Buz Adam -61-

2.8K 112 5
                                    

Gözlerimin üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi kalktım yataktan. Nur çoktan okul formasını giymiş ve odanın kapısından bana söyleniyordu. 

''Kalkta formalarını giy. Sevgilisinden ayrılan orta okul çocukları gibi üzülmeyi bırak artık!''

Ne dediğini bir gram umursamadan banyoya gittim ve var gücümle kustum. Hasta mı olmuştum yoksa sıkıntıdan mı böyleydi bilmiyordum ama bu mide bulantısı yüzümü ekşitmeme neden oluyordu. Banyodan yüzümü yıkayarak çıktım. Okula gidecek halim yoktu ama bunu teyzeme açıklayamazdım veya Nur'un sırf dün yüzünden bu kadar güçsüz düştüğümü düşünmesini kaldıramazdım. Üzerime hemen okul formalarını giydim ve saçımı baştan savma bir topuz yaparak aşağıya indim. Canım hiç bir şey istemiyordu ama dedem endişelenmesin diye bir kaç lokma zar zor yutmuştum.

Okula teyzem bıraktığı için çabucak ulaşabilmiştik. Nur'la sırayla teyzemin yanaklarına öpücükler kondurduktan sonra okula girdik. Bugün kafam dağılsın diye Nur beni arkadaşlarıyla tanıştıracaktı ve hiç fikrimi bile sormamıştı. Çünkü hanım efendiye göre ben hep yanlış kararlar alıyormuşum!

Çantamı sınıfa bıraktıktan sonra beni kolumdan sürükleyerek bahçeye indirdi. En büyük kamelya da oturan bir topluluğun yanına gittik. 

''Selam çocuklar!''

-Ooo Nur! Günaydın kardeşim, yanındaki bu güzel bayan kim?

Bu cümleyi kuran grubun içinde ki mavi gözlü kumral bir çocuktu ve biraz tombuldu. İçlerinden oldukça yakışıklı ve uzaktan bakıldığında ''Ben sporcuyum!'' diye bağıran fizikli biri az önceki çocuğa takılarak ''Oğlum güzel müzel tamam da ona da yiyecek gözüyle bakmıyorsun  değil mi?!'' dedi. Herkes gülüşürken eski okulum geldi aklıma! Karanların grubunda da vardı böyle tombul tipler ve beni sevmişlerdi bundan emindim. Yani onlarında sevgisi Karan'ın ki gibi yapmacık değilse eğer.. 

Şu ortamdan bile Karan'la alakalı bir şey çıkardığım için kendime kızdım. Bir kız dışında hepsi bana sevecen gözlerle bakıyordu. Nur bana oradakileri tanıtmaya başladığında o kızın adını da merak ediyordum doğrusu. 

-Çocuklar bu benim kuzenim. Vera bak bu tombul olan Tobiş yani biz öyle diyoruz sende öyle bil, bu Tobiş'le sürekli atışan arkadaş futbolcumuz Ali, bu da ..

İşte bana değişik bir öfkeyle bakan kız..

-Bu da Ali'nin kız arkadaşı Gözde. 

Kızın derdi belli olmuştu. Aklınca sevgilisini elinden alacağımı düşünmeye başlamış bile tanıştığımızın ikinci dakikasında.

-Bu Sıla, bu Ece, bu Ahmet, bu da Can. Can grubun en çapkınıdır dikkatli ol.

Sonra herkes Can'a bakıp gülmeye başladı. Bende ister istemez gülmüştüm çünkü çocuğun tipinde hiç çapkınlığa dair bir şey yoktu. Sanki dünyanın en masum insanı gibiydi. Bu arada bu gruptan Can ve Ece benim olduğum sınıftaydı. Yalnız olmayacak olmak içimi rahatlatmıştı, her ne kadar burada yalnız olmak düşüncesi ilk zamanlar içimi rahatlatsa da. 

Can denilen çocuk ayağa kalkıp ''Hadi sınıfa, ders Leman hocanın. Yine başlar dırdıra 45 dakika öyle geçer. Sizi bilmemde ben onun dırdırını dinlemektense ders işlemeyi tercih ederim'' dedi. Bende önden yürümeye koyulmuşken  Can gelip elini omzuma attı. Gerçekten de o masum görünüşünün altında çok çapkın birisi vardı bu belliydi ama aşırı tepki göstermeden sadece gülmekle yetindim. 

Sınıfa girdiğimizde hoca daha yoktu. Ece ve Can gelip benim yakınlarıma oturdular. Sınıftaki oturma düzeninde değişiklik yapabildiklerine göre okulun bayağı geçerli bir grubuyla arkadaşlık kuruyordum şuan. Ah, bir Karan vakası daha yaşamazdım umarım. 

Buz AdamWhere stories live. Discover now