Buz Adam -57-

3.1K 135 11
                                    

Sırtındayken nefes alış verişlerinden hissediyordum acısını. O acıyı gizlemeyi bilen biriydi. O acısı olduğunu kimseye belli etmeyen biriydi. 

Yoldaki insanlar bize bakıyordu. Kimi garip karşılıyor, kimi gülümsüyor. Bir tane çiçekçi teyze önümüze geçip bir papatya çıkardı, Karan'a uzattı. Karan kadını kırmamak adına durdu, elini cebine atıp para çıkarırken çiçekçi teyze ''Benden olsun oğlum'' dedi, gülümsedi ve gitti. Karan papatyayı bana uzattı ''Teyzedenmiş'' dedi güldü. O papatyayı bugün kalbime ektim işte. 

Boynuna başımı gömüp o sigarasını bitirene kadar öyle kaldım. Karan artık nefes alıp vermekte zorlanmaya başlamış, üzerine birde sigara içince iyice yorgun düşmüştü. Gideceğimiz yere yaklaştığımız için ''Karan geldik zaten, indir hadi beni'' dedim. Yere doğru eğildi ve sırtından aşağıya bıraktı bedenimi. Ayağımı yere bastığımda yüzümü buruşturdum, acıyordu. Eğilip kaymış olan sargı bezini bileğime iyice yerleştirdi, düzeltti.

Buluşacağımız yer suya yakın bir kafeydi. Kafenin kapısından geçerken acıdan gözlerimin yaşarmış olduğunu gördü, elimi tuttu. Ağırlığımı birazda olsa kollarına vererek Nur'la Anıl'ı aradı gözlerim. Cam kenarına oturmuş konuşuyorlardı. Kapıdan bizim girdiğimizi görünce şaşırdılar. Anıl Karan'ı ikinci defa görüyordu şuan. En son kafede tartıştıklarında kötü bir karşılaşma olmuştu. Nur daha çok şaşırmış gibiydi. Karan'ın elimi tutan ellerine takıldı gözleri.

Masaya doğru gittik ve sandalyeye yerleştiğimde Karan ellerimi bırakıp Anıl'ın yanına, benim karşıma oturdu. 

Nur Karan'a ters bir bakış atıp ''Hoş geldiniz'' dedi Karan sadece gülümsemekle yetindi. Aslında şuan buraya belkide niye geldiğini bile bilmiyordu. Gerçekten onu buraya neden getirdiğimi bende bilmiyordum ama ortak tanıdıklarımız olsun istedim sanırım. Herkes susarken garson yanımıza geldi. ''Ne istersiniz?'' diye sordu. Nur'la Anıl'da bizim beklemişlerdi. Onlar kahve isterken Karan'da bir kahve istedi ve ben daha ağzımı açmadan ''Vera'ya da portakal suyu'' dedi. Nur illa ki gıcıklık yapacak ya ''Bir Vera'ya da sorsaydık, belki o da fikrini söylemek ister Karan?!''dedi. Karan dalga geçer gibi sırıttı ve ''Portakal suyunu çok sever'' dedi. 

Sadece olanları izliyordum. O an Anıl konuya dahil oldu. 

-Karan, geçen ki karşılaşmamız pek iyi olmadı kardeşim. Ben çok sinirlendim Vera'ya o sözleri sarf edince. Kusura bakma.

Ve elini uzattı. Karan'da aynı samimiyetle ''Yanlış anlamışım, paylaşmayı sevmediğimden bir anda gürledim, sende kusura bakma'' dedi.

Anıl'ı bu yüzden seviyordum işte. Her zaman yapıcıydı, bir şeylere ılımlı bakmak olurdu önceliği. Ama Nur? Ah Nur..

Siparişler gelene kadar Anıl benim eski okulumdaki hallerimi anlattı. Nasıl dört poğaçayı aynı anda gömdüğümü falan. Bunu dinlerken Karan gözlerime bakıp güldü çünkü yeni okulumda da bunu yapıyordum. ''Ne yapayım yani poğaçaya hayır diyemiyorsam?'' diyip kaşlarımı çattım. Nur Karan'a bakıp sonra bana baktı; ''Sen hiç bir şeye hayır diyemiyorsun, seni inciten insanlara bile.'' dedi.

Mesaj yerine ulaşmış olacak ki Karan derin bir iç çekip kafasını yere eğdi bende o sırada Nur'a öldürücü bakışlar attım. Siparişler geldiğinde ben portakal suyunu alıp pipetle içmeye başlamıştım bile, diğerleri de kahvelerini soğutmak için bekliyordu. Dayanamayıp yine çocuklaşmıştım. Pipete nefesimi verip bardağın içinden baloncuklar çıkarıyordum. O sırada telefonuma mesaj geldi. Pipeti dudaklarımdan çekmeden telefonu aldım ve kilidi kaydırdım, Karan! Bir an gözlerimi telefondan ayırıp yüzüne baktım, gülüyordu. Mesajı açtım; ''Şunu yapmayı kes, çok sevimli oluyorsun!'' Salak salak sırıtmaya başladım ve pipeti bıraktım. Biz gülerken Nur ve Anıl bir şeyler olduğunu anlamış gibi tuhaf tuhaf bize bakmaya başladılar. Ama Nur Karan'a her baktığında Karan'ın yüzü düşüyor ve morali bozuluyordu. En son baktığında artık Karan dayanamayıp ''Bak kızım! Bana şöyle gözlerini dikmekten vazgeç. Ben yaptığım şeylerde haklı olduğumu savunmuyorum ama şuan bakışların beni rahatsız ediyor!'' dedi. Belli ki ortam kızışacaktı, araya girdim ama nafile. Nur bu, susmuyor!

Buz AdamWhere stories live. Discover now