Buz Adam -29-

3.8K 152 5
                                    

Okul çıkışında Kumru ve Karan'la SMoon Kafe'ye gidecektik. Benim için kısacık zamanda çok özel olan iki insanı, kendimi en rahat hissettiğim yere götürecektim. Yalnız kalmak istediğimde okulda ki banktan önce geldiğim tek yer SMoon Kafe'ydi. Nil, Anıl ve benim yerimiz.. Ama ben keşfetmiştim ilk, annemle..

Okuldan çıkınca Karan'la toparlandık ve Kumru'yu beklemek için çıkış kapısına gittik. Bu arada Baybars'la hiç konuşmuyorduk artık. Zaten kendi de pek istekli gibi değildi. Belli ki bana olan ilgisi Karan'ı sinir etmek içindi. O da yanımıza durup başka birini beklemeye başladı. Bu sırada Karan sinirden elini yumruk yapmış sıkıyordu.
Aralarındaki sorundan haberim olduğu için hak veriyordum.
Derken karşıdan güler yüzüyle Kumru belirdi. Yanımıza yaklaştıkça bu güler yüzün yerini hemen fark edilebilir bir soğukluk aldı. Nedeninin Baybars olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildi.
Yine de bize belli etmemek adına bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
Karan hemen kolunun altına aldı Kumru'yu. Sanki Baybars'a mesaj vermek istermiş gibi. Bir nevi "Kumru'yu asla üzdürmem" deme şekli..
SMoon Kafe'ye doğru yürümeye başladık. Zaten okulla arasında çok fazla mesafe yoktu. Karan daha önce gelmişti ama Kumru için bir ilkti. Eminim çok sevecekti.
-
Camın yanındaki masaya oturduk.
Kumru benim yanımda, Karan'da karşımızdaydı.
Rengarenk çiçekler insanın içine huzur veriyordu.
Ben ve Kumru meyve suyu istedik, Karan'da kola..
-Vera ben buraya bayıldım! Her okul çıkışı fırsat buldukça gelelim.
-Nasıl istersen canım.
Karan ikimize de gözlerini dikti;
-Buraya tek gelemeyeceğinizi bilmeniz gerek hanımlar.
-Saçmalama Karan. Geç saatte gelelim demedik zaten, okul çıkışı.
-Olmaz dedim Kumru. Gelmek istiyorsanız yanınızda bir adet Karan olması gerek.
Ben ikisinin didişmelerine gülerken Kumru bana dönerek;
" "Fırsat olursa" derken Karan gibi bir engeli kastetmiştim Veracığım" dedi.
O sırada siparişlerimiz geldi. Sohbet ederek içeceklerimizi yudumluyorduk ki Kumru yine her zaman ki gibi bu anı ölümsüzleştirmek istedi.
-Hey, hadi resim çekilelim!
-Of! Başlama be kızım.
-Hadi ama Karan lütfen. Vera'yla çok fotoğrafımız yok ki..
İlla bir uyumsuzluk yapacaktı tabi Karan.
-Tamam o zaman ben çekilmem sizi çekerim.
Kumru memnuniyetsizlik ifadesini çoktan suratına yerleştirmişti bile. Sonra nedense kafasında bir ampul belirmiş gibi "Tamam sadece Vera'yla beni çek'' dedi. Göz göze geldiğimizde de sinsi planlar kurduğunu anlamıştım.
Telefonunu Karan'a uzattı.
Karan kamerayı bize doğrulttuğunda gülümsedim. Çektikten sonra tekrar Kumru'ya uzattı.
Kumru planını devreye geçirmek için olsa gerek; "Vera karşıdan beni tek çeker misin?" dedi.
-Ee Karan çeksin işte Kumru?
-Hayır Veraaa, beğenmedim Karan'ın çekme tarzını. Git karşıya otur da çek işte.
Bunları derken kaşı gözü ayrı oynuyordu. Belli ki yapacağı bir şey vardı. Hemen bir fotoğraf çekip ona verdim. O sırada Karan telefonundan oyun oynuyordu.
-Dur sana da atayım resimleri Vera.
Arası 2 dakika sürmedi Kumru'dan mesaj geldi.
''Sakın çaktırma! Karan'ın sana bakmasını konuşmasını sağla. Fotoğrafını çekeceğim. Madem isteyerek çekilmedi bizde istemeyerek çekeriz :))"
Gülümsedim.
-Karan?
-Hı?
-Şu telefonu elinden bıraksana?!
-Dur kızım en önemli yerindeyim.
-Karan!
-Vera sus dikkatimi dağıtıyorsun!
-Aman be tamam!
Ellerimi önümde bağdaş yaptım ve oturdum.
"Kızım çabalasana!"
Kumru'dan taktik mesajları geliyordu.
-Karan?
-Ne var?
-Ne oynuyorsun?
-Oyun.
-Yüzüme bak da konuş!
-Vera manyak mısın? Oyun oynuyorken yüzüne bakamam.
Sustum. Yapamıyordum işte. Ekrana kilitlenmiş bana bakmıyordu.
"İrem'den aç konuyu."
Ve bir taktik daha!
-Karan bir şey sormak istiyorum.
-Keşke ''soramazsın" deme şansım olsa.
-İrem senin için neden bu kadar değerli?
İşte o an! Kafasını telefondan kaldırdı, oyunu kapattı.
-Neden sordun böyle bir soruyu?
Kumru çoktan kamerayı açmış resmimizi çekmeye koyulmuştu.
