Episode 38. "Darling."

15K 671 131
                                    

Bölümü "Demi Lovato - Lightweigth." ile okuyun. Multimedia'da var.

Diğer bölümün yorumlarına cevap veremedim ama hepsini gördüm ve herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Hepiniz çok değerlisiniz. ♥

İthaf; @hugsell'e gidiyor.  

İyi okumalar.   

Bölüm 38 "Sevgili."

"Ah, Micheal." dedim şaşırarak. Halbuki hepsi koskocaman bir oyundan ibaretti. "Lütfen olumsuz bir şey söyleme." dedi Micheal yalvarır gibi. Gözüm Zayn'e kaydı. Elleri mi titriyordu onun? 

"Pekala." dedim yavaşça. "Bu evet demek mi oluyor?" dedi Micheal sevimli bir edayla. Başımı salladım. "Evet, bu evet demek oluyor." Birden beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Zayn'e baktım. Yavaşça koltuğa çöktü. Evet, kendini bildiğiniz koltuğa attı resmen. Ellerini dizine koydu ama buradan bile deli gibi titrediğini görebiliyordum. 

Etraf alkış sesleri ile doldu. Micheal'ın kollarında olmak oldukça garipti. Jason istediğini sonunda elde etmişti ama bu ilişkinin oyun olduğunu sadece ikimiz biliyorduk. Hannah'a söylemeyi düşünmüyorum.

"Hadi gel." diye fısıldadı ve elimden tutup beni Jason'ın yanına götürdü. "Beklenmedik oldu." dedi Jason ama bariz bir şekilde mutlu olmuştu. "Ama çok iyi oldu." Micheal tekrar elimi tuttu ve çocuklara dönüp "İzninizle." dedi. 

Beni mutfağa çektiğinde ellerimizi ayırdım. "Yüzünü gördün mü?" dedi Michela ciddi bir ifadeyle. "Korktu. Zayn deli gibi korktu." Haklıydı ama bunu dışarı vurmak istemiyordum. Onu haklı çıkaramazdım. Birden mutfağa biri girdi. Sık nefesleri arasında Micheal'a yaklaştı. Siyah saçlar görüş alanıma girdi.

Hayır.

Yumruğunu indireceği sırada ikisi arasına geçip Micheal'ı arkama aldım. Zayn bana baktı. Gözleri kızarmıştı. Ah, lanet olsun.

"Arabell. Çekil." dedi Zayn sakin bir sesle. "Neden?" dedim tıslarken. "Çekileyim de yüzüne bir tane indir değil mi?" "Evet!" diye bağırdı. "Pardonda, sevgilime vurma hakkını sana kim verdi?" Bir iki adım geri çekildi. "Sevgilin?" dedi kaşlarını kaldırırken. "Evet, dikkat edersen içerde onun teklifine evet dedim." Alayla güldü. "Sevgili." diye mırıldandı. "Sevgilin. Güzelmiş." Ve kendi kendine mırıldanarak yanımızdan ayrıldı.

"Sanırım sana teşekkür etmem gerek." dedi Micheal. Güldüm. "Lafı bile olmaz, 'sevgilim.' " Sevgilim kelimesine vurgu yapınca güldü. "Hey." Hannah'ın sesini duydum. "Micheal, bize biraz izin verir misin?" dedi kibarca. Micheal başıyla onaylayıp dışarı çıktı. 

"Sadece 3 dakika yanından ayrıldım ve senin yaptığına bak." dedi azarlar gibi bir tonda. "Ne yapmışım?" dedim kolarımı göğsümün altında kenetlerken. "Micheal ile sevgili olmak da ne demek? Sen Zayn'e aşıksın!" Gülümsemekle yetindim. Eğer Hannah'a olayı anlatırsam o gide Liam'a, Liam'da Zayn'e anlatırdı. Zincirleme olay olmasını istemiyordum. "Pasta kesimini kaçıracağız." dedim ve gülümseyip mutfaktan çıktım. 

Kanepede oturan Micheal'ın yanına geçtim. Bana gülümsedi, karşılık verdim. Perrie ortadaki kısma gelince bakışlarımı Micehal'dan ayırdım. "Hepiniz hoş geldiniz." dedi gülümseyip etrafa bakarken. "Bu güzel günde beni yalnız bırakmadığınız için." Ellerini çırptı. "Hadi pastayı keselim!" İki tane görevli tarafından katlı büyük bir pasta orta kısma getirildi. Perrie peşinden sürüklediği Zayn ile birlikte pastanın başına geldi. Micheal kulağıma eğildi. "Pastaya bak. Sanki 6 yaşındaki kızın doğum günü partisindeyiz." Kıkırdayıp dirseğim karnına geçirdim. "Agh, acıdı."

