Buz Adam -56-

3.2K 138 10
                                    

Eve geldiğimde bir yaygara koptu. Merak edip Tuna bile gelmişti. Teyzem bir yandan soru yağmuruna tutuyordu, Nur'la Tuna bir yandan. En son hava da kalan ''Neredeydin?'' sorusuna da ''Karanlaydım'' diyerek içeri geçtim. Ardımdan bir sessizlik oluştu ve bir çarpılan kapı sesi. Bugün Karan'ı bu kadar üzmüştüm, en azından onun yanında olduğumu söylememi hak ediyordu. Tuna'nın kapıyı çekip gittiğinden emindim ama buna üzülecek durumda değildim, en azından şimdilik. 

Oturma odasında koltukta uyuyan, yaşına göre yakışıklı ama şuan bir o kadar yorgun olan dedemin yanağına bir öpücük kondurdum. Teyzem hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu ve kendimi rahatsız hissetmemi istemiyordu farkındaydım ama Nur için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oturma odasından çıkar çıkmaz koluma yapıştı. 

-Ne yaptın Karan'ın yanında Vera?

Tüm suçlayıcı bakışlarını üzerime toplamıştı. Suçlu olmasam bile o bakışların altında eziliyordum. 

-Bugün gitmem gerekti Nur tamam mı? Oturduk ve duymam gereken şeyleri duydum.

-Demek yine ''lanet, iğrenç'' gibi sıfatlar işittin?!

Ters ters yüzüne bakıp odasına çıktım. Koridorda tartışamazdım. Odasına gelip yatağa oturdum, o da gelip kapıyı örttü. Nasıl söze gireceğimi bilmiyordum. ''Ne oldu'' der gibi başını salladı. 

-Bak bugün ben Tuna'nın yanına gittim kafeye. Karan geldi, yanında bir kızla. 

Daha cümlemi tamamlamamıştım ki ''Yüzsüz, aklınca seni kıskandıracak!'' dedi. 

-Bir dinler misin Nur?! Kafede işte bayağı bir şey oldu. Tuna yüzümü okşarken Karan gördü. Ama yanlış anlamlar yüklenecek bir durum yoktu, ağlamıştım onu siliyordu. Karan'da kalktı gitti. Ben tam eve geliyordum ki köşeyi dönerken tuttu belimden konuştuk, ilk defa gözleri dolu dolu bir şeyleri anlattı. Beni çizmiş, kara kalemle. Gözümün önünde yaktı o resmi. Sonra da gitti.. Arkasından gitmek zorundaymışım gibi hissettim o an ne bileyim. Ve ilk evlerine gittim. O kızın kuzeni olduğunu öğrendim. Suçluluğum ikiye katlandı. Kıza beni anlatmış falan. Kız bana ''Sizin bankınıza bak'' dedi inanabiliyor musun? Okula gidip arkadaki banka gittim. Ne yaptı biliyor musun? Beni babamla konuşturdu. 

O an dikkatle beni dinliyordu. Kendisi de yatağa oturmuş tüm dikkati gözlerimdeydi. ''Nasıl babanla konuşturdu?'' dedi. 

-Ellerimi tuttu. ''Gözlerini kapat, karşında bugünlük ben değil de baban varmış gibi içini dök'' dedi. Başta ''yapamam'' falan dedim ama sanki gerçekten ilk defa gözyaşlarımı babam sildi gibi hissettim. Bugün giderken bile beni kırmadı. Ona babamı küçükken hep devlere benzettiğimi söyledim, giderken ''Ağlama, koca dev adamın dev kadar yüreği olan minik kızı..'' dedi. İlk defa babamın kızı olduğumu hissettim bugün. 

Bunları anlatırken dolan gözlerimi yerden kaldırıp Nur'a baktım, gözleri dolu doluydu. Bana sarılıp ''Seni anlamıyorum, sizi anlamıyorum. Birbirinizi incitip nasıl aynı yerden iyileştirebiliyorsunuz?'' dedi. 

İşin sırrı oydu. Kendi elleriyle kırdığı bir insanı nereden iyileştireceğini en iyi yarayı açan bilirdi. Mesela  ben her Karan'la yan yana gelişimin ardından o lanet olası veda kısmına geldiğimde ''Keşke daha uzun baksaydım yüzüne'' diyorum. Çünkü sadece gülüşünün her milimetresini ezbere biliyorum, bir de sigara içişinin işte.

Oysa ben sigara içmeyi sevmem. Kokusundan nefret ederim, elde duran o itici görüntüsünden nefret ederim. Sigaradan baştan sona nefret ederim işte. Ama o kokusundan tiksindiğim sigara Karan'ın kokusuyla birleşince dayanılmaz bir haz veriyordu insana. Elde duran o itici görüntüsü iki parmağının arasına ünlü bir ressamın çizdiği tablo gibi soğuk ama çekici..

Buz AdamWhere stories live. Discover now