Episode 4. "You know that I'm the boy that you should call."

26K 1.1K 92
                                    

Kapak için @Harrynindokuzuncuayi'na çok teşekkürler. <3

Her bölüme şarkı sözü koymada üstüme adam yok ha. sdfghj

Bölüm 4. "Biliyorsun, ben araman gereken o oğlanım, ha?"

-3 gün sonra.

"Hadi Jason!" Elimdeki kumandayı Jason'a uzattım. Annen bu halimize büyük bir kahkaha patlattı. Abim telefonunu anneme uzattı. Annem kamerayı açıp bizi çekmeye başladı. 

Jason'un ses sistemini aşağıya indirmiş, babamın da işte olmasından da faydalanarak saçma bir şekilde eğlenmeye başlamıştık.

Jason kumandayı elimden aldı. 

If you wanna dance, if you want it all.

(Eğer dans edip bütün hepsini istiyorsan.) 

Kumandayı bana uzattı. Bir ağızdan bağırdık. 

You know that I'm the girl that you should call.

(Biliyorsun, ben araman gereken o kızım.) 

Jason büyük bir kahkaha patlatıp salonun ortasındaki komidinin üstüne çıktı. Annem normalde olsa onu şimdiye gebertmişti ama garip bir şekilde gülüyor, bizi telefona çekiyordu. 

Tipimiz rezaletti. Jason'ın o yakışıklı görüntüsünden eser yoktu. Annemin ikimizde de takım olarak aldığı pijama altı ve üstüne de beyaz bir tişört giymişti. Bende onun kız versiyonuydum.

But when you're with me.

(Ama sen benimleyken.)

I'll give you a taste.

(Sana bir tat vereceğim.)

Make it like your birthday every day.

(Sanki her gün doğum gününmüş gibi.)

I know you like it sweet.

(Bunu sevdiğini biliyorum.)

So you can have your cake.

(Bu yüzden kekini alabilirsin.)

Give you something good to celebrate.

(Sana kutlaman için iyi bir şeyler veriyorum.)


Jason bilgisayarına doğru yürüdü. "Çekmeye devam et kraliçem!" Anneme kraliçe ve bana da arada sırada prenses diye seslenirdi. Jason bir kaç şeye bastı ve odanın içini birden 'Demi Lovato - Who's That Boy.' doldurdu.

Jason elimden tutup beni komidinin üstüne çıkardı. Gülmeden edemedim. "Hadi prenses! Söyle!" Büyük bir kahkaha patlattım. 

Now I don't know who you are.

(Şimdi senin kim olduğunu bilmiyorum.)

But you look like a star.

(Ama bir yıldız gibi görünüyorsun.)

And everbody here be thinking.

(Ve buradaki herkes düşünüyor.)

Who's that boy?

(Kim bu çocuk?)

Never Been HurtKde žijí příběhy. Začni objevovat