Buz Adam -4-

7.8K 292 14
                                    

Sabahın köründe uğuruna uyanmak zorunda olduğum aptal bir okulun kapısından merhaba! Şu kapıdan adımımı bile atmak istemiyor olmam kesinlikle benim suçum değil. Boğucu şekilde büyük bir okul. Görünce içinde kaybolacağınız düşüncesine bile kapılabiliyorsunuz. Otomatik kapıdan geçtiğimde o yüksek merdivenler gözümde büyümüştü. Bayan Süha yine her zaman ki iğneleyici laflarını sokmak için açmıştı bile ağzını.

''Günaydın Veracığım. Saçların hakkında seni daha önce hiç uyarmadım sanırım, uyarmış olsaydım tekrarlamış olmazdın eminim.'' Hay Allahım, sabah sabah sence de biraz erken olmuyor mu beni sınaman? Zorla da olsa gülümsemeye çalışarak ''Saçlarımı değiştirmeyeceğim, buna alışmanızı tavsiye eder saygılarımı sunarım'' diyerek sevimli okulumun merdivenlerini çıkmaya hazırlanırken ''Böyle bir tavus kuşuna benziyorsun güzel kızım'' dedi. Laf sıkıştırma sırası bendeydi!. ''Sizde bu yuvarlak hatlarınız ile bir un çuvalını anımsatıyor gibisiniz ama ben bunu dile getiriyor muyum?'' dedim ve zafer kazanmışcasına uçar adımlarla sınıfa doğru gittim.

Sabah sabah sinirlenmemek elde değildi. Sıraya geldiğimde Baybars'ın sırada yayılmış uyuduğunu gördüm. Zaten bu sınıfa bir deli az olurdu, bir tane de benim erkek versiyonumu koymuşlardı.

''Hey yakışıklı, kalk yerine yat'' dedim dalga geçer ses tonuyla.

Uykulu bir ifadeyle yüzüme baktı ve ''Kusura bakma Vera, sabah sabah şu gereksiz yere gelmekten nefret ediyorum.'' Resmen benim sabahki ruh halimdi. Güldüğümü görünce, kendisi de gülümsedi ve çoktan duvar kenarına oturmuştum. Karan'ın dün ki tavrından sonra Baybars'la arama mesafe koymamış saçma olacağını düşündüm. Hem neden hakkında hiç bir şey bilmediğim birisi için bunu yapmalıydım ki? Havadan sudan sohbet ediyorduk ve bir anda dikkatimin darmadağın olduğunu fark etti sanırım. Karan sınıfa girmişti, göz göze geldik. İstemsiz şekilde gözlerinin içine baktım ama sanki karşısında ona bakan biri yokmuş, hatta karşısında kimse yokmuş gibi beni görmezden geldi. Onu bu kadar kıracak, öfkelendirecek ne yaptım ben bunu anlamıyordum işte! Sonuçta bu sınıfa yeni gelmiştim ve bir samimiyetimiz yoktu. Baybars'la takılıyor olmam onu neden bu kadar rahatsız etmişti? Hem takılmak bile değil, bir kahve içip yan yana oturmak..

Zil çaldığında yanına gidip ''Konuşmalıyız''dedim. Bunu neden yaptığımı her zaman ki gibi bilmiyordum ama şu sınıftakilerin bana karşı ön yargılarını değiştirmeliydim ve bu işe en zor halka olan Karan'dan başlayacaktım.  Ne hakkında olduğunu sorduğunda, ''Konuşunca anlarsın'' diyerek benim sıramı işaret ettim, oturduk.

İkimizde sessizdik, benden konuşmam için bir ses bekliyordu, belliydi. ''Evet?'' dedi.

Ne diyeceğimi bilemiyor olmam normaldi çünkü bir anlık cesaretle çağırmıştım onu yanıma. Aslında şuan kalkıp gidebilirdim ve sanırım en iyisi de buydu ama her şeyi daha berbat edip ''Bu kız deli mi?'' diye düşünmesine sebep olabilirdim. 

-Bak Karan, seni bu denli öfkelendirecek ne yaptım bilmiyorum ama beni yok saymandan hoşlanmıyorum.

-Sen yok saymıyorum, üstelik herkese mesafeliyim ben. Sana özel değil.

İki medeni insan gibi konuşurken Baybars konuşmanın arasına girip kahve içme teklifinde bulundu, kibarca reddettim. Karan'ın surat ifadesi yine bambaşkaydı. Tabi ben bunun başlarda farkında değildim. Baybars onu reddetmeme rağmen zafer kazanmışcasına uzaklaşırken ben konuşmama devam ettim.

-Ben seni bu kadar öfkelendirecek, benden uzaklaşmanı sağlayacak ne yaptım?

-Ben sana hiç yakın olmadım ki! Ne demek sana yakın olmak? Ben öyle senle yakınlık kuracak biri gibi miyim? Senin hayal dünyan pek bir geniş. Hayal kurup bana bunları aktaracağına yeni arkadaşınla takılsana? İkinizde yenisiniz. Anlaşırsınız. Yenicikler!.

Buz Adamजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें