan naz yapma. Yalvaracak değilim."
Sanki eyvallahı olacakmış gibi bir de gönülsüz gönülsüz cevap attım çocuğa.
Tamda tahmin ettiğim gibi!
"Sen bilirsin.''
Attığı cevaba bak sığır!
İçim rahat etmeyecekti. Ya tamamen Karan'ın hayatımda ki yeri netleşmiş olacak ya da çıkıp gidecekti.
Cesaretimi toplayıp masalarına gittim. "Karan konuşmamız lazım gel."
Yüzüme baktı, baktı ve sırıtarak;
"Anlamadım?" dedi.
Çağırış şeklimden pek hoşlanmadığını anladım ve dişlerimi sıkarak;
"Kırıncığım gilir misin cınım ırkıdışım" dedim.
Beni sinirlendirmenin verdiği zevkle gülerek yerinden kalktı.
Kantinden bi kahve aldı ve arka bahçeye doğru yürüdük.
Bizim bankımız..
Allahım buraya her yaklaşmamız da beni bir heyecan sarıyordu.
Önce Karan banka oturdu ardından ben.
Bu sefer yan yana değilde karşı karşıya oturduk. Kahvesini masaya koydu ve bir sigara yaktı.
"Bu sefer bende içeceğim." dedim.
Beni duymamazlıktan geldi.
-Evet ne konuşacaktık? Yüzüme bakıyordu.
-Bende içmek istiyorum.
-Hayır.
-Karan denemek istiyorum.
-Hayır dedim!
-Bir kere?
-Vera sanırım konuşmak istediklerin buydu oldu o zaman görüşürüz.
Tam kalkacaktı ki;
-Hey dur! Bu değildi tamam.
-Dinliyorum?
-Ya neden içmeme izin vermiyorsun?!
-Ya sabır! Vera neden kendini zehirlemene izin vereyim?
-Neden vermeyesin?
-Vermem.
Sigarasını içmeye başlamıştı bir yandan da kahvesini yudumluyordu.
-Karan?
-Evet?
-Neden böylesin?
-Nasılım?
Konuşurken mimiklerini seyrediyordum. Alnının ortasındaki çizgiler gerilip düzeliyordu ve ben bazen Karan'ın yüz hatlarına dalıp dakikalarca onu seyrederek konuşabiliyordum.
-Karan biz neyiz? Ben senin için neyim?
Beklediği en son soru buydu belkide. Donup kaldı. Gözlerime baktı ama bu sefer gözlerini kaçıran ben oldum.
-Bilmiyorum.. dedi.
Bu da bir şeydi! "Hiç bir şeyiz" demesinden veya "Hiçsin" demesinden iyiydi.
-Bir karar ver Karan. Ben bir gün sevinip bir gün üzülmek istemiyorum. Bir gün başkasın öbür gün bambaşka.
Kahvesinden bir yudum daha aldı ve;
"Bunu konuşmamış mıydık?" dedi
-Konuşmadık diyelim çünkü hiç net bir cevap vermiyorsun bana. Ben hep kırılan taraf oluyorum.
-"Kırarım" demiştim sana.
Sigarasını banka bastırıp söndürdü. Bu konuşmadan da umut yoktu anlamıştım. En iyisi vazgeçmekti.
-Vakit ayırdığın için teşekkür ederim.
Kalktım, gülümseyerek masadan ayrıldım.
"Bu akşam kuzenimin doğum günü var. Doğum gününe palyaço istedi ve ben palyaço kılığında gideceğim. Gelmek ister misin?"
Arkamı döndüm ve şaşkınlık ifadesiyle gülümsememin birleştiği bir yüzle ona baktım. Ve ekledi;
-Yani sen değişik bir kızsın, hoşuna gider diye düşündüm.
Olur anlamında kafamı salladım ve gülümseyerek bankımızdan, -Karan'la benim bankımdan- ayrıldım.

Buz AdamWhere stories live. Discover now