Bölüm 17

3.6K 244 39
                                    

Yatağımda uzanmış Garry' nin sözlerini düşünüyordum. '...Kocaman adamsın ama ilişkiye dair hiçbir fikrin yok. Sevgili olmayı seks yapmaktan ibaret sanılıyorsan yanılıyorsun. Böyle yapmaya devam edersen Leon' u kaybedeceksin...' Leon gerçekten de bugün üzülmüş müydü? Kapıdan çıkarken ki yüz ifadesini hatırlayamıyordum. Sıkıntıyla iç çekip sağa sola döndüm ama bir türlü beynimi susturamadım. Üzerimden yorganı hırsla attım ve kalktım. Garry' nin odasına gittim. Uyuyor gibiydi. Yatağına oturdum. Onu dürtüklemeye başladım.

-"Garry... Garry... Kalk. Garry... Kalk dedim"

-"Hm?"

-"Kalk"

-"Daha sabah olmadı" diye mırıldandı.

-"Uyan. Konuşmamız lazım"

-"Beş dakika daha..."

-"BANA BİR ŞEYİ ON KERE SÖYLETTİRME LAN GÖT DELİĞİ!" Yataktan kalkıp hırsla onu tekmeledim. Yataktan yuvarlanıp yere düştü.

-"AH!"

-"KALK! HEMEN!"

-"Ne oluyor ya?" Suratını isyan eder bir biçime soktu ve poposunu ovalamaya başladı. "İnsan bunu düşmanına yapmaz. Kardeşinim ben senin"

-"Kes sesini."

Yerden kalkıp oflayıp puflayarak yatağa oturdu.

-"Ne var?"

-"Sence ne yapmalıyım?" diyerek yanına oturdum.

-"Gidip uyumaya ne dersin?" Kafasına vurdum.

-"Siktirme uykunu. Leon meselesini diyorum"

-"Offff. Sabah konuşsaydık olmuyor muydu abi ya..."

-"Garry..." Dişlerimi sıkarak psikopatça gülümsedim. "Beşe kadar sayayım mı?"

-"Tamam, tamam. Git özür dile."

-"Niye özür dileyecekmişim?" diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim.

-"Onu aldattığın için tabi ki."

-"Ee, başka?"

-"Ne bileyim... Özür dile, seni affetmezse gerisini düşünürüz"

-"İyi, ben gidiyorum"

-"Oh sonunda" diyerek hızla yorganın altına girerken, ayağa kalkıp bir daha tekmeledim. Ve o, bir daha yataktan düşerken odadan çıktım.

Evinin bahçesine girdiğimde ışıklar yanmıyordu. Uyuyor olmalıydı. Geri dönmeli miydim? Kapının önünde durup tereddütle elimi havaya kaldırdım. Tam vazgeçmiş gidiyordum ki kapı açıldı. Leon kendine sardığı bir battaniye ile kapıda belirdi.

-"Leon..." Mırıldandım. Başını eğip kapıyı ardına kadar açtı ve geçmem için kenara çekildi. İçeri girdim. Salona geçip oturdum. Işıkları açmaya yeltendi. "Açma" Bunu dememle sehpanın üzerindeki dekoratif yuvarlak mumlara uzandı ve hepsini yaktı. Sonra yanıma oturdu. Yüzüne bakıyordum. Gözleri şişmişti. Burnu loş ışıkta seçilecek kadar kırmızıydı. Saçları dağınıktı ve üzerindeki battaniyeye sımsıkı sarılıyordu.

-"Konuşmayacak mısın?" dedim. Yere bakmaya devam etti. "Geldiğimi nasıl anladın?"

-"Pencerenin önündeydim."

-"Neden bu saatte pencerenin önünde duruyordun?"

Gözleri doldu. Cevap vermedi. Yaşlar yanaklarından usulca süzüldü.

-"Bugün benimle konuşmak istediğini söylemiştin. Mesele neydi?"

-"Boş verin. Bir önemi yok artık."

-"Merak ettim ama?" diyerek elimin tersiyle yüzündeki gözyaşlarını sildim. Yine cevap vermedi. "Leon... Özür dilerim." Bunu söylediğim anda ellerini yüzüne kapayıp hıçkırdı. Şaşkınca ona bakıyordum. O ise sarsılarak ağlıyordu. "Leon... Konuş benimle lütfen..."

-"Bay Rosswald..." Derin bir iç çekti. Hıçkırığına direndi. "Ben sizin için neyim?"

Bu sefer susma sırası bendeydi. Ona ne diyecektim? Ne demeliydim? Keşke Garry bana daha çok ipucu verseydi.

-"Sen benim sevgilimsin Leon" dedim yarım bir gülümsemeyle. O an yaşlı gözlerini bana çevirdi.

-"Diğerlerinden bir farkım var mı sizin için? Yoksa ben de Andre, Alejandro, Christian ve diğerleri gibi miyim?"

Gözlerine uzun uzun baktım. Öyle güzel bakıyordu ki bana... Öyle içten, öyle masum... Öyle aşık... O an aslında kendi sorularımın cevaplarını buldum.

-"Hayır. Sen farklısın. Ben de bu yüzden şu an buradayım" Ellerimi yüzüne attım. Gözlerini sımsıkı kapatıp hıçkırdı. "Onlar hepsiyle ilişkim olduğunu biliyor. Ama buna senin gibi tepki vermiyorlar. Hiç biri bunun için ağlamıyor da. İşte bu yüzden sen farklısın"

-"Ağladığım için mi? Sadece bunun için mi?" Ağlaması şiddet kazanırken, her hıçkırışı ruhumda yankılanırcasına acıtıyordu beni. Önümde çok insan ağlamıştı. Neden kimsenin gözyaşları beni onun ki kadar incitmemişti bu güne kadar? Bir tek ona kıyamıyordum. Bir tek onun incinmesi beni bu kadar derinden yaralıyordu. Onu göğsüme bastırdım.

-"Hayır. Sadece bunun için değil. Lütfen sakin ol bebeğim. Ağlama..."

-"Gervase... Lütfen benim ol... Sadece benim ol."



(Y.N: Hikaye Almanya' da geçiyor ama hiç Almanca şarkı koymadım dedim ve maziden bir parça koydum. Bilenler vardır belki (: İyi geceler...)

Candy Man IIWhere stories live. Discover now