Zayn, Perrie'nin elini tuttu ve mumu üflediği süre boyunca ona baktı. Gülümsüyordu ama içten olmadığı 5 metre geriden bile anlaşılabilirdi. Pasta kesildi, alkış sesleri mekanı doldurdu ve romantik bir müzik ortamı ele geçirdi. Micheal elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve dans etmeye başladık.

"Merhaba." dedim. Elini bana uzattı. "Benimle dans etmek ister misin?" Etrafıma baktım. Jason Jessica ile, annemde babamla dans ediyordu. Beni takacaklarını sanmıyordum.

Bir anlık cesaretle elini tuttum. Elleri yumuşacıktı.. "Tabii." dedim. Beni pistin ortasına taşıdı. Ellerini açık olan belime yerleştirinice dokunduğu yerler birden yanmaya başladı. Üstümde, sadece tanıştığımızın ilk anı böyle bir etki bırakması haksızlıktı.

Yavaş yavaş oluğumuz yerde dönmeye başladık. Kokusunu alabiliyordum ve kesinlikle bu şu ana kadar duyduğum en güzel kokuydu.   

Kafamı sallayarak aklıma gelen anıyı def etmeye çalıştım. Ama benimle dans ettiği ilk gün gözümün önünden gitmiyordu. 

Zayn'i gördüm. Perrie'ye sarılmış dans ederken. O büyük elleri Perrie'i göğüslerinin hemen altından kavramış, kendine çekmiş ve adete bütünleşmek ister gibi yakın tutuyordu. Önüne bak Arabell. 

"Gecen nasıl geçiyor Prenses?" Micheal kulağıma fısıldayınca irkildim. "İyi sayılır." diye mırıldandım. Geri çekilip yüzümü elleri arasına aldı. "Hadi ama. Gül biraz. Bu kederli yüz sana hiç yakışmıyor." Gülümsedim. "Hah, şöyle." dedi ve alnıma dudaklarını bastırdı. Danstan sonra pastalar dağıtıldı. Bir iki lokma alıp yanımdaki sehpaya bıraktım. Herkes birileri ile dans ediyordu. 

Micheal bana doğru eğildi. "Bir iki dakikaya geliyorum." dedi ve ayağa aklkıp kapıya yöneldi. O sırada Zayn'in sesini duydum. "Micheal. Bekler misin biraz?" Ve sonra Micheal ile dışarı çıktılar. 

Ya yine ona vurmaya kalkarsa? Kavga ederlerse? Agh.

Yerimden kalkıp gittikleri yere kadar onları takip ettim. Evin bahçesine çıkmışlardı. Biraz geride, onların beni göremeyeceği bir yerde durdum. Zayn konuşmaya başladı.

"Az önce yaptığın şey.. O'na ettiğin teklif." Biraz duraksayıp devam etti. "O'na karşı olan duygularından emin misin?" "Evet, tabii ki de." dedi Micheal. "Seni böyle düşünmeye iten ne?" Onları ilk defa insan gibi, yumruklar olmadan konuşuyor görüyorum. "Bilmiyorum." dedi Zayn. "Yeterince kırdım O'nu. Eğer bir darbede senden yerse bunu kaldıramaz." Sonra Micheal'a döndü. Beni görmemesi için biraz geri gittim. "Eğer birlikte uyursanız." dedi ve derin bir nefes aldı. "O'nu belinden tutup kendine çek. Kendine yakın tut. Bundan hoşlanır." Burnunu çekti. "En sevdiği şey yeşil zeytin ve salatalık turşusu. Ama yeşi zeytinin içi biberli olanından. Uykusundan uyandırılmayı sevmez. Fazla utangaç ve eğer O'na Demi ile ilgili şaka yaparsan çok sinirlenir." Hafifçe gülümsediğini gördüm. Ve ağlıyordu. 

"Ben O'na araba kullanmayı öğrettim. Ama pek iyi bilmiyor. Sen de biraz çalıştır. Geliştirsin sürmesini." Duraksadıktan sonra devam etti. "En sevdiği renk siyah. Saçlarıyla oynanmasın sever." Micheal'a baktı. "Bunlar bilmen gerekenler. Gerisini sana o anlatır zaten." O'ndan beklemediğim bir samimiyet ile Micheal'ın kolunu okşadı. "O'nu mutlu et olur mu?" Sonra hızlıca içeri kaçtı.

Zayn gidince yerimden çıktım. Micheal beni fark etti. "Gördün mü? Seni sevmediğini düşünüyorsun ama adam seni, senden daha iiy tanıyor."

Haklıydı.

Zayn, beni, benden daha iyi tanıyordu. 

Never Been HurtWhere stories live. Discover now