Bölüm 11

3.9K 259 44
                                    

Garry kolumu tuttu. Birbirimize baktık. Sonra zorla da olsa gülümsedim.

-"Güçlüsün sen. Biliyorum. Hep yanında olacağım" dedi. Gözlerinin içine gururla baktım.

-"Teşekkür ederim kardeşim."

-"Hadi" dedi ve yolumuza devam ettik.

-"Bay Garry?" diye seslenen Leon' un sesi ile durmak zorunda kaldık. Rayan ile birlikte yanımıza geldi. Üzerinde pahalı bir kürk vardı. Boynu altın kolye doluydu. Ona kötü kötü baktım.

-"Nasılsınız?" diyerek Rayan ile tokalaştı Garry. Leon bana baktı.

-"Teşekkürler siz nasılsınız?" diye cevaplarken Rayan, biz sadece birbirimize bakıyorduk.

-"Bay Rosswald' ı uzun zamandır göremiyoruz. Acaba iyi mi?" diye sordu Rayan. Garry bana baktı.

-"Kendisine sorun." Rayan şok içinde yüzüme baktı.

-"Siz? Siz..."

-"Teşekkür ederim iyiyim Bay Habib. Sanırım çekiminiz var. Ben sizi tutmayayım. Zaten eminim benim de biriken çok işim vardır. Görüşmek üzere" diyerek onları nazik ama sahte gülümsememle selamladım ve odama yürüdüm.

-"Hoşça kalın" diyerek Garry de bana eşlik etti.

Odaya girdiğimde kendimi yeniden kötü hissetmiştim. Ama eskisi kadar canım acımıyordu artık. Bir süre sonra beden uyuşuyordu. Göz görmediğinde gönül de katlanıyordu vesselam. Ta ki yeniden görene dek...

Masama geçip oturdum. Garry önümdeki dosyaları bana imzalattı. Sonra teslim etmek için çıktı. Az sonra kapım tıkladı ve açıldı. Leon içeri başını uzattı.

-"Gelebilir miyim?"

-"Buyurun Bay Klein" diyerek elimle buyur edip, kafamı belgelere çevirdim.

-"Bay Klein mı?" Koltuğa geçip oturdu. "Siz bana soyadımla hitap etmezdiniz efendim?"

-"Artık siz benim asistanım olmadığınıza göre laubali olmaya lüzum yok, değil mi?" Önümdeki dosyayı kapattım ve bir başkasını açtım.

-"Bunu neden yaptınız?"

-"Neyi?"

-"Neden değiştiniz? Görünüşünüz..."

-"Canım öyle istedi"

-"Bana böyle davranmayın lütfen."

-"Ne istiyorsunuz?" diyerek dosyayı sinirle kapadım. Bana hüzünlü gözlerle bakıyordu.

-"Hiçbir şey, sadece sizi merak ettim."

-"Çok düşüncelisiniz" Üzerindeki kürke baktım. Şu hayatta en sinir olduğum şey kürktü. "Üzerinizde bir ceset taşırken kalbiniz müsterih mi?"

-"Anlayamadım? Ceset mi?"

-"Şu aptal kürkünüzden bahsediyorum." Üzerine baktı.

-"Bunlar hayvan derisinden mi yapılıyor?"

-"Sizce?"

-"Aman Tanrım" diyerek soyup attı.

-"Sizin gibi aptallar da sırf zevki için, o hayvanların dersinin diri diri soyulmasına aldırış bile etmeden, bir çuval para verip bunları alıyor. Siz almaya devam ettikçe de bu sektör kapanmayacak"

-"Ben... Bilmiyordum."

-"Aptal" diye mırıldandım.

-"Çok değişmişsiniz."

-"Sen de çok değiştin. Para seni de değiştirmiş bakıyorum." Yeniden üzerini inceledim.

-"Ben asla paraya önem veren biri olmadım."

-"Belli. O yüzden mi kuyumcu dükkânı gibi geziyorsun?"

-"Bunlar hediye. Hiç birini ben istemedim."

-"Her neyse! İşlerim var. Senin ve sevgilinin muhabbetine ayıracak vaktim yok." Ona pis pis baktım.

-"Gerçekten hiç vaktiniz yok mu?"

-"Yok!"

-"O zaman iş çıkışında görüşebilir miyiz? Sizinle önemli bir konuda konuşmam gerekiyor"

-"Ne söyleyeceksen şimdi söyle ve çık" Sabrım taşıyordu. Şakaklarımı ovdum.

-"Burada olmaz. Başka bir yerde baş başa konuşalım. Lütfen..."

-"Nerede mesela?" Gözlerimi kısıp, arkama yaslandım.

-"Bana gelin"

-"Sen gel. Senin evine bir daha adımımı bile atmam"

-"Tamam, peki. Akşam görüşmek üzere" dedi ve çıktı.

Candy Man IIWhere stories live. Discover now