Episode 7. "You fall in love, Malik. Admit it."

25K 984 196
                                    

Multimedidaki afiş için @Harrynindokuