Episode 29. "Promise."

15.6K 598 63
                                    

Dilerseniz multimedia'daki şarkı ile  okuyabilirsiniz. (Rihanna - Roc Me Out.)

Bölümün ithafı bana yazdığı komposizyon ile mutlu olmamı sağlayan @bradfordsbadgirl_22'ye gidiyor. *-*

İyi okumalar! 

Bölüm 29. "Söz ver."

Arabell. 

Gözlerimi araladığımda, belimde bir çift el vardı. Sıkıca sarılmış bir çift el. Geriye yavaşça döndüğümde dudakları aralık uyuyan bir Zayn ile karşılaştım. Alnındaki ter damlacıkları ateşinin düştüğünü gösteriyordu. Elimi alnına atıp kontrol ettim. Yatmadan öncekine göre daha iyiydi. 

Saate baktım. 17.03. Acıkmıştım ve bunun için kalkıp mutfağa inmem gerekiyordu. Aşağıdan Hannah ve Liam'ın gülüşmelerini duydum. Ne kadar uyumuştuk biz?

Belimi elinden kurtarıp yataktan sarsmadan kalktım ve kapıya yönelip elimi koluna attım. Tam açacağım sırada heyecanlı bir ses ve derin bir nefes işittim. "Arabell?!" dedi korkuyla. Geriye dönüp O'na baktım. Tanrım.. Gözlerindeki korku ifadesini görmemek mümkün değildi. Yanına gidip oturdum. "Gittin sandım." dedi bana sıkıca sarılırken. "Biraz konuşalım mı?" diye mırıldandım saçlarına doğru. Beni başıyla onaylayıp vücutlarımızı ayırdı. 

"Neden öyle kalkıp gittin birden?" dedim ellerini ellerime kenetlerken. "Babam." dedi ve ardından yutkundu. "Babam, şeker hastası. Kriz geçirmiş. Onun yanına gitmek zorunda kaldım." Ellerini sıktım. "Zayn.. O şimdi iyi mi?" Beni başıyla onayladı. 

"Peki, neden bana cevap vermeyip Liam'ı aradın?" Sıkıntılı hali, tavırlarından belli oluyordu. "O an sinirliydim ve eğer sana cevap verseydim kalbini kıracaktım. Bunu istemem.." Gözlerime baktı. "Asla, bunu asla istemem." Belimden çekip beni kendine bastırdı ve sıkıca sarıldı. 

"Sen.. iyi misin?" dedim donuk bir şekilde. İyi değildi. "Evet. Neyse. Ben acıktım." dedi gülümseyip. Gülümsedim. "Bende. Aşağı inebilir misin, yoksa buraya getireyim mi?" Başını iki yana salladım. "Bende geleyim, inebilirim." dedi ve elimden tutup beni yataktan kaldırdı.

"Biz acıktık." dedim Zayn'in elini daha sıkı tutarken. Hannah, Liam'ın kucağına uzanmıştı. Televizyon izliyorlardı. "Biz bir şeyler hazırladık. Size de var." dedi ve Zayn'i mutfağa götürdüm. Sandalyeye oturdu.

"Bu yaptığım çok saçma." dedim kıkırdayıp tabak çıkartırken. "Saçma olan ne?" dedi gülümseyip. "Annemler yokken erkek arkadaşlarımızın burada olması." Bir süre durdum. "Uhm, eve erkek atmış gibi hissediyorum." Kahkahası mutfakta yankılandı. Buraya geldiğinden beri ilk defa bu kadar içten gülüyordu. Gülümsedim.

Tezgahın üstündeki tencereyi açtım ve henüz sıcak olan makarnayı tabaklara boşalttım. Salatalık turşusu ve kola çıkarıp önüne koydum. Ve o sırada tuvalete gitme ihtiyacı hissetim. "Sen başla, ben geliyorum." dedim kolunu sıvazlayıp ve odamdaki banyoya koştum.

Agh! Regl olacak zamanı mı bulmuştum yani? Şimdi bunu sancısını çekecektin bir sürü.

Üst dolaba uzanıp kokulu pedlerin birini aldım. İşim bittiğinde elimi yıkayıp mutfağa indim. İçeri girdiğimde Zayn ayakta üst raftaki bardaklara ulaşmaya çalışıyordu. Birden sendeledi, geriye düşecekken tezgaha tutundu. Telaşla yanına gidip O'nu sandalyeye oturttum. "Sen gerçekten iyi değilsin." diye mırıldandım. "Doktora gittin mi?" Başıyla onayladı. "Sadece hastalık değil ki bu." dedi savunmasız bir biçimde. "Şirket ve özel hayatımda bazı sorunlar var. Onlara kafa yoruyorum ve bu da bana iyi gelmiyor." Yanındaki sandalyeye oturup O'na döndüm ve ellerini ellerim arasına aldım. "Bana anlatabilirsin, Zayn." dedim elini okşarken. "Anlatmadıkça içinde büyür ve dayanılmaz bir hal alır. Hadi anlat." Gözlerime baktıktan sonra yüzünü buruşturdu. "Hayır, istemiyorum." dedi kafasını ve ellerini geriye çekerken. "Tamam." diye mırıldandım varla yok arası bir sesle. 

Never Been Hurtحيث تعيش القصص. اكتشف الآن