Bölüm 46

2.5K 175 33
                                    

Salonda sessizce oturuyordum. Kahve yapmaya gitmişti. On dakikadır yanıma dönmemişti. Sürekli saatime bakıyordum. Diyeceklerini dinleyip hemen gitmek istiyordum. Saatime yeniden baktım.

-"On bir dakika otuz üç saniye..." diye mırıldanırken elinde fincanlarla yanıma gelip oturdu.

-"Af edersin. Seni yalnız bıraktım."

-"Benimle ne konuşacaksınız?"

-"Bu ne acele? Mevzu derin. Biraz rahatla lütfen."

Kahveleri sehpaya bıraktı. Yayılarak oturdu. Hiç sesimi çıkarmadım. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Aramızdaki sessizlik uzuyordu. Ama ben sabırla bekliyordum. Sonunda konuştu.

-"Anlamıyorum..." diye mırıldandı.

-"Pardon?"

-"Boş ver. Sana sormak istediğim bir şey var."

-"Sizi dinliyorum."

-"Patronunla yatıyor musun?"

O an dönüp yüzüne baktım. Ona ne demeliydim? Sevgilim olduğunu, onun sadece bana ait olduğunu haykırmak istiyordum. Ama Gervase bana kızabilirdi. Belki de ilişkimizi saklıyordu.

-"Evet" diyebildim sadece. Yanaklarım hızla ısındı.

-"Onu seviyorsun değil mi?"

-"Bunları bana neden soruyorsunuz?"

-"Çünkü Gervase' e aşığım."

Yeniden yüzüne baktım. Bakışları düşmanca değildi. Tam aksine üzgün görünüyordu.

-"O bunu biliyor mu?"

-"Evet. Ama beni istemiyor. İstemediği halde benimle yattı. Çok ısrar ettim, beni kırmadı."

Kafama kaya yemişcesine başımı eğdim. Boğazım düğümlendi. Gözlerim hızla sulandı.

-"Benden... Ne istiyorsunuz?"

-"Onu sevdiğini biliyor mu?"

-"Biliyor."

Yeniden sustuk. Kahvesini elinden bıraktı.

-"Demek... Demek bu yüzden beni reddetti. Evinde bile kalabiliyorsun, değil mi?" Sesi titriyordu.

-"Kalabiliyorum" Onun bu hali, bendeki hüznü hafifletmişti. Yanaklarımı silerek ona baktım. O da ağlıyordu.

-"Seni öyle kıskanıyorum ki..." Ağlaması şiddetlendi. "İlk kez biri tarafından reddedildim. Gururuma çok dokundu." Burnunu çekti ve yanaklarını sildi. "Ama... Ama sırf bunu kendime yediremediğim için peşinde değilim. Gerçekten aşığım."

-"Onu tanımıyorsun bile" diye mırıldandım.

-"Yeterince tanıdım. Bedenimin her santiminde izleri var"

Yeniden canım acıdı. Ama bu kez gözlerimin ıslanmasını engelledim.

-"Sana son bir şey soracağım. Lütfen bana dürüstçe cevap ver. Sana seni sevdiğini hiç söyledi mi?"

Bana beni sevdiğini defalarca söylemişti. Peki, bunu ona söylemeli miydim? Söylersem ondan kurtulurdum. Ama Gervase bana kızabilirdi. Christian' ın yaptığı hataları yapmak ve onu kaybetmek istemiyordum.

-"Lütfen... Lütfen bana cevap ver. Bu benim için çok önemli"

-"Hatırlamıyorum" diye yalan söyledim.

-"O zaman ben haklıydım." Sesi neşe kazanınca anlamsızca yüzüne baktım. "Seni sevmiyor. Sevse benimle yatmazdı. Kimse sevdiği birini aldatmaz. Biliyordum!" Sevinçten gülmeye başladı. Şok içinde ona bakmaya devam ederken beynim durmuştu.

Ne demişti o az önce? Sevmiyor mu? Gervase beni sevmiyor muydu? 'İnsan sevdiğini aldatmaz' Aynen böyle söylemişti. O zaman o beni neden aldatmıştı? Kalbimde kocaman bir delik varmışçasına canım acıdı.

-"Konuşacaklarınız bittiyse izninizle" diyerek ifadesiz tutmaya özen gösterdiğim yüzümle ayaklandım.

-"Nereye? Kahveni bile içmedin."

-"Teşekkür ederim ama konuşacak başka bir şey yoksa gitmem gerek"

-"Geldiğin için teşekkür ederim."

Kapıya yönelirken kolumu tuttu.

-"Leon..."

Dönüp yüzüne bakamadım. Önüme geldi. Omuzlarımı tuttu.

-"Biliyorum çok zor. Sevdiğin birine aşığım. Ama insan aşık olacağı insanı seçemez değil mi? Lütfen beni suçlama. Bana düşman olma." Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bana gülümsedi. Dudaklarına baktım. Gervase' i benden çalan dudaklar... Gözlerim dolarken titreme geldiğini hissettim. Bakışlarımı kaçırdım. "Senden ricam, ondan uzak dur ki canın yanmasın. Çünkü onu sevgilim yapmak için elimden geleni yapacağım."

Candy Man IIWhere stories live. Discover now