Bölüm 34

3.3K 197 45
                                    

Leon' u üstsüz bir vaziyette evden dışarı sürükledim. Kapıdan çıkarken ceketini kaptı. Arabaya bindirip evin yolunu tuttum. Yol boyunca hiç konuşmadık.

Eve vardığımızda sakince salona gidip oturdum. Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek enseme kapattım. Beynim çatlıyordu ağrıdan. İçimden bağırmak, ağlamak, etrafta ne varsa kırıp dökmek geliyordu. Leon yanıma oturdu ve elini omzuma koydu.

-"İyi misin?"

Eline sertçe vurdum. Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.

-"Dokunma bana..." Yaşlar yanaklarımdan süzülürken titremem geri döndü. İyice sinirlerim boşalmıştı. "O herifin... Sana dokunmasına nasıl izin verirsin? Hem de benden sonra... Biz seviştikten hemen sonra..." Kollarımı dizlerime yasladım ve yüzümü ellerimle kapayıp ağlamaya devam ettim.

-"Lütfen... Hayır, ağlama..." Leon' un titreyen sesi beni daha beter ediyordu.

-"Beni sevdiğini söylemiyor muydun? Nasıl bu kadar çabuk başkasına verirsin kendini? Bu acele niye? Bu kadar çok mu kurtulmak istiyordun benden? Bu kadarcık mıydı sevgin?"

Başımı kaldırıp gözlerimi kurularken ellerini yüzüme attı ve kendisine bakmam için yüzümü çevirdi.

-"Şimdi veya sonra ne fark eder? 'SEN' beni istemedin. Ben seni değil."

-"Bırak!" Ellerini ittirip, yüzümü bıraktırdım. Burnumu koluma sildim.

Bir süre sustuk. Tamamen sakinleşmiştim. En azından kimseye zarar vermeden sinirim geçmişti. Gözümü dikmiş vaziyette halıya bakıyordum.

-"Neden Garry?" diye kendi kendime sorar gibi mırıldandım.

-"Bay Garry ya da bir başkası... Ne önemi var ki senin için?"

-"O benim kardeşim. Bana ihanet ettiniz."

-"Demek ihanet olarak sayıyorsun?"

-"Aptal mısın sen? Bu yaptığınız ihanet değilse ne sikim?"

-"O zaman sende beni seviyorsun"

Hayret, ilk defa söylediğim şeyi açıklamama gerek duymadan sözlerimin altında yatan manayı anlamıştı. Yüzümü başka tarafa çevirdim. Elini yüzüme attı. İttirdim. Bunun üzerine kucağıma oturdu.

-"Ne yaptığını sanıyorsun?" diyerek kaşlarımı çattım.

Kollarıyla boynumu sarıp dudaklarıma kapandı. Dudaklarımı çekip yüzümü çevirdim.

-"Bana dokunma dedim! Benden sonra bir başkası sana dokunmuşken hem de!"

-"Kimse bana dokunmadı. Bay Garry elini dudaklarımıza kapatıyordu öperken dikkat ettiysen. Çünkü öpmüyordu. Öpüyormuş gibi yaptı."

Hızla yüzümü ona çevirdim.

-"Ne?"

-"Hepsi bir oyundu. Telefondaki ses beni çimdiklediği için çıkardığım yanıltmacalı bir sesti. Bana asla el sürmedi"

-"Ne?!"

-"Evde yalnız bile değildik. Andre bizimleydi. Sen geldiğinde onu evine bırakmaya gitmişti."

-"Bu... Bu çok pis bir oyun... Lanet olsun"

Onu dizlerimden ittirip ayağa fırladım. Volta atmaya ve anlattıklarını kafamda birleştirmeye çalıştım. Ben daha dolanmaya yeni başlamışken kapı açıldı ve Garry içeri girdi. Salona girdiğinde sırıtıyordu.

-"Oh, af edersiniz. Eve gelmezsiniz sanmıştım. Gidebilirim"

-"Gel buraya!" Yakasına yapıştım. "Demek bana oyun oynadın! Bu, bu akşam yediğin ikinci halt. Seni nasıl gebertsem acaba?"

-"Ben ise bir teşekkür bekliyorum!" Yakasını elimden kurtarıp salonun öteki ucuna gitti.

-"Pardon?! Teşekkür mü? Dalga mı geçiyorsun?"

-"Evet teşekkür! 'Leon ile olmaktan artık korkmuyorum, iyi ki beni çıldırtıp cesaretlendirdin biricik kardeşim' tarzında bir şeyler."

-"Ne?!"

-"Benimle olmaktan korkuyor musun?" diye sordu Leon boş bir suratla.

-"Sen, kes sesini!"

-"Hadi itiraf et. Ödleğim de! Seni mutlu edememekten korkuyorum de ona. Aslında senin için ölüyorum de"

-"GARRY!" Ona bibloları fırlatıyordum. O ise kaçınıyor ama konuşmaya devam ediyordu.

-"Yalan mı? Bu var ya bu, senin için kendini feda ediyor Leon. Aslında seni düşünmeden geçirdiği bir dakikası bile olduğunu- AH!"

Kafasına attığım son bibloyla tam on ikiden vurmuştum ve o yere yığılmıştı.

-"Göt ağızlı seni"

Candy Man IIWhere stories live. Discover now