Bölüm 10

4.2K 278 90
                                    


Yavaşça telefonu kulağımdan çektim. İfadesiz suratımı gözyaşlarım ıslattı. Gerçekler acıydı. Kullanıldığıma mı üzüleyim, beni hastalığı için kullanıp, deva bulamayınca kendini vuran sözde sevgilime mi? Yoksa bu kadar çirkin doğduğuma mı? O büyük büyük babama lanet ediyordum. Hiçbir zaman insanlar beni ben olduğum için sevmemişti ve sevmeyecekti. Vaz mı geçmeliydim kendimi kabullendirmeye, bir yere yerleştirmeye çalışmaktan? Bana duyulan saygı sahteydi. Gülen o tüm yüzler maske... Odama yürüdüm. Kasamı açıp, uzun zamandır dışarı çıkmadığım için içine koyduğum silahımı aldım. Şarjörü taktım. Kafama doğrulttum. Titriyordum. Çünkü kendimi öldüremeyecek kadar da korkaktım. 'Yap şunu!' Gözlerimi sımsıkı yumdum. Gözlerim son kez dolup boşaldı.

*PAT* * PAT* *PAT* *PAT*

Sinirle silahı elimden attım. Yapamıyordum. Etrafa sıkmaktan ötesine geçememiştim. Kendimi duvar dibine bıraktım. Hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Akşam çökerken gözümde akacak yaş kalmamıştı. Hava iyice karardıktan sonra Garry geldi.

-"Abi?" Sesi yaklaştı. Odamın açık kapısında durup ışıkları yaktı. Şok içinde yanıma koştu. "ABİ!" Silahı yerden aldı. "Abi iyi misin?" Ona cevap veremedim. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. "Neden? Neden böyle bir şeye kalkıştın? Neden?" Sesi kısılırken ağlamaya başladı.

-"Buna daha fazla dayanamıyorum. İnsanların beni sırf görünüşümden ötürü yargılamasına dayanamıyorum"

-"Öyleyse pes etme! Kalk, anladın mı?! Kalk! YETER! Seni böyle görmek istemiyorum! Benim abim böyle bir adam değil" Sinirle ayağa fırladı.

-"Senin abin adam bile değil" diyerek acı acı sırıttım.

-"KES ARTIK KENDİNE ACIMAYI! Güçlü ol biraz! İstersen gayet de hoş biri olabilirsin. Ama sen istemiyorsun."

-"Çünkü o zaman ben olmam"

Evet, ben bu şekilde kendimdim. Kıllarım, birleşik kaşlarım, göbeğim vesaire ile. Bu zamana kadar değişmeyi reddetmişsem doğal halim bu olduğu içindi. İnsanların karşısındakini olduğu gibi kabul edebileceğine olan inancımdan, sevmenin görsellikten ibaret olmadığını düşünmemdendi. Elbette ki bu yargım yanlıştı. Çünkü ben de bu zamana kadar bakımlı, alımlı ve süslü kadınlarla çıkmış, herkesin dergilerde görüp ağız sulandırdığı heriflerle düşüp kalkmıştım. Bu halde kabullenmeyi istememin ne kadar aptalca bir şey olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Yüzlerce hediye alsanız, ama içlerinde birinin paketi özensiz olsa, mesela gazete kâğıdından, önce hangisini açardınız? Birbirinden renkli ve süslü paketleri mi, yoksa o gazete kâğıdı kaplı olanı mı? Oysa kim bilir, belki de o gazete kâğıdı kaplı olanın içinde neler gizli... Her şeyi ve herkesi dışına, dış görünüşüne göre yargılamak insanlığın doğasında var. Karşı gelip yıkmaya çalıştığım yargıyı, ne büyük çelişkidir ki bende taşıyordum.

Garry'nin öfkeli sesi, beni anlık düşüncelerimden çekip aldı.

-"Hayır olursun! Dışın değişebilir ama için aynı kalacak. Yine sen olacaksın." Beni kolumdan tutup sürükledi.

-"Nereye?"

-"KONUŞMA VE YÜRÜ!"

...

Beni bir güzellik salonuna götürdü. O, çalışanlara ne yapılması gerektiğini söylerken etrafıma bakınıyordum. Kaslı, kılsız ve yakışıklı heriflerle doluydu. Bana tip tip bakıp gülüştüler.

