Buz Adam -23-

4.8K 178 2
                                    

Her derse girmemize yüzüm gülüyordu. Ertan'ın yaptığı esprilere gülebiliyordum artık veya Berre'nin okuduğu kitaplar hakkındaki kısa fikirlerine dikkat kesilebiliyordum. Kimileri annemin ölümünü çabuk atlattım diye düşünseler de kişi acıyı içinde hissederdi. Çünkü okuduğum bir kitaptan öğrendiğime göre;
''Acı hissedilmek ister."
Birsu sınıftan soyutlanmıştı. Konuştuğu arkadaşları vardı ama Karan'la artık muhabbetleri yoktu. Bundan çıkarmam gereken bir sonuç varsa o da Karan'ın yalandan nefret ettiğiydi. Yıllardır bir şeyleri paylaştığı en samimi arkadaşından birini bir yalan için silebiliyordu nede olsa.
Okuldan çıktığımızda aklıma Nil geldi. Neden böyle olmuştuk biz? Neden uzaklaşmıştık sebepsiz? Oysa o benim en zor anımda yanımda oldu, acımı paylaştı, evini açtı bana.  Aramak geldi içimden ama sonra kendimi haklı çıkaracak bir pay bulmuştum yine. Zor günler hemencecik geçmez ki. Neden Nil şuan yanımda değil? İlla birilerini suçlu çıkarmaktan vazgeçip Anıl'ı aramaya karar verdim.
Telefonu biraz çaldıktan sonra Sude açtı.
-Alo?
-Anıl yok mu?
-Anıl pastaneye poğaça almaya gitti Vera. Önemli bir şey mi?
-Aradığımı söylersin.
Telefonu cevap beklemeden kapattım. Bu kızla sohbet etmek istemiyordum. Nedendir bilmiyorum itici geliyordu hal ve hareketleri.
Eve geldiğimde anahtarı bulmak için çırpınırken abim kapıyı açtı.
-Şu anahtarı bulmaya çalışırken harcadığın çabayı hiç bir işe harcamıyorsun var ya.
Yüzümü güldürmüştü gelir gelmez.
-Ee Emre bey biz bu evde iki kişiyiz artık. Sen evde yokken bana kapıyı açan biri olmayacağına göre anahtarı elimi attığım gibi bulmam gerek.
Kafama yavaşça vurdu. Bunu hep yapardı.
-Abi yemek yaptın inşallah?
Odamdan bağırıyordum.
-Yanıma gel de söyle bağırma oradan Vera.
Bunu söylerken kendide bağırıyordu halbuki.
Mutfağa indiğimde tezgahta da masada da hiç bir şey yoktu.
-Of abi insan bi düşünür bu kız okuldan aç geliyor, yoruluyor bir de kendi mi hazırlasın diye.
Kapı çaldı abim benden önce davranıp açtı. Bende tezgaha oturup umutsuzca ne yesem diye düşünmekle meşguldüm.
Beş dakika kadar sonra elinde iki tane pizza paketiyle geldi.
-Düşündük hehalde kızım. Sadece bende yorgundum, hazırlamak yerine sipariş ettim.
-Pardonda sen niye yorgun oluyorsun? Evde uyuyup duruyorsun sürekli.
-Ben uyurken de yorulabilenlerdenim.
Cevap verme fırsatı vermeden ''Az daha konuşursan pizzaları unut'' dedi. Normalde en son lafı ben söylemeliydim ama şuan o kadar açtım ki pizzaları kaybedemezdim.
En sevdiğiiim! Karışık ve bol mısırlı.
Abimle kırk yıldır açmışız gibi yedik pizzaları.
Ortalığı toplamak tabi ki bana kalmıştı. Ki abim çoktan koltuğa yayılıp uyuma moduna geçmişti. Uyursa uyandıramaz ve akşam ki planım için izin alamazdım.
-Abi akşam dışarı çıkabilir miyim?
Karnını ovuşturmakla meşguldü. İster istemez güldüm.
-Ne için?
-Arkadaşın kuzeninin doğum günü var ve bizde palyaço kılığında gideceğiz.
Kafasını bana doğru çevirip;
"Desene senin kostüm giymene gerek yok" dedi.
