Bölüm 31

3.3K 189 39
                                    


Alelacele şirketten çıkarken Andre de peşime takılmıştı. Onu da evine bırakacaktım. Arabayı sakince kullanıyordum. Ne olmuştu ki? Abimle Leon' un şu saatte yatakta iş pişirmesi gerekmiyor muydu? Anlaşılan ya Leon yine bir şeyleri becerememişti, ya da abim olacak inatçı herif yemek teklifini geri çevirmişti. Arabanın dijital saatine baktım. Saat henüz sekiz buçuktu. Yani yemek yemiş olmaları gerekiyordu. O zaman bir sonra ki aşamada sıkıntı vardı. Neden çuvallamıştım ki? Bu güne dek yaptığım her plan tıkırında gitmişti. Ama söz konusu abimse işler biraz değişebiliyordu tabi.

-"Bay Garry... Evimin tersi yönünde gidiyorsunuz" diyen Andre sessizliği bozdu.

-"Ha?"

O an Leon'un evine doğru gitmekte olduğumu fark ettim. Andre' nin evi ise aksi istikametteydi ve ben dönüş yapabileceğim son çıkışı çoktan geçmiştim.

-"Af edersin. Dalmışım. Benle gelsen sorun olur mu? Sonrasında bırakırım seni. Şimdi önemli bir işim var."

-"Hayır, sorun olmaz"

-"Teşekkür ederim."

...

Arabayı park edip hızlı adımlarla bahçeye girdim. Andre de beni takip ediyordu. Kapıyı daha çalmadan açıp, bana sarıldı.

-"Bay Garry..."

Şok olmuştum. Neredeyse çıplaktı. Altında sadece dantelli mor çamaşır vardı. Teni buz tutmuştu. Kollarımı yavaşça ona doladım.

-"Bay Klein... İyi misiniz?" Andre de şaşkındı.

-"Gel bebeğim. Üşüteceksin" diyerek Leon' un beline kolumu sardım ve içeri girdim.

Hep beraber salona geçip oturduğumuzda Leon' un ağlaması durmamıştı. Yanında oturuyor elini tutuyordum.

-"Anlat... Ne oldu?"

-"Gitti... Beni bırakıp gitti."

-"Seninle yatmadı mı?"

Leon başını kaldırıp Andre' ye baktı ve cevap vermedi. Andre ayağa kalktı.

-"Ben sizi arabada beklesem daha iyi sanırım. Konu özele benziyor."

Ona gülümseyerek anahtarı uzattım.

-"Anlayışın için teşekkürler"

-"Kendinizi üzmeyin Bay Klein. Sizi istemiyorsa, kaybeden kendisidir" dedi ve gitti.

Leon yeniden başını eğdi. Ah Leon... Onu delicesine istiyordum. Ama bana yüz vermemişti. Onun saflığını öyle seviyordum ki... Çok kolaydı onu kandırmak. Onun saf halleriyle eğleniyordum ve onu seviyordum. Abimin aksine, bana bir 'evet' dese onun için her şeyden vazgeçebilirdim. İnsan onunlayken başkasına neden ihtiyaç duyardı ki? Mükemmel bir fiziği vardı. Süt gibi beyaz teni, sık kıvrık kirpikleri, zümrüt yeşili parlak gözleri, yumuşacık saçları, uzun parmaklı narin elleri, kulağıma melodi gibi gelen hoş sesi, kısacası her şeyiyle mükemmeldi. Abim onu hak etmiyordu. Dış görünüşü kadar içi de çirkindi abimin. Hiç akıllanmamıştı ve hiç akıllanmıyordu. Kendine çeki düzen vermemizle birlikte iyice burnu havaya kalkmıştı. Bir de ben kendime egolu diyordum.

Her şeyine rağmen o benim abimdi ve onu çok seviyordum. Kötü yanları vardı var olmasına, ama iyi yanlarını da inkâr edemezdim.

İçinde kocaman bir çöküş vardı. En dibe vurduğunu bilen bir tek bendim. Sevdiği insanı sırf incitme korkusuyla ondan uzak kalmak çok zor olmalıydı. Kendine ve Leon' a bir şans verse mutlu olacaktı ve düştüğü bu kuyunun dibinden kurtulacaktı, biliyordum. Ama o kendine inanmıyordu. Onun için ne kadar çabalasam da sürekli kendi önünü kesiyordu. Aşka kapadığı gözleriyle kendini kör sanıyordu. Ne kadar kör olmadığını, sadece gözlerini açıp bakması gerektiğini söylesem de onu ikna edemiyordum. Ama vazgeçmeyecektim. Leon' u ne kadar çok istersem isteyeyim, abime olan sevgisini ve abimin onun yokluğunda çektiklerini göz ardı edemezdim. Karşılıklı bir birini seven iki insanın arasına girmek kadar aşağılık hiçbir şey olamazdı.

-"Bana her şeyi anlat..." dedim iyice moralim bozulmuş bir şekilde.

O anlattı, ben sessizce dinledim ve analiz ettim.

-"Demek seninle sevişti ama gitti?"

-"Evet"

Başımı aşağı yukarı salladım. Yan yan sırıttım.

-"Abim oltaya geldi. Bundan sonrası daha önemli."

-"Anlayamadım?"

-"Öf... Yani diyorum ki, onu tahrik etmeye tam gaz devam. Bir kere tadına baktın mı aşkın, bağımlısı olursun anladın mı?" Yüzüme boş boş bakıyordu. Hiç cevap vermedi. Gözlerimi devirdim ve güldüm. "Çok salaksın Leon"

-"Özür dilerim" diyerek başını eğdi. Yeniden ağlamasını istemediğim için elimi çenesine attım ve başını kaldırdım.

-"Hey... Yapma bebeğim. Sadece şaka yapıyordum. Salak filan değilsin elbette" Tamam yalan söylüyordum. Çünkü Leon salağın önde gideniydi ama bazı konularda sadece. "Şimdi kendini toparla. Gardımızı düşürmek yok. Onu tahrik etmeye tam gaz devam edeceksin. Sonrasında bırak o sana gelsin"

-"Ya gelmezse?"

-"Geleceğinden eminim. Bana güven"

Hiçbir şey söylemedi. Sonra gözüm dantelli iç çamaşırına kaydı. Erekte olmuştu. Kabarmış donunu görmek aniden ateşimi yükseltti. Zaten yanımda yarı çıplak oturmasına zor dayanıyordum. Bir de üstüne erekte olmuş şeyini görmek bana fazla gelmişti. Neden bu haldeydi ki?

-"Sen... Sertleşmişsin" dedim ve yutkundum. Leon bacaklarını kapaması gerekirken daha da açtı ve kendine baktı.

-"Evet. Boşalmama izin vermedi. Sonrasında ağladığım için rahatlayamadım."

-"Canın... Acı-mıyor mu?" Zoraki konuşuyor, onu ellememek için kendimi zor tutuyordum. Kravatımı gevşettim. Nefesim daralıyordu.

-"Evet acıyor. Ama rahatlayabileceğimi sanmıyorum."

-"Neden?"

-"Bilmiyorum. Öyle hissediyorum"

-"Yar-dım ister-misin?"

Elimi bacağına koydum. Leon gözlerimin içine baktı. Deli gibi atan kalbimi frenlemeye çalışarak derin bir iç çektim.

Candy Man IIWhere stories live. Discover now