-"Babalık senin o kaş uçabiliyor mu?" dedi biri. Sonra herkes güldü. Tam kapıya yönelmiştim ki Garry kolumu yakaladı.

-"Hayır abi. Pes etmek yok. Onlara hadlerini bildirmenin zamanı geldi."

Gözlerine baktım. Ciddi ve yarı öfkeliydi. Birkaç saniye birbirimize baktık. Sonra beni içeri çağırdılar.

-"Sizi böyle alalım efendim."

...

Salondan sonra Garry ile bir restoranda yemek yiyorduk. Kendimi tuhaf hissediyordum. Herkes dönüp bana bakıyormuş gibiydi. Telefonumun ön kamerasından kendime bakıyordum.

-"Çok... Tuhaf oldum" diye mırıldandım.

-"Hayır. Çok fiyakalı oldun" diyerek gülümsedi Garry. Sakallarım kesilmiş, saçlarıma biçim verilmiş, kaşlarım alınmıştı. Üstelik vücuduma da epilasyon yaptırmıştım.

-"Etlerim acıyor" diyerek kıpırdandım. "Sanki çıplak gibiyim" Garry kahkaha attı.

-"Alışman gerek. Ayrıca bu burada bitmedi. Bunları düzenli olarak yaptırman gerekiyor."

-"NE?! Siktir! Hayatta bu acıyı bir daha çekemem!" dedim. Garry yeniden kahkaha attı.

-"Merak etme seni lazere yazdırdım. Birkaç seansta kurtulacaksın. Bir de spora başlarsan tamamdır"

Sonra Garry elini yüzüme atıp gözlüklerimi çıkardı. Gülümsedi.

-"Şunları da lensle değiştirelim."

-"O olmaz işte. Lens kullanmayı beceremem."

-"Denersin. Olmazsa bırakırsın."

Akşam eve döndükten sonra odama gitmiştim. Aynanın karşısında durmuş kendime bakıyordum. Sanki karşımda bambaşka biri vardı. Gözlüğüme dokundum. Çıkardım. Miyop olduğum için biraz görüşüm bulandı. Ama daha iyi görünüyordum. Yan yan sırıttım. Aynadaki adamı sevmeye mi başlıyordum ne?

Ertesi gün sonunda işe gitmeye karar vermiştim. Önce hastaneye gidip AIDS için test yaptırdım. O göt heriften hastalık kapmış olabilirdim. Sonrasında Garry ile birlikte ajansa geçmeden evvel bir optik mağazasına uğradık ve gözlüklerime eş değer bir çift renkli lens aldık. Nasıl takacağımı gösterdiler. Gözüme zorla yerleştirdim. Gözlerim oldukça sulandı. Tuhaf bir histi.

-"Bir iki güne alışırsınız" diyerek bana gülümsedi satıcı bayan. "Onlarla uymayın sakın" Çıkardıktan sonra neler yapmam gerektiğini ve bakımını anlattı. Tüm bunlara bakacak olursak bakımlı olmak zordu.

Şirketten içeri kendimden emin adımlarla giriyordum. Üzerimde siyah bir takım vardı. Garry yanımda sırıta sırıta yürüyordu. Personel ağzı açık bana bakıyor, kimse bir şey diyemiyordu.

-"Kim o? Yeni model mi?" diye fısıldaşmaları duyunca kendimi daha iyi hissettim.

Garry ile odama girdik. Masama geçip oturdum. O da karşıma geçip oturdu.

-"Yeni bir asistan alana kadar size eşlik edeceğim Bay Rosswald" dedi.

-"Kes şöyle demeyi" diyerek sırıttım.

-"Size hizmet etmek benim için bir onurdur"

-"Bırak laubaliliği de çayımı getir."

-"Emredersiniz efendim" O kapıya yönelirken arkasından söylendim.

-"Soytarı"

Ajansta işler oldukça karışmıştı. Düzenlemem ise öğleni bulmuştu. Hastaneden test sonuçlarım da gelmişti. Neyse ki o sürtük bana hastalığını bulaştırmamıştı. Gayet iyiydim.

Öğle yemeğinden sonra Candy Man' e geçtiğimizde koridorda istemediğim bir manzarayla karşılaştım. Rayan ve Leon stüdyonun önünde sohbet ediyorlardı. Onları görünce yerime çivilendim.

Candy Man IIWhere stories live. Discover now