Hep böyle iğrenç şakalar yapar beni kızdırırdı.
-Peki bu arkadaş Karan mı?
Yok artık arkadaş?! Ben söylemeden nereden biliyorsunuz siz bu çocuğu? Hayır yani dünyaca ünlü biri de biz okulda birlikte otururken magazin habercileri mi görüntüledi benim haberim yok?
-Ne Karan'ı abi? Karan kim?
-Karan diye birini tanımıyorsun yani?
-Tanımıyorum tabi ki?!
-Ne biliyim annemin günlüğünde baya yer verilmişti öyle birine ondan sordum.
Hınzırca gülüyordu.
-Annemin günlüğünde Karan ne geziyor ya?
-Yani tanıyorsun Karan'ı?
Resmen beni köşeye sıkıştırdı.
-Evet tanıyorum ama samimi değilim. Neyse abi gidebilir miyim?
-Hayır.
-Tamam banyo yapıp çıkarım görüşürüz.
Hep böyleydik. Abim yok derdi ben yapardım. Çünkü bilirdim beni sinir etmek için yapardı.
Banyo yaptım. Saçlarımı güzelce açtım. Banyo da ağlamamak elimde değildi. Saçlarımı açamadığım da annem girerdi devreye. Seve seve, okşaya okşaya tarardı dalgalı saçlarımı. Kuruturdu sonra, koklardı doya doya.
Banyodan çıktığımda hemen saçlarımı bir havluya sardım. Mavi yüksek bel pantolonumu giydim. Üzerine de siyah tişörtümü çektim. Her zaman sade giyinmeyi seven biriydim.
Biz bu palyaço makyajını, hazırlığını nerede yapacaktık?
En iyi Karan'a mesaj atmak diye düşündüm.
"Karan?"
Beş dakika sonra cevap geldi.
"Dışarıdayım."
Bu kadar çabuk mu?! Saçlarım daha ıslaktı.
''Karan saçlarım daha ıslak!"
Beklemekten hoşlanmadığını biliyordum.
"Sar kafana havluyu gel. Kurutacağın bir yer biliyorum."
Tam mesaj atacakken bir diğerini yolladı.
"Beklemekten nefret ederim."
Yapacak bir şey yoktu, mecbur böyle çıkacaktım. Çantamı kapıp hemen merdivenlerden indim.
Aklıma bir şey gelmişti. Şu abimin bahsettiği günlük.. Yanıma almalıydım diye düşündüm.
Oturma odasına uğradım.
''Abi ben çıkıyorum."
''Tamam."
''Şu bahsettiğin günlük nerede, annemin olan?"
"Tamam"
"Abi günlük diyorum günlük!"
Uykuluyken algıları kapalı oluyor bunun!.
"Odam da yastığın altında."
Gidip aldım. Çantama koymadan kapıya koştum. Karan sıkıntıdan yanaklarını şişirmiş bekliyordu.
"Geeldiiiim, geldim" derken düşmemek için zor frenledim kendimi."
Sonunda yüzü gülmüştü şu halime.
Arabaya bindik. Karan arabayı çalıştırdığında bende günlüğü çantama koyuyordum.
Siyah deri bir defter..
Karan elimdeki defteri görüp;
"O ne?" diye sordu.
Defteri okşayıp "Annemin günlüğü" dedim.
Konuyu değiştirmek istercesine defteri hemen çantama koydum.
-Karan ben saçlarımı nerede kurutacağım?
-Bizde.
Şaşkındım. Aklıma gelebilecek en son seçenek bile değildi.
-Peki baban? Kumru?
-Vera yamyam değiliz, insan yemiyoruz. Evde Kumru'nun odasında saçlarını kurutursun. Kumru resim işlerine çok yatkın. Bize palyaço suratı çizer kostüm giyer çıkarız.
Haklıydı, ne olacaktı sanki.
Evin önünde durduk.
Yemyeşil bahçesi olan harika bir ev..
Biz daha bahçe kapısından girerken Kumru evin kapısında pijamalarıyla bizi bekliyordu.
Kapıdan girerken o kadar sıcak bir ifadeyle karşıladı ki okulda ki kızdan eser yoktu.
Bunlar ailecek okulda zırh mı giyiyorlardı?! 

Buz AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin