Bölüm 13

4.3K 270 77
                                    


Ağzım açık kalmıştı. Leon' un başı eğik, hıçkırıklara boğularak ağlamasını izliyordum. Şoka girmiştim ve çıkamıyordum. Dudaklarımdan tek bir kelime döküldü.

-"Neden?" Leon dönüp bana baktı.

-"Değişmenizi neden istemedim biliyor musunuz?" Bir daha hıçkırdı. "Çünkü zaten birçok kişiyle birlikteydiniz. Buna kahroluyordum. Değişirseniz etrafınızdakiler daha da artacaktı ve benim yüzüme bile bakmayacaktınız. Çünkü kimseyi bulamadığınızda bana geliyordunuz. Etrafınızdakiler artarsa... Yeniden..." Daha çok ağladı. "Yeniden ben sizsiz kalacaktım."

Sorumu duymamazlıktan gelerek anlatmaya devam etmesine izin vermedim. Yeniden ve bu kez daha açık sordum.

-"Neden ben? Garry de senden hoşlanıyordu. O benden daha yakışıklıyken, etrafında benden daha iyi adamlar varken neden ben?"

-"Çünkü siz olduğunuz gibisiniz. Ben sizi böyle seviyorum. "

-"Ama pislik biri olduğumu da biliyorsun. Sürekli birileriyle düşüp kalkan sadakatsiz bir adamım ben. Üstelik dahası da var."

-"Biliyorum. Ama ben sizi böyle kabul ettim. Sadakatsizliğinizi bedeninizin değil ruhunuzun yalnızlığına bağlıyorum. Birisini gerçekten severseniz, onu aldatmazsınız."

-"Peki ya yaşım? Neredeyse otuz beşime geldim. Sen ise daha yirmi üç yaşındasın."

-"Yaş bir rakamdan ibarettir efendim."

Ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi bilemedim. Sustum sadece bir süre. Sonra aklıma takılanları dillendirdim.

-"Bu güne kadar aklın neredeydi? Neden söylemedin bana bunları daha evvel?"

-"Beni fark etmenizi bekledim. Ben söylemeden beni sevmenizi istedim. Ama olmadı. Bugün sizi görene dek unutmaya çalışıyordum. Bay Habib bana kendisiyle şirkete gelmemi teklif ettiğinde günlerdir kararan içim yeşerdi. Çünkü sizi görebilme ihtimalim vardı. Görünce ne hissedeceğimi bilmiyordum. Sonra sizi gördüğüm anda acım depreşti. Daha fazla uzak kalamayacağımı anladım. Bu arada... Diğerlerinin aksine ben sizi hemen tanıdım. Bu yüzü asla unutamam. Ne kadar değişirseniz değişin sizi tanırım."

Yavaşça ayağa kalktım. Önüne dikildim.

-"Ayağa kalk" İtaatkâr bir şekilde ayağa kalktı. Başı eğikti. Ellerimi yüzüne attım ve başını kaldırdım. Gözlerimi gözlerine sabitledim. "Bana karşı ne hissettiğini gözlerimin içine bakarak söyle" Gözleri yeniden sulandı.

-"Sizi... Seviyorum."

-"Olmadı. 'Siz' yerine 'sen' diyerek yeniden söyle." Zoraki yutkundu. Dudakları titriyordu.

-"S-seni... Seviyorum"

Yanakları ıslanırken dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Kollarını boynuma ürkekçe doladı. Onu özlem dolu bir şekilde öyle bir öptüm ki... Bu kadar özlediğimi ancak dudaklarımız buluşunca anladım. Nasıl bir aptaldım ki, benim adımı ayısına verecek kadar aşık olan birini yıllarca fark edememiştim. Sevgisinin bu boyutta olduğunu nasıl görememiştim? Yıllardır aşkı başka bedenlerde ararken burnumun ucundaki bedene körleşmiştim. Oysa aşk yanı başımdaydı. Ama hiç hissedememiştim. Öpüşürken güzel kokusu burnuma doluyordu. En özel şekerlememdi o. O an onun sahip olduğum en tatlı 'candyman' im olduğunu anladım. Çünkü sadece benimdi. Tamamen bana ait olmalıydı. Her yerine, yer şeyine sahip olmalıydım. Bedenin her santimini istiyordum. Dudaklarımız ayrılırken yine içim eriyordu.

