Buz Adam -63-

2.6K 115 1
                                    

Sabahı olmaz acıların.. Acının büyüklüğüne göre ne kadar süre tesir edeceğini tahmin edebilirsiniz. Mesela düştüğünüzde kanayan bir dizin acısı sadece bir kaç saat sürer. Bir arkadaşınızla aranızdaki bağlar kopmuşsa belki bir kaç gün üzülebilirsiniz. Eliniz sıkışır bir kapının arasına, kopan bir parmağın bile acısı en fazla iki gündür. Fakat kaybettiğiniz eğer birinci dereceden bir yakınınızsa o acının geçmesinin ihtimali söz konusu bile olamaz, acınız hayırlı olsun. Bakın ''Acınız hayırlı olsun'' diyorum. Normalde ''geçmiş olsun'' dememi bekliyorsunuz ama geçmez biliyorum. 

''Buzlarını nasıl eritirim Karan'ın?'' diye düşünürken o buzdan adam kaynayan suya dönüştü. Kızlar için babaları daha önemlidir denilen tezi biz çürütüyoruz. Karan için babası, benim için annem önemliydi bu hayatta. Çünkü bizim sevgimiz iki kişilik değildi. Karan o iki kişilik sevgisinin hepsini babasına, ben ise anneme vermiştim. Hiç bir zaman babalarını kahramanı olarak gören kızlardan olmadım. Dedim ya hayallerimde bir dev adam vardı, babam ondan ibaretti. Karan içinde annesi sadece çocukluğunda bir periydi, büyüdükçe siyaha hapsolmuş bir cadıya dönüştü. 

Ekin Amca'nın öldüğü haberini duyan herkes telefona sarılıyor ve tahammül edilemeyecek baş sağlığı mesajları atıyorlardı. Karanların her hangi bir yakını yokmuş. Ekin Amca zaten tek çocukmuş. Sadece iş arkadaşları, eski ortakları ve Karan'ın arkadaşları mesaj atıyordu. Telefonun milyon kere çaldığına bizzat ben şahit oldum. Karan ve Kumru'yla beraber çıkış işlemlerini halledip evlerine döndük. Güneş doğduğunda cenaze işleri hallolacaktı. Kumru eve gitmemem için ısrar etmişti, benimde gidesim zaten yoktu. Karan eve gelir gelmez Ekin Amca'nın odasına kapandı ve saatlerdir orada.. 

Saat sabah 06:59.. 

Kumru omzumda ağlıyordu. Ben insanları böyle zamanlarda teselli etmeyi becerebilen bir insan değildim. Gerçi böyle bir yeteneğim olsa da yapmazdım çünkü küçüklüğümden beri tesellilerin hiç bir boka yaramadığını bilen bir insandım. Bu sebeple Kumru'yla hiç bir şey konuşmadan sadece onun hıçkırıklarını dinledim. Bir yandan da aklım Karandaydı. Saatlerdir odaya kapanmıştı ve çıt ses yoktu. Gözlerimi kapatıp biraz bu acının içinden sıyrılmaya çalıştım. Yarım saat kadar sonra Kumru'nun hıçkırıkları yok olmaya başlamıştı. Kafamı eğip kontrol ettiğimde uyumuş olduğunu gördüm. Omzumu yavaşça başından kurtarıp bir yastık koydum ve koltuğa doğru uzanmasını sağladım. Acısı nasılda yüzünden okunuyordu.. 

Karan'a bakmak için üst kata çıktım. Evi o kadar ayrıntılı bilmiyordum. Banyo, Kumru'nun odası ve Karan'ın odası dışında sadece iki oda kalıyordu. Rastgele birinin kapısını zorladım ama kilitliydi. Büyük ihtimal de bu odadaydı.

-Karan?

Ses yok.

-Karan burada mısın?

İçimdeki merak hissi kırbaçlıyordu diğer bütün hisleri.

-Karan bak eğer kendine zarar..

-Git Vera!

Anlaşılan acısını tek başına yaşamak istiyordu ama aklıma hep bana bahsettiği ve içime batan o intihar düşüncesi geliyordu, ''Vera aslında İdil en iyisini yaptı..''

Bu cümlenin sonuca bağlanmasını istemiyordum. 

-Karan korkuyorum. 

Ses yok. 

-Bak aç kapıyı, söz konuşmayacağım. 

Ses yok.

-Ben sana böyle yapmamıştım. Yanımda ol diye fırsat tanımıştım. Evet, hoş olmuyor acı çekerken gelen insanlar. Fakat ben sana izin vermiştim. 

Buz AdamWhere stories live. Discover now