Buz Adam -13-

4.9K 205 12
                                    


2 hafta sonra.

-Karan-

O kızda başka bir çekim vardı. Onu görmek, sesini duymak, en azından varlığını hissetmek istiyordum. Yaklaşık 2 haftadır okula gelmiyordu. Merakımdan ölüyordum ama en son tartışmamızdan sonra ararsam yüzsüzlük etmiş olurdum.

Her sabah şu sınıfa gelip onun sırasına bakmak içimi burkuyordu. Sanki tamamen gitmiş gibi.. Şuan 3. teneffüs ve Vera hala yok, olmayacak, hiç olmamış gibi..

Berre'ye sorsam ertesi gün hemen Vera'nın haberi olurdu. Onu merak ettiğimi bilsin istemiyordum. Nil'e mesaj atmak geçti aklımdan birden. Vera'nın en yakın arkadaşıydı ama daha önce bana onun evini söyleyerek bir iyilikte bulunmuştu, bu seferde yapardı. Hem bu seferde Vera'ya ağır konuşmuştum. Ben sinirlenince ne dediğini bilmeyen hayvan herifin tekiydim!

Ertan geldiğini bile omzuma dokunana kadar fark etmedim.

''Vay Karan Cihanoğlu, derin düşünceler içerisindesin hayırdır?''

Ertan'a doğru dönüp sırada bağdaş kurdum.

-Lan Ertan bir şey diyeceğim ama hemen havalara girme.

-Ulan hıyar herif ne zaman bir şey dedin de ben havalara girdim?

-Açtırma ağzımı şimdi, hem konu bu değil. Vera. Yani bu kız nerede? 2 hafta oldu oğlum kız yok. Merak ediyorum. Hani bana ne aslında ama yani yinede benim yüzümden mi ?

-Ooo Karan bi kızı merak ediyor. Ooo, Vaay, Uhuuu, Fiyyu...

-Lan başlarım fiyyularına ha. Havalara girme dedik. Haberin var mı? Tek bir cevap.

Ertan birden ciddileşti.

-Karan aslında sana bir şey söylemem lazım.

-Ne?

-Oğlum kızmak yok ama.

-Ertan sündürmeye devam edersen kafandan olacaksın, ne?!

-Aslında Birsu olayında Vera haklıydı. Birsu yalan söyledi. Vera'nın gram suçu yoktu. Bende sessiz kaldım. Biliyorsun, ben Birsu'ya karşı boş değilim.

-Ne yani? Birsu'nun anlattığı her şey yalan mı?

-Aslında tam tersi. Yani Birsu kendinin yaptıklarını Vera yapmış gibi anlattı sana.

- Lan Ertan yapacağınız işe ha. Kıza boş yere mi bağırdım? Boş yere mi herkesin içinde rencide ettim?

-Biraz öyle kardeşim.

Kalktım, her zaman ki banka inmek için sınıftan çıktım. Gelene kadar da Nil'e kesin mesaj atmaya karar vermiştim. Aktif mi diye baktım ama değildi. Yinede yazdım.

''Nil?''

Arası 15 dakika sürmedi cevap geldi.

''Efendim?''

''Kusura bakma rahatsız ediyorum ama ben bir şey sormak için yazdım''

''Vera'dır büyük ihtimal. Vera iyi değil Karan. Annesi öldü, kendini toparlaması zaman alacak. Bu 2 haftadan daha uzun sürer.''

''Nerede peki şimdi?''

''Bizde kalıyor.''

''Nil bana yardım et. Onunla konuşmam gerek, yanında olmak istiyorum.''

''Karan onu hep kırıyorsun. Şuan en son ihtiyacı olan insan sensin.''

''Haklısın ama telafi etmek istiyorum. Şu zor zamanında yanında olayım.''

''Üzgünüm.''

''Lütfen''

Nil'den cevap gelmemişti. ''Ulan ben ne kalpsizmişim'' diye geçirdim içimden. Kızı bir kere bile dinlemedim. Kafamı banka koyup yattım..

Sanırım yaklaşık 20 dakikadır böyle yatıyorum. Sigaramı cebimden çıkarmak için elimi cebime atmıştım ki telefonum titredi. Elime aldığımda Nil'in bir adres yazdığını gördüm.

