Episode 46. "Happiness."

14.5K 584 83
                                    

Bölüm şarkısı "Faydee - Laugh Till You Cry." 

İyi okumalar. ^-^

Bölüm 46. "Mutluluk."

Arabell. 

Üzerimi gerekmediği halde düzeltip zile bastım. Hannah, sanki aylardır bunu bekliyormuş gibi zile basar basmaz açtı. "Neredesin sen?" dedi tıslayarak. Kolumdan tutup beni hızlıca içeri çekince tökezledim. "Buradayım işte, sakin ol." dedim gülerek. "Odama, çabuk." dedi beni ittirirken. Topuklu ayakkabılarımın çok ses çıkarmamasına özen göstererek merdivenlerden çıktım ve odasına girdim. Arkamdan içeri girip kapıyı kapattı. 

"Nereye gittin sen dün öyle birden?" İç çektim. "İnan bana dün giderken bende çok sitem ettim ama gittiğime değdi." Kendimden geçmiş bir vaziyette yatağa bıraktım kendimi. "Arabell yoksa siz?" dedi kaşlarını çatarak bana bakarken. Başımı olumlu anlamda sallayınca sessiz bir vaziyette çığlık attı. "Aman tanrım anlat çabuk." diye cıvıldadı yanıma, yatağa atlarken. Ona her şeyi anlattım. Konuşmam bittiğinde hışımla ayağa kalkıp telefonunu eline aldı. "Ne yapıyorsun?" dedim onu engellerken. "Liam'ı arayacağım." dedi. "Zayn'den romantik olma dersleri almalı." Gülerek elinden telefonu aldım.

"Siz şimdi barışınız mı?" diye sordu. "Evet, öyle." "Peki nişan?" dedi. "Atacak mı?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Şimdilik hayır. O'na bu zor zamanında destek olacağımı söyledim." Ellerime bakıyordum. Birden elimi tuttu. "İşte," dedi gülümseyerek. "Gerçek aşk dediğimiz böyle oluyor." Sonra gözlerimin içine baktı. "Her şeye rağmen, ne olursa olsun birbirinin yanında olmak. Birlikte ağlamak. Birlikte gülmek." Gülümsedim. "Ben bana kızarsın, neden kabul ettin diye azarlarsın diye düşünüyordum." Gözlerimi kaçırdım. "Yani biliyorsun. O'nun yüzünden olan şeyleri en iyi sen biliyorsun." Saçlarını karıştırdı. "O'na hala kızgınım." dedi. "Barışmış olmanız, seni üzmüş olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmiyor." Elini dizime atıp, destek verircesine okşadı. "Ama seni mutlu ediyor. ve arkadaşımın mutluluğu, benim için oldukça önemli." Gülümseyip ona sarıldım. 

Hannah her zaman benim iyiliğimi düşünmüştü. Lisede bir sorun çıktığında, benimle ilgili ise olayın üstünde, benden çok dururdu. Ablam gibiydi. Her ne kadar ben ondan 3 ay büyük olsam bile.

"Bu çok güzel." Gözleri beyaz kolyeme takıldı. Elimi boynuma atıp kolyeyi parmaklarım arasına aldım. "Kesinlikle öyle." dedim. "Erkeklerin mücevher zevki pek iyi değildir ama Zayn bu konuda oldukça başarılı." Güldü. "Kesinlikle Liam'ın Zayn'den ders alması gerekiyor."

"Hannah, annenler uyanmadan beni eve bırakır mısın?" Gülümsedi ve ayağa kalktı. "Tabii ki de. Gel hadi." Elimi tuttu ve yataktan kalkmama yardımcı oldu. Telefon ve cüzdanını aldı. "Pijama ile mi gideceksin?" dedim gülerek. "Aa, ne var canım." dedi umursamaz bir ifadeyle. "Arabadan inmeyeceğim, kim görecek?" Onun bu hallerini seviyordum. Umursamaz ve asi. 

Aşağı indik ve vestiyerden montunu alıp giyerken onu bekledim. Anahtarına uzandı ve kapıyı açıp baa yol verdi. "Şık bayanlar önden." Gülerek çantamı kavradım ve arabaya doğru yürümeye başladım.

Evin önüne geldiğimizde bana döndü. "Bu gün pek arayamazsam kusura bakma. 2 gün sonra finallerim bitiyor ve girmem gereken son bir sınav kaldı. Bir atlatayım, o zaman konuşuruz." Rahatlatmak için yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "Tamam, tatlım. Getirdiğin için teşekkür ederim. Görüşürüz."

Hannah uzaklaşırken, çantamdan evin anahtarını çıkarıp ses çıkarmadan deliğe soktum. Anahtarı yavaşça çevirdim ve sessiz bir 'klik' sesiyle kapı açıldı. Ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp elime aldım. Gizlice eve girereken en son istediğim şey balyoz gibi ses çıkaran topuklu ayakkabılarımdı.

Never Been HurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin