Episode 8. "Lover boy and lover girl."

22.5K 875 84
                                    

İyi okumalar. :) 

Bölüm 8. "Aşık çocuk ve aşık kız."

Yazar'ın anlatımı.  

Esmer, yüzündeki aptal gülümsemesini bir türlü durduramıyordu. Elini radyoya attı ve hoş melodinin arabanın içine dolmasına izin verdi. 

Şarkı, ergenlik döneminde büyük bir zevkle oynadığı Need For Speed'in bilinen şarkısı Lean Back'di. Rap olmasına aldırmadan delicesine bağırarak şarkıya eşlik etmeye başladı. Hava soğuktu, camlar sonuna kadar açıktı. Üşüyordu ama aldırmıyordu. İçindeki sıcaklık onu yeterince ısıtıyordu. 

Arabayı evin önünde durdurdu. Neon hız göstergesinin ortasındaki dijital saat 10.36'yı gösteriyordu. Motoru durdurup anahtarı kontaktan çekti. Kafasını geriye yasladı ve bir kez daha sırıttıktan sonra ağzından güçlü bir "Vhuuu!" nidasını döktü, sonra kapıyı açıp dışarı çıktı.

Anahtarı yuvasına soktu ve çevirip eve girdi. Küçük kardeşi Safaa anahtar sesiyle birlikte kapıya koştu. Zayn kollarını kocaman açtı ve küçük Safaa'yı kollarının arasına aldı. Doniya -yine saçma sapan bir şeye söylenerek- kapıya geldi. Zayn, kucağındaki Safaa'yla birlikte Doniya'nın yanağına bir öpücük bıraktı.

Evet, aşk onu tamamen salağa çevirmişti.

Arabell.

Tanrım! O'nu öptüm.

Buna inanabiliyor musunuz? Ben. Zayn. Malik'i. Öptüm.

Aman Tanrım!

Bilirsiniz, öyle bir imajı vardı ki, bu O'nu asi göstermekle birlikte ulaşılmaz kılıyordu. Gözlerinize baktığı zaman yaydığı "Hey, ben Zayn. Çapkın ve seksi olanından. Ve ben ulaşılmazım." mesajını hemen alıyordunuz.

"Arabell.." diye fısıldadı. Dudaklarımız arasında çok az bir mesafe olmasının yanında, ismimi söylerken nefesi dudaklarıma vurmuştu. Nefesindeki nane ve sigara kokusunu almak o kadar da zor değildi.

"Zayn.." onunla aynı şekilde fısıldadım. "Ben.." dedi ama devamını getiremedi. "Evet, sen?" demek için dudaklarımı araladım ama sonra geri kapattım. Anın büyüsü o kadar güzeldi ki bunu bozmak aptallık olurdu. 

Gözleri dudaklarıma kaydı. Bana biraz daha yaklaşığını hissettim. 

Ve..

Geri çekilmek istedi.

İzin vermedim. Bu kadar yakınımdayken bunun olmasına izin veremezdim. Gidemezdi. 

Ensesinden tuttum ve yavaşça dudaklarımı birleştirdim. Sadece bastırıyordu. Şok yaşadığına emindim. Bir süre sonra ben dudaklarımı hareket ettirince bana uyum sağladı.

Bulutların üstünde gibi hissetmek.

Evet, olan şey tamamen buydu ve harika hissettiriyordu. Dudaklarıyla, sadece dudaklarıyla böyle hissettirmesi inanılmazdı.

Eve girip kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya yasladım. Olmuyordu. İçimdeki şey, tepinmeyi kesmiyor ve yüzümdeki gülümseme silinmiyordu. 

Mutfaktan Jason, elindeki su bardağı ile çıktı. Beni görünce gülümsedi. "Hoşgeldin, prenses. Günün nasıl geç--" sorusunu bitirmesine izin vermeden boynuna atladım. Aramızda kalan su bardağının içindeki su tişörtüne döküldü. 

"Hey, Arabell. Bu da neydi tanrı aşkına? Su üzerime döküldü." Sırtına vurdum. "Sus ve sarıl seni salak." Güldü ve sıkıca sarıldı bana. "Affedildim mi?" dedi kafasını açık saçlarıma gömerken.

Never Been HurtWhere stories live. Discover now