Buz Adam -12-

4.7K 210 12
                                    

Hala olduğum yerdeyim. Annemin yatağının başında diz çöktüm kaldım. Sinan Abi yarım saat önce annemi kucakladığı gibi hastaneye götürdü. Kalkmaya gücüm yok. Sonuç değişmeyecek biliyorum. Doktorların "Hastayı kaybettik.", "Hasta ölmüş." cümlelerini kaldıramam. Annem ve ölümün aynı cümlede kullanılmasına dayanamam.
Sabit tek bir noktaya bakıyordum.
Telefonum çaldı. Açmayı bırak,ekrana bile bakmadım.
Israrla çalınca elime aldım. Gözyaşlarımdan ekranı göremesem de açtım.
Hıçkırık seslerimi durduramıyordum. Karşıdakinin Nil olduğunu sesini duyana kadar bilmiyordum.
-Vera ağlıyor musun?
Bu soru üzerine daha çok ağlamaya başladım ve;
-Yapayalnız kaldım Nil. Kimsem kalmadı, herkes gitti, herkesim gitti..
Nil ne olduğunu anlamamıştı. Sanırım yine canımı Karan'ın sıktığını düşünmüş olacak ki;
-Vera Karan'la aran açıldı diye bu kadar büyütmemelisin. Sizin aranızda başka bir çekim var. Bak elbet düzelir. Hem ben varım yanında, abin var, Anıl var ya bak her şeyden önce annen var" dedi. İkimizde sustuk, yalnızca benim hıçkırık seslerim kaldı geriye.
"Vera annen iyi değil mi? Hastaydı en son. Vera cevap versene annen nasıl?" Artık hıçkırık seslerim bağırarak ağlamaya dönüşmüştü. Nil hala telefonunun arkasından bir şeyler diyordu ama duyamıyordu. En sonunda telefonu yere bırakıp yüzümü yıkamak için kalktım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Oturma odasına gidip oturdum ve belkide 45 dakika boyunca bir noktaya baktım. Aklımdan hastaneye gitmek hiç geçmiyordu. Çünkü hazır değildim. O korkuyla yüzleşemezdim.
Kapı çaldı, gelen Nil'di.
Hemen boynuma sarıldı ve ağlamaya başladı. Onu bu yüzden seviyordum. Acımı benimle sonuna kadar paylaşıyordu.
''Neler oldu hemen anlat'' dedi. Yaşlı gözlerle suratına baktım, halim yoktu. Anladı.
''Peki'' dedi sustu.
İç çekip "öldü" dedim. Başımı ellerimin arasına alıp ağlamaya başladım.
''Kalk gidiyoruz!"
-Nereye Nil?
-Hastaneye.
-Hayır gidemem. Hazır değilim hayır.
-Vera! Eğer öldüyse buna alışman gerek ki ağlayacaksak birlikte ağlarız. Ha ölmediyse de sevincimizi birlikte yaşarız. Hemen üstüne bir ceket al çıkalım."
Haklıydı. Vestiyerden hırkamı aldım ve çıktık.
Yol bitmiyor, gözyaşlarım dinmiyordu.
Hastanenin kapısına geldiğimizde kalbimin atışları sanki dışarıya vuruyor gibiydi, duraksadım. Son kez var gücümle ağladım ve ellerimle gözyaşlarımı silip Nil'in elini tuttum. Danışmaya sora sora 2. Kata çıktık. Sinan Abi başını arkaya yaslamış oturuyordu. Yanına koştum..
-Annem nasıl? İyi değil mi? Bırakmadı beni? Vera'nın bana ihtiyacı var dedi değil mi?
Sinan Abi yüzümü ellerinin arasına aldı ve;
-Yalan söylemeyeceğim Vera, şuan yoğun bakımda. Kalbi aşırı yavaş atıyor, her şeye hazır ol kızım" dedi.
Ya nasıl hazır olabilirdim? Annemsiz bir hayata nasıl devam edebilirdim? Ağladım, ağladım, ağladım..
Yapacak başka hiç bir şeyim yoktu.

-
2 Saat Sonra.
-
Doktor çıktı.
Yanına nasıl koştuğumu bile bilmiyorum.
-Ben kızıyım. Lütfen annemi görebileyim. Bakın onu görmezsem bir yoğun bakımlık yeri de bana hazırlarsınız. Lütfen"
Doktor omzuma dokundu.
-Zaten seni görmek istedi. Ama lütfen çok kısa sürsün.
Başımı sallamakla yetindim ve hemen odaya girdim.
Güzeller güzeli annem o kadar bitkindi ki..
Elini tutup öptüm defalarca.
-Anne?
-Aşkım kızım, çok özledim seni.
-Anne lütfen bırakma beni. Sensiz ne yaparım? Yapayalnız kalırım. Her şeyimsin sen benim. Bak sen gidersen arası çok sürmez gelirim.
-Şşş.. Saçmalama Vera. Bak ben gitmeyeceğim bir yere. Buradayım daha merak etme. Ama bana bir söz ver. Asla okulunu aksatmak yok, ne olursa olsun.
Gözlerinin içine baktım uzun uzun;
-Madem gitmeyeceksin neden böyle sözler vermemi istiyorsun anne?
-Annelere neden diye sorulmaz. Bak ben gitmiyorum buradayım aşkım.
Ellerini saçımda gezdirdi bir süre. Gözlerine baktım doya doya. Gitmezdi. Bir kere "gitmem" dediyse gitmezdi o. Bilirdim annemi, gitmemeliydi.
15 Dakika yavaş yavaş konuştuk ama birden içeriyi bir sessizlik aldı birbirimize bakakaldık. Sonra annemin "Kız un çuvalı, küçükken de böyle inat ama bir o kadar tatlıydın" demesi bozdu sessizliğimizi.
Güldüm. "Yine beni böyle çok mu severdin? dedim.
Yanaklarımı okşadı "Çoook" dedi. Elini koklayıp öpecekken annemin elleri düştü ellerimden..
"Gitmem" demişti. "Buradayım, seni bırakmayacağım" demişti. Annem bana ilk defa yalan söyledi. İlk defa sözünü tutmadı.
Annem gitmişti..
Annem beni yapayalnız bıraktı, tutunacak dalım kalmamıştı.
Kalbinin hizasına koydum başımı..
Okşadım saçlarını..
Annem gitmişti..

Buz AdamWhere stories live. Discover now