Episode 35. "Engagement."

17.1K 659 104
                                    

Bölüm şarkısı "Zakkum - Ben Ne Yangınlar Gördüm." Multimedia'da mevcut. Multimedia'da resim epey uzun. Sırasıyla; Arabell, Zayn, Perrie, Jason ve Micheal var. 

İthaf listesindeki isimler bitti. Haberiniz ola.

İiy okumalar. ♥  

Bölüm 35. "Nişan."

"Günaydın." dedi Jason yanımdaki sandalyeyi geriye çekerken. İkimizde geceden kalmaydık. Annemlerin erken yatmasını fırsat bilip bir kaç şişe indirmiş olabilirdik.

"Başım çatlıyor." dedim elimle alnımı ovup. "Benimde." dedi Jason sırtını geriye yaslayıp. Masaya baktı. "Ee, hani masa hazır. Annemler nerede?" Omuz silktim. "Babam ekmek almaya gitti. Annem de hazırlayıp yukarı çıktı ama nerede bilmiyorum."

"Buradayım!" Annem neşeli sesiyle mutfağa girdi ve çayları koymaya başladı. "Anne, bize kahve lütfen." "Tamam." dedi keyfile. Normalde çaya ek olarak kahve istediğimiz zaman demedik laf bırakmazdı ama bu gün neşesi yerindeydi. 

"Çöp kutusundaki şişeleri görmedim sanmayın." dedi muzip bir ifadeyle. Ardından bir bardağı Jason'ın diğer bardağı da benim önüme koydu. "Kendinize gelmenizi sağlar. Babanız gelmeden için çabuk."

"Huh!" Babam sıcak pideleri tezgaha koyarken derin bir nefes verdi. "İnsanlar ünlü bir iş adamının fırına gidip ekmek almasını oldukça garipsiyorlar." dedi masaya otururken. "Ne yani ailemle hafta sonu kahvaltısı da mı yapmayayım?" Kahvemden büyük bir yudum aldım. 

"Hazır mısınız gençler?" dedi babam çayından yudum alırken bize bakıyordu. Annem doğradığı ekmekleri sepetin içinde masaya bıraktı. "Ne için?" dedi Jason çatalını siyah zeytine batırırken. Bense çatalımı içi biberli yeşil zeytine uzattım. 

"Bu akşam nişan var ya. Onun için." 

Çatal gürültüyle yere düştü ve ucundaki zeytinde bilinmezliğe doğru yola çıktı. "Ben hallederim." dedim telaşla yere eğilirken. "Doğru ya." dedi Jason. "Bu akşam Zayn'in nişanı var." 

Zayn'in nişanı. 

Bu cümlenin canımı bu kadar yakacağını düşünemezdim. 

"Ben ütüyü açmaya çıktım yukarı. Kıyafetlerinizi seçtikten sonra çamaşırlığa getirin. Ütüleyeyim." "Hangi takım elbiseyi giymem gerektiğini bilmiyorum." dedi Jason. "Bence siyah ola--" "Nişan sahibi biz değiliz!" Sert sesim mutfakta yankılandı. "Bu neyin heyecanı, anlamıyorum." Jason güldü. "Kardeşim nişanlanıyor Arabell." Sonra babama döndü. "Ben biraz erken çıkayım baba izninle. Yardım ederim." dedi. Babam başıyla onayladı onu. Derin bir nefes alıp ekmek sepetine uzandım. "Perrie, Trisha, Doniya ve küçük kızlarla birlikte kuaföre gideceğiz Arabell. Gelmek ister misin?" Başımı iki yana salladım. "Gerek yok anne. Ben evde bir şeyler hallederim." Babam Jason'a baktı. "O zaman Jason sen biraz erken çıkıyorsun. Sonra ben anneni kuaföre götürüyorum. Ve sen Micheal'ı arıyorsun. Arabell'i evden o alsın. Geliyor değil mi nişana?" Jason dudağını büzdü. "Zayn'i pek tanımıyor ama rica edersem gelir." 

Yeter artık. Konuşmayın. Canım yanıyor.

**

"Arabell. O pijamalardan sen mi kurtulacaksın, ben mi çıkarayım?" Ayaklarımı uzatmış televizyon izlerken annemin önüme geçmesiyle bakışlarım televizyondan anneme döndü. Küçük komodinin üstündeki telefonum uzanıp ekran kilidini açtım. 

15.06  

"Anne. Daha saatler var." "Kalk ve hazırlan Arabell. Hemen." Babam elinde annemin elbisesi ile merdivenlerden inerken ayağa kalktım. "Bu ne için şimdi?" dedim elbiseye bakarken. "Orada giyeceğim." dedi annem. Sonra babama döndüm. "Baba, ben gelmesem olmaz mı?" Yanıma yaklaşıp beni usulca öptü ve sonra annemle kapıya ilerledi. "Micheal'ı bekletme tatlım. Orada görüşürüz." Sanırım bu hayır demekti. 

Never Been HurtWhere stories live. Discover now