O an kendimi çok suçlu hissettim. Resmen Karan'ın dikkatini kendime çekmek için hassas olduğu bir insanı ve hassas olduğu duygularını kullanmıştım.
-Merak ettim.
Kumru'ya çevirdi bakışlarını, sonra bana döndü ve "Bunu sonra konuşabiliriz." dedi.
-
Sohbet biraz daha koyulaşmaya başlamıştı. Kumru'ya çok alışmıştım. Bir dost, bir arkadaştı benim için. Yani samimiyetinden şüphen yoktu artık.
Karan lavaboya gitmek için kalktı. Kafeyi incelediğimde Nil ve Anıl'la geldiğimiz günler aklıma geldi ve biraz hüzünlendim diyebilirdim.
-Ne oldu yine Vera?
Kumru'ya çevirdim bakışlarımı..
-Her şey bir anda değişti Kumru. Her gün şu kafeye kardeş bildiğim insanlarla gelirdim. Nil'e bin bir türlü derdimi dökerdim, dinlerdi. Anıl bizi güldürürdü. Şimdi ikisiyle de yabancı gibiyim.
-Vera bazen bazı insanlar hayatından çıkmalıdır. Yani böylesi daha hayırlıdır anlıyor musun?
Başımı eğdim.
-Ama ben Nil'le her şeyimi paylaştım. Sevgimi, hüznümü, eksikliğimi..
Derin bir iç çekti.
-Vera bak belki yanılıyorumdur ama Nil'i görmemiş olmama rağmen ona ısınamıyorum. Yani ben seni tanımadan kısa bir süre önce Karan'ın telefonunda Nil adında bir kızdan sürekli mesaj geliyordu. Karan sık boğaz oluyordu farkındaydım. Karan'ın numarasını bilen tüm kız arkadaşları okuldandır ki çoğu kız arkadaşlarını da tanırım. Fakat Nil adını yeni duydum.
Kafam karışıyordu. Bu ihtimali düşünmek istemiyordum.
Kumru devam etti;
-Bak eğer istersen kızın numarasını ver bana. Karan'ın telefonundaki numarayla karşılaştıralım?
Harika bir fikirdi! Ama yapamazdım. Kendimi daha sonra suçlu hissetmektense bunu yapmamalıydım.
-Hayır olmaz!
-Vera akıllı ol. Bu bir ihanet değil. Aksine! Hem arkadaşını, hem Karan'ı tanıyacaksın gibi bir şey.
Haklıydı. Yıllardır yanımda olan insandan şüphelenip bu şüphenin beni yiyip bitirmesinden iyidir.
-Peki.
İçim o kadar huzursuzdu ki.
2-3 dakika sonra Karan geldi.
-Kalkalım mı?
-Ya Karan! Zaten hep evdeyiz biraz daha oturalım.
-Allahım bu kızı da evden çıkınca bir daha eve sokamıyoruz.
-Telefonunu verir misin şu çizdiğin bir kaç resim örneğine bakayım?
Onlar konuşurken bende o sırada Nil'in telefon numarasını Kumru'ya attım.
Karan telefonunu Kumru'ya vermişti. O sırada da bir sigara yaktı ve içmeye başladı.
2 dakika sonra Kumru telefonu tekrar Karan'a verdi. Umutsuzca gözlerine bakıyordum. "Keşke 'Hayır Vera numara aynı değil' dese" diye geçirdim içimden. Karan'ın kızlarla konuşması belki canımı Nil'le konuşması kadar acıtmazdı.
Bu sefer "Kalkalım" diyen Kumru'ydu. Kimse itiraz etmedi. Karan'da bende ayağa kalktık. Karan hesabı ödemeye gittiğinde Kumru koluma girdi ve;
"Dost dediğin dost değilmiş Vera" dedi.
O an Karan'a baktım uzun uzun. Sevdiğim insandı Karan. Ve duygularımın her zerresini bilendi Nil.. İkisi bir mi? Hangi ihanete üzülmeliydim?!
Karan geri döndüğünde hemen gözlerimi çektim üzerinden. Kapıya yürürken ikinci bir şoku yaşadım.
Nil arkadaşlarıyla kafeye giriyordu. Göz göze geldik. Bir an herkes durdu. Kumru koluma sıkı sıkı sarıldı.
"Bu o mu?" dedi fısıltı şeklinde. Sadece kafamı sallayabildim.
Onun dışında görebildiğim tek şey Nil'in Karan'a bakışlarıydı.
Bir ses, bir selam en azından bir bakış beklercesine bakıyordu Karan'a.
Bana bile değil, sadece Karan'a..
Bir an karşımda benim ilk zamanlardaki halimi görür gibi oldum.
Karan o sırada umursamaz bir tavırla telefonuna bakıyordu. Nil'in bakışlarından rahatsız olmuş olacak ki elimi tutup beni de kendini de o ortamdan çekip çıkardı. Nil'in gözlerinin ellerimize kaydığını gördüm.
Sonrasında kafeden çıkmıştık zaten.
''Hadi seni eve bırakalım'' dedi Karan elimi bırakmadan.
Ellerimi ellerinden kurtardım ve ''Ben gidebilirim'' dedim. Sarıldığım tek beden Kumru'nundu bu sefer.
Arkamda, bu tavrım karşısında ne hissettiğini bilmediğim, hatta merak etmediğim bir adam bıraktım.
Umrumda da değildi şuan.
Tek bildiğim Nil'le, yıllarımı paylaştığım, sevgimi, hüznümü, kırgınlıklarımı paylaştığım dostumun beni paramparça ettiğiydi..

Buz AdamWhere stories live. Discover now