Buz Adam -59-

2.9K 124 3
                                    

İçinizdeki sızıyı engelleyemediğiniz zaman gerçekten de acı çekiyorsunuz demektir. Acı doruk noktaya ulaşmıştır ve elinizden hiç bir şey gelmez. Karan şuan böyle hissediyordu biliyordum. Ben bu sızıyı en son annemi kaybettiğimde hissetmiştim, tarifi yok. Ama Karan'ın ki bambaşka bir durumdu. O annesini kaybetmeden acısını çekiyordu. Bu belki de daha zordu. Ben en azından bir daha görme şansımın olmadığını biliyor ve gelmesi mümkün olmadığını kabul ederek yaşıyordum ama o sürekli bir yerlerde karşılaşma ihtimali olarak, nefes aldığın bilerek ve kendi isteğiyle onu görmüyordu. Yani en azından şu ana kadar öyleydi.

Karan benim için içtiği son sigarayı bana beni sevdiğini söyleyerek bitirmiş, tam kapının önünde söndürmüş gidecekken karşımızda Kumru'nun katıldığı yarışma da sahnede gördüğüm güçlü, çekici ve bir o kadar da dik bir kadın belirdi, Dila Hanım!

Karan'ın yüz ifadesinde ilk defa cinayet işleyen bir katilin acemiliği ve korkaklığı vardı. Yüz hatlarını buzdan ifadelere bürüyen o genç adam gitmiş de yerine annesinden gizli bir suç işleyen savunmasız bir çocuk gelmişti. Dila Hanım'da ondan farksızdı. Belki de kapısının önünde görmeyi umduğu son kişi oğlu Karan'dı. Ben hangisi konuşur acaba diye beklerken sessizliği bozan Dila Hanım oldu. 

-Ne yapıyorsun burada?

Karan'ın yapacak bir açıklaması var mı bilmiyordum. Bu isteğinin böyle sonuçlanacağını planlamadığı belliydi. 

-Bizde gidiyorduk!

-Karan burada ne yapıyorsun! 

Yerdeki sigara izmaritlerine bakarken sesi olması gerekenden çok daha yüksek çıkmıştı. Böyle bir tepkiyi ne ben ne Karan beklemiyorduk.

-Bir şey yaptığımız yok! Gidiyorduk işte.

Annesine yapacak hiç bir açıklama bulamıyordu o kendince güçlü bedeninde. Elimi sıkıca kavradı ve gitmek için çekiştirdiğin de o güçlü kadın bedeni önümüzde durdu. 

-Şuranın haline bak! Züppeliğini kapımın önünde sergiledin ve gidiyor musun? 

Benim tanıdığım Karan şimdiye çoktan bağırıp çağırmış ve yaptıklarını annesinin yüzüne vuruyor olurdu ama nedense şimdi böyle bir şeyi yapmayı geçtim girişimde bile bulunmuyordu. Ona gerçekten de bu savunmasızlık hiç yakışmıyordu, üzerinde acımasızlık daha güzel duruyordu. Evet, acımasızlık bile bu genç adamın üzerine çok güzel duruyordu. En sonunda dayanamayan ben oldum! Öfkesini bile sevdiğim adamın susmasını hazmedemiyordum. 

-Gitmeyip ne yapsın Dila Hanım? Sizin yalnız bıraktığınız yetmemiş gibi bir de üste çıkmanızı mı izlesin? ''Haklısın anneciğim, hemen bu döktüğüm sigara izmaritlerini toplayayım'' falan mı desin? Yaptığı bir züppelik değil, sizin terk edişinize gösterdiği bir tepki anlıyor musunuz? Size bağırıp çağıramıyor ve sadece böyle dökebiliyor içini bunu görmüyor musunuz!? 

Verdiğim tepki karşısında Karan'da, Dila Hanım'da şaşırmıştı. Normalde Karan beni şimdi çoktan sustururdu ama biliyordu ben onun şuan söyleyemediği hislerini dile getiriyordum. O kendinde şuan bunları dile getirecek cesareti bulamıyordu çünkü karşısında ne kadar nefret etse de kırmaktan korktuğu bir kadın vardı, annesi!

Dila Hanım benim kim olduğumu sorgularcasına baktı ama sanki onu ilgilendirmiyormuş gibi dikkati başka bir şeye çekti. 

-18 yaşında bir genç sigara içiyor sence bu züppelik değil mi küçük hanım?!

Meydan okurcasına Dila Hanım'ın gözlerine baktım. 

-Onu bu sigaraya alıştıran etkenleri bir düşünün isterseniz. Ha çok kafanızı yormayın ben söyleyeyim. ''Terk edip giden bir anne''.. Nasıl bir etken ama? Gayet geçerli değil mi? Tam ergenliğinin ortasında kendi huzuru için çocuklarını bırakıp giden bir anne olarak onu anlamanızı zaten bekleyemem. Karan normalde her şeyi kırıp döken biriyken sizin karşınızda susup kalıyor. Size karşı simsiyah bir nefret kussa da sizi kırmaktan korkuyor. Yerinizde olsam alıp o sigara izmaritlerini öper başıma koyarım Dila Hanım. Çünkü siz bu sigara izmaritlerini bile hak etmiyorsunuz. Onlar sizin oğlunuzun acıları, size söylemek istedikleri, size olan özlemi aslında ama nerede sizde bunu anlayacak mantık ve yürek?! 

Buz AdamWhere stories live. Discover now