Buz Adam -47-

3.1K 134 14
                                    

Bugün okula gitmeyip sabahın köründe kalktık. Teyzeme giyecek bir şeyler koyduk ve hazırlanıp hastaneye gittik. Dedem hala uyuyormuş. Bunun huzursuzluğuyla odanın camından içeri baktım. Dağ gibi adam küçüldükçe küçülmüştü. Teyzemde o kadar bitkindi ki..

-Teyze kantinden bir şeyler alayım ister misin?

-Yok canım, abin aldı daha az önce.

Abim oturduğu yerde başı omzuna doğru düşmüş uyuyordu. 

-Bugünde sen eve git biz kalalım olmaz mı?

-Yok Vera içim rahat etmez. 

Yarım saat sonra hemşire kontrol için dedemin odasına girdi.

-Ayşegül Hanım?

-Buyrun?

-Babanız.. Uyanır gibi oldu, yanında yormadan durmak isterseniz buyrun kısa bir süreliğine.

Belli ki teyzem hastanede ki hemşirelere de kendini sevdirmişti. Genelde ''hastayı görebilir miyim'' teklifini hasta yakınları yapardı. 

-Teşekkür ederim.

Teyzem koşar adım odaya girdi. Cama doğru gidip onları izlemeye koyuldum. Ellerini öpüyordu dedemin. İçimden ettiğim tek dua ''Allahım ne olur teyzem öperken dedemin elleri düşmesin teyzemin ellerinden..'' 

O acıyı kimsenin yaşamasını istemezdim.

Dedem camın orada olduğumun farkındaydı biliyordum ama bana bakmıyordu. Tam arkamı dönecekken yüzünü bana çevirdi, hiç bir tepki vermedi. Tüm umutlarım darmadağın oldu, beni affetmeyecekti. 

Teyzem 10 dakika sonra çıktı.

-Nur, deden çağırıyor tatlım.

Nur gülümseyerek kalktı ve odaya girdi. Bu manzarayı izleyemezdim. Kimsesiz bir çocuğun annesi babası olan birini seyretmesi gibiydi bu. Yerime oturup abimin başını omzuma yerleştirdim, rahat yatsın diye. 

Nur'un çıkması daha kısa sürmüştü. Kapıyı açtığında tepkisizce suratıma bakarak oturacağı yere doğru geliyordu. Birden gülümseyerek kapıyı işaret etti. O an ilk defa şekere sahip olmuş çocuk gibi sevindim. Koşarak odaya gittim. Hemen oturdum baş ucuna. Elini uzatıp ellerimi tuttu.

-Biliyor musun dede, seni kaybedeceğim diye ödüm koptu. Seni kaybedersem yaşayacağım vicdan azabını nasıl taşırdım bilmiyorum. Gerçekten çok mu üzüldün?

Başını salladı. Kesik kesik konuşmaya çalıştı. 

-Ben, anneni isteyerek kaybetmedim. 

Bir an durup derin bi nefes aldı. 

-Beni bu acımla vurmayın artık kızım.

O an kendimden utandım. Haklıydı, hep sıkışınca onu annemi bırakmakla suçluyorduk. Eğilip beyazlaşmış saçlarından öptüm. ''Hiç gitme olur mu?'' dedim, gülümsedi. 

-Ben çıkıyorum, sende dinlen..

-Vera.

-Efendim dede?

-Emre.. Emre'de gelsin.

Gülümsedim, ''Tamam'' anlamında başımı aşağı yukarı salladım. Bu garip yeşilin hakim olduğu odadan acilen çıkmam lazımdı, boğulacak gibi oluyordum. 

-Abi?

Bana baktı.

-Dedem seni görmek istiyor.

Kalkmakla kalkmamak arasında kaldı. Ellerini ovuşturarak yerinden doğruldu. Odaya en yavaş ve en kararsız giden abimdi. Sonrasında kapıyı kapattı. 

Buz AdamWhere stories live. Discover now