Buz Adam -58-

3.2K 135 5
                                    

Size dünyayı güzel hatırlatacak tek şey aklınıza gelen her şeyi yapmış olmaktır. Mesela bir kaldırıma çöküp ağlamak mı istiyorsunuz, ağlayın. Bağırarak tüm nefretinizi kusmak mı istiyorsunuz, bağırın. Saçlarınızı hangi renge isterseniz boyayın. Hangi müziği çok seviyorsanız bir sokak ortasında haykırın yeter ki ölürken mutlu ölün. ''Keşke şunu da yapsaydım'' dememek için, her aklınıza geleni yapın. 

Karan'a yaslanmış İdil'in ölümünü düşünüyordum ki, ''Karan, şuan ne yapmak istersin?'' diye sordum. Yere göğe sığdıramadığım insanı bir toprağın altına sığdırmak belki de bir kaç dakika sonra mümkündü. Sonuçta dakikalar sonra ne olacağını bilmeden yaşıyorduk.

-Nereden çıktı bu Vera?

-Soruma cevap ver sadece. 

-Bilmem, düşünmedim.

-Hadi düşün, ne yapmak istersen onu yapalım. 

Bir an ikimizde sustuk. O düşünüyor, bende ne isteyeceğini merakla bekliyordum. Birden kalktı oturduğu kaldırımdan ''Beni burada bekle hemen geliyorum!'' dedi ve koşup yolun karşısında ki küçük markete girdi. Yaklaşık beş dakika sonra tekrar koşarak yanıma geldiğinde elinde 2 tane sigara paketi vardı. Beni kaldırdı, tuttu elimi. ''Hey, nereye gidiyoruz?'' dedim. 

-İsteğimi gerçekleştirmemiz için acele etmemiz lazım. Akşam olmaması lazım, onun için acele et.

-Ama Karan bileğim..

Gülerek ayağıma baktı ''Ulan seninde bir ayağın çukurda bak iyice çürüdün sen'' dedi ve beni kucakladı. Bu sefer sırtında değildim, kollarıyla almıştı kucağına. Hızlı adımlarla yürüyordu, bende terlemesin diye boynunu üflüyordum kendimce serinletiyordum onu. Birden beni indirdi ve durakta olan otobüse doğru çekiştirmeye başladı. 

-Karan otobüse mi bineceğiz?

-Ne yapalım tosuncuk düşündüğüm yere gitmemiz için otobüsün 10 katı para ödememiz gerekecekti, enayi değiliz ya. Bin hadi.

Beni arkadan ittirerek otobüsün basamaklarını çıkarttı. Tekli koltukta oturan küçük erkek çocuğa göz kırptı, küçük çocukta gülümseyerek bana yer verdi. 

-İnsanları hemen nasılda kandırıyorsun uyuz! 

-Seni de böyle kandırdım tosuncuk! 

-Vövövö! 

Ona her sinirlendiğimde arkasını döndüğü anda bu sesi çıkarırdım. Güya ağzını taklit ediyordum kendimce. Karan parayı şoföre vermeye gittiğinde ona bakıyordum. Onca insanın içinde nasılda farklı görünüyordu gözüme. Bu sadece otobüsteki insanlar için geçerli değildi. Ben onu nerede görsem tanırdım. O biçimli kaşlarını, koca ellerini, uzun boyunu, kalbime işleyen sesini..

Yanıma döndüğünde demiri tutan elimin üstüne koydu elini ve camdan dışarı bakarak güldü. Yaklaşık 20 dakika sonra düşündüğü yere gelmiştik. Otobüs durunca önce kendi indi daha sonra da elimi tutup beni indirdi. Geldiğimiz yeri pek çözememiştim. Bir sürü lüks tek katlı evler vardı, normal bir yaşam yeri işte. Yol, araba, ağaçlar.. Yani garip bir şey yoktu veya her hangi bir isteği karşılayacak bir durum olduğunu sanmıyordum. Karan koluma girip az ilerde ki kahverengi kapılı eve doğru yürütüyordu beni. 
Sütlü kahveye boyanmış bu evin kahverengi ahşap kapısının önüne bağdaş kurup oturdu ve bana da yanını işaret edip ''Gel'' dedi. 

-Karan neden buraya geldik, neresi burası?

-Gel otur yanıma. 

Diz çöküp yanına oturdum. Sigara paketinin birini bana uzattı. 

Buz AdamWhere stories live. Discover now