Episode 10. "Good day."

21.6K 850 180
                                    

Açın: Far East Movemenet - Rocketeer ft. Ryan Tedder. (Multimedia)

Bölüm 10 "Güzel gün."

Dudaklarımızı ayırdım. "Zayn. Bu doğru değil."

Ne doğru değil? Daha düne kadar O'nun için deliriyordun.

"Umrumda değil." dedi inlerken. "Neyin doğru neyin yanlış olduğu zerre kadar umrumda değil." Gözlerime baktı. İçerde deli gibi eğlenen adamın gözlerinde şimdi savunmasız bir bakış vardı. Neden böyle olduğunu anlayamadım.

"Buna ihtiyacım var." dedi ve beni duvar ve kendi arasına sıkıştırdı. "Göremiyor musun?" dedi boğuk bir sesle. "Neyi?" kekelemediğim için kendime beşlik çakarken eli tişörtümün içine girdi ve karnımda durdu. "Her şeyi. Beni. Bizi." Karnımı okşamaya başladığında irkildim. Ellerim otomatikman kollarına gitti. "Görmem gereken bir şey yok?" cümleden çok soru gibiydi. Alnını alnıma yasladı.

"Ah, o kadar çok şeyi bilmiyorsun ki." konuşurken naneli nefesini dudaklarıma veriyordu. Teyzem canıyla mücadele içindeydi ve bense aşık olduğum adamın derdine düşmüştüm. Tüm gücümle onu üzerimden ittim. 

"Zayn. Teyzem." dedim buruk bir şekilde. Eli alnına oradan da saçlarına gitti ve onları sertçe çekti. "Tamam. Çık hadi." Eliyle kapıyı gösterdi. "Anlamadım?" Yüzüme baktı. "Çık? İşeyeceğim. İzlemek mi istersin?" Gözlerimi devirip O'na doğru tısladım. "Pislik."

Kapıyı kapatıp odama doğru adımladım. Bana hala elini neden benim için yaraladığını söylememişti. 

Üstüme rastgele bir şeyler geçirdim. Tüm günü bu moralle evde geçirmek istiyordum. Odadan çıkacağım sırada biri benden önce davranıp kapıyı açtı ve içeriye girdi. Ve beraberinde keskin ve yeni yakılmış sigara kokusu. Yatağıma oturup ayak ayak üstüne attı.

"Zayn?" "Buyur canım." dedi büyük bir küstahlıkla. Nerede o kibar çocuk?

"O lanet şeyi odamda içemezsin." Sızlandı. "Jason'da içeride içemeyeceğimi söyledi. Tanrı aşkına bir karar verin." Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Bahçe?" Kahkaha attı. Büyük ve gürültülü. Elini tebrik etmek için bana uzattı. "Çok zekisin." 

Gözlerimi devirdim. "Hayır Zayn ciddiyim. O sigarayı kıçında söndürmemi istemiyorsan dışarı çık." Heyecanla gözlerini büyüttü. "Gerçekten bunu yapar mısın?" Elindeki sigarayı bana uzattı. "Hadi yap." Kaşlarımı çattım. "Zayn neyin var senin? İyi değilsin." Birden ciddileşti. "Asıl senin neyin var? Dünkü öpücüğü unutmuş gibisin." Birden yanaklarım kızardı. Bu lanet şeyi yapmak zorunda mıydı? Başımı yere eğdim ve göz kontağımızı kestim. "Lanet olsun." dedi. "Arabell. Özür dilerim." Bana yaklaşmak istedi ama elindeki sigarayı koyacak bir yeri yoktu. Etrafına bakındı. Balkon kapısını açıp sigarayı balkona attıktan sonra ayağıyla ezdi. Bunları yaparken O'nu izledim. Bana yaklaştı, geriye çekildim. 

"Pişman etme." O kadar kısık sesle mırıldandım ki duyabildi mi emin değilim. "Neye?" dedi yumuşacık bir sesle bana yaklaşırken. Bu sefer geri çekilmedim. "Seni öptüğüme. Bunun için pişman olmak istemiyorum." Parmaklarıyla çenemi kavradı ve O'na bakmamı sağladı. Gözleri çok yoğun ve parıltılı bakıyordu. "Buna bende pişman olmak istemem." dedi. 

"Aşağı insek iyi olacak." dedi ve kapıya ilerledi. O'nu durdurdum. "Zayn biz.." Kaşları havada bana bakıyordu. "Evet?" diyerek devam etmemi bekledi. "Biz.." dedim utangaç bir edayla. "Neyiz?" Bir süre bana baktı ve oldukça tatlı bir ifadeyle "İnsan?" dedi.

Elimi alnıma koyup yıkıldığımı belli etmeye çalıştım. Telaşla onu kapıya yitirirken söyleniyordum. "İğrenç yaratık. Demedim say, Zayn." Güldü ve beni durdurup ellerimi ellerine kenetlendi. "Seni bilmem ama bana göre senden çok hoşlandığım çok güzel ve harika bir kızsın."

Never Been HurtNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