''Vera çikolatalı sütü çok sever, gelirken al.''

Yüzüm gülmüştü sonunda. Hemen belirttiği yere gitmek için kalktım. Bir markete uğrayıp çikolatalı süt aldım. Buluşma yerine yaklaştığımda kalbim nasıl atıyordu anlatamam.

''Ulan sen Karan Cihanoğlu'sun kendine gel'' dedim içimden. Ama Vera yanımdayken Karan Cihanoğlu kimliğimden dışarı çıkıyordum tamamen. Burası camlarla kaplı, kapısında küçük çiçekler olan bi kafeydi. Kapısının üstüne baktığımda kocaman ''SMoon Kafe'' yazdığını gördüm. İlerlediğimde Vera'nın arkasının bana dönük olduğunu ve Nil'inde tam karşısında oturduğunu fark ettim. Masalarına ilerledim, Vera'nın vereceği her tepkiye hazırdım.

Elimi Vera'nın omzuna koydum ve;

''Merhaba kızlar'' dedim yorgun bir sesle..

Vera kafasını yana çevirip yüzüme baktı ve geri kafasını eğdi. Normalde hırçın tavırları olan Vera'dan eser yoktu. Şimdiye çoktan Nil'e bizi bir araya getirdiği için bağırıp çağırması gerekti.

Nil'e baktım. Nil oturmam için işaret etti, oturdum. Nil ile konuşuyorduk ama Vera tepki vermiyordu. Tırnaklarının etlerini koparmakla meşguldü. Telefonumu elime aldım ve Nil'e mesaj attım.

''Bizi yalnız bırakır mısın, en azından kısa bir süreliğine?''

Nil telefonunu eline alıp mesajı okuduğunda Vera'ya dönüp;

''Ben biraz hava alacağım'' dedi ve kalktı.

Şimdi masada beni bambaşka bir insana bürüyen kızla baş başaydım.

''Vera?''

Ses yok.

''Vera, konuş benimle.''

Tepki bile yok.

''Vera sana diyorum!''

Nefes alıyor mu bu kız!

''Vera bak ben hayvan herifin tekiyim. Ben, ben bilmiyordum. Ya nereden bilebilirdim ki Birsu'nun yalan söylediğini? O an sinirlendim işte. Bak ben özür dilerim tamam mı?

Yüzüme baktı, baktı, baktı. En son kafasını eğdiğinde masanın üzerine 2-3 damla yaş düştüğünü gördüm.

''Ağlama.''

Yüzüme baktı ve gülümsedi.

''Önceden ağladığımı görmene rağmen ''Ağlıyor musun sen'' diye sorardın şimdi direkt ağlama diyorsun'' dedi.

Ona peçete uzattım ve ''Çünkü artık seni tanıyorum'' dedim.

Birbirimize baktık.. Konuşmalarımızda genelde sessizliği oluşturan taraf ben olurdum ama bu sefer susmak istemiyordum.

Aldığım sütü ona uzattım.

''Seversin.''

Uzanıp aldı ve ''Severim'' dedi.

Şu haldeyken bile nasıl bu kadar anlamlı ve manalı olabiliyordu her hareketi..

''Vera, geçmiş olsun demeyeceğim. Geçmez biliyorum ama hafifler. Her acı gün geçtikçe hafifler. Taşıman kolaylaşır ama geçmez.''

Gözlerimin içine ilk defa her zamankinden derin bakıyordu..

''Bu acı hafiflemez Karan Cihanoğlu. Bu acı ne geçer, ne de hafifler. Bu acı büyür, büyür, büyür. Artık belim bükülür ama hafiflemez. Beni süründürür, düşürür ama hafiflemez anlıyor musun?

Ona sarılmak istiyordum. Saçlarına dokunmak, ''Geçecek, geçireceğim'' demek istiyordum ama yapamazdım. Bu isteğim sadece istemekle kalacaktı biliyordum.

Sonra kalkıp gitti. En son elleriyle gözyaşlarını sildiğini hatırlıyorum..



Buz AdamOnde histórias criam vida. Descubra agora