Buz Adam -33-

3.8K 160 9
                                    

Okula doğru yola çıkmıştım..

Telefonum çaldığında ekranda ''Nilotella'' yazısını görünce heyecanlanmadım değil. İçimde garip bir burukluk oldu. Açıp açmamak arasında kaldım ama ikna edici bir şeyler söyler umuduyla açtım.

-Efendim?

Ses yok.

-Nil cevap vermeyeceksen neden aradın?

-Özür dilerim Vera. 

Boğazımdaki düğümü engelleyemedim o an. Kız kardeşim yoktu benim ve Nil'i kız kardeşim gibi görüyordum. Şimdi onu kaybetmiş olmak canımı acıtıyordu.

-Ne için özür diliyorsun Nil?

-Yapma Vera, biliyorsun. Bilmesen, benden soğumuş olmasan o an beni gördüğünde konuşurdun, bir açıklama beklerdin, hesap sorardın en azından.

-Bekledim zaten. Bir açıklama bekledim senden. Hatta açıklamayı geç ''Hayır Vera, doğru değil'' demen bile kafi.. Yapmadın. Kilitlendiğin tek noktaydı Karan.

-Haklıymışsın Vera. Karan bağlanılabilecek biri. İlk anlattıklarında abartı geliyordu, büyütüyorsun diye görüyordum ama öyleymiş.Ben böyle olsun istemedim ki.  İnan benle başlayan bir şey değildi. 

-Kimle başladığının ne önemi var Nil? Veya nasıl ilerlediğinin?

-Vera sen benim kardeşimdin, ben sana böyle bir kötülüğü yapmam ama Karan o gün benle oturup bir şeyler içmek istediğini, sohbet etmek istediğini söyledi. Ayrılırken de ''Bu görüşme devam edecek mi?'' diye sordum ve verdiği cevapla dalga geçer gibi 'Hoşlandıysam ararım'' dedi, aramadı. Evet komik bir duruma düştüm fakat insan kimi seveceğini seçemiyor bunu en iyi sen biliyorsun.

-Hayır Nil! Ben Karan'ı isteyerek sevdim. Hırçınlığını, öfkesini, yersiz aşağılamalarını, kırıp dökmesini, hırsını, soğukluğunu.. Hepsini isteyerek kabul ettim. Kırdı defalarca, ağladım saatlerce ama ertesi gün yine severek uyandım. İnsan seçebiliyor anlıyor musun?

Bir an Nil'in ağladığını duyabiliyordum telefonun arkasından. 

-Haklısın. Peki eskisi gibi olacak mıyız? 

-Hayır. Bende bittin, bu kadar..

Bu cevabı gururuna mı yediremedi yoksa Karan'a duyduğu hırsı, öfkeyi benden mi çıkardı bilmiyorum ama bir anda kükredi;

-Öyle olsun Vera! Peki benim yaptığım ayıptı, peki ya o Karan? Şimdi onunla gönül rahatlığıyla vakit geçirebileceksen genişliğine helal olsun. Çünkü sevmiyor anlıyor musun? Boş vakitlerini dolduruyor sadece seninle.

Sustuğunda; ''Boş vakitleri doldurmaya layık olan sensin.'' dedim ve telefonu kapattım. Soluk alıp vermekte zorlanıyordum. İyi niyetini, desteğini sevdiğim dostum bir anda bir canavara dönüşmüştü. 

Okula yaklaştığımda telefonumu tamamen kapattım. Tek istediğim hemen Kumru'yu bulup ona bu olanları anlatmaktı. Kısacık zamanda Nil'den daha çok güven vermişti bana. Teneffüste konuşmanın daha iyi olacağını düşünerek sınıfa çıktım. Karan sırada oturuyordu, yani önceden ''Bizim'' olan sırada. Beni beklediği çok belliydi. Ben gelince çantasını alıp yana koydu, oturmam için yer açtı. Ama ben onun aksine Berre'ye yana kayması için işaret ettim. Bir Karan'a bir bana baktı ve yana kaydı. Karan olayı çözmeye çalışıyordu. 

-Vera?

Kafamı ondan tarafa çevirmekle yetindim.

-Neler oluyor Vera?

-Sana sormak lazım Karan?

İkimizde susup önümüze döndük. Telefonunu eline aldı direkt. Bana mesaj atacak biliyordum. O sırada hoca sınıfa girdi ve bende gidip telefonumu hocaya teslim ettim. Karan dudaklarını yiyordu sinirden. Derste önüme kağıtlar attı. Ne yere düşenleri yerden almaya tenezzül ettim ne de önüme düşenleri alıp okumaya.. Kılımı bile kıpırdatmadım. Onu umursamıyor olmak çıldırtıyordu, biliyordum. Sınıftakiler aramızdaki gerilimin farkındalardı. Hatta bir ara Birsu ile Doğa'nın bizim olduğumuz tarafı seyrettiklerini fark ettim. En iyisi hiç gözümü hocadan ayırmamak diyerek tahtaya sabitledim bakışlarımı. 

Buz AdamWhere stories live. Discover now