...

O koltukta oturuyor, bense dizlerinde yatıyordum. Saçlarıma dokunuşu hoşuma gidiyordu.

-"Rayan ile bir daha görüşmeyeceksin" dedim sert bir tonda.

-"Buraya gelmeden evvel zaten bunu ona söyledim"

-"Güzel" diyerek sırıttım. Yüzüme eğildi. Elimi ensesine attım ve onu daha da çektim. Tersten öpüştük. Ters öpüşmeyi severdim. Dilimi farklı bir biçimde kullanmak hoşuma gidiyordu. Leon ile dillerimiz sürterken altım daha da hararetlendi. Şimdi hemen burada onunla olmak istiyordum. Ama Garry her an gelebilirdi. Üstelik açtım. "Mmh" İniltime engel olamadım. Sahip olduğum en tatlı dudaklardı. Yumuşak ve pembe... Dudaklarını yavaşça çekerken üst dudağını dişledim.

-"Ah"

Ağzından kaçan inilti beni delirtti ama çekilmesine izin verdim.

-"Acıktınız mı efendim?" Resmen aklımı okumuştı.

-"Yine bana 'siz' diyorsun" Kaşlarımı çattım.

-"Af edersin. Alışkanlık."

-"Evet acıktım. Hadi mutfağa geçelim de bana bir şeyler hazırla bebeğim" diyerek kalktım. Kalkmadığını fark edince dönüp yüzüne baktım. Şok içinde bana bakıyordu. Sırıttım ve kolundan tutup mutfağa doğru sürükledim.

Bu sırada dış kapı açıldı. Garry' nin adım seslerini duyuyordum.

-"Abi?"

-"Mutfaktayız" diye seslendim. Az sonra kaşları çatık bir şekilde mutfak kapısında belirdi. Leon' un koluna yapıştı.

-"Sen hala burada mısın?!" Hızla ayağa fırladım ve eline vurdum.

-"Sevgilime dokunma!"

-"Ne?"

-"Duydun işte. Sevgilime dokunma"

Garry anlamsızca yüzüme baktı. Onu alıp salona götürdüm ve tüm olanları anlattım. Yüzünde apti bir sırıtışla beni dinliyordu.

-"Sana söylemiştim. O da seni seviyor, biliyordum" dedi.

-"Ben aşık olduğunu düşünmemiştim. Sadece minnet borcundan beni sevdiğini sanıyordum."

-"Saçmalama abi. Sizi burada öpüşürken gördüğüm günü hatırlıyor musun? Hani şu kazadan sonra"

-"Evet?"

-"İşte o zaman nasıl öpüştüğünüzü inceledim. Kollarını sana dolamıştı ve kendini tamamen sana teslim etmişti. Oysa Rayan ile olan filmde nasıl rahatsız olduğunu kendi gözlerimizle gördük. Ona karşılık bile veremiyordu."

-"Genelde bana da vermez"

-"Çünkü öpüşmeyi bilmiyor ama seninleyken sana teslim oluyor. Bakışlarında bile sana teslimiyet var"

-"Benden daha dikkatli bakmışsın onun gözlerine" diyerek gülümsedim.

-"Evet, çünkü ben senin kadar kör ve odun değilim"

-"Kes sesini!"

-"Yemek hazır" diyen Leon' un sesiyle birbirimize yastık atmayı bıraktık ve mutfağa geçtik.

Candy Man IIWhere stories live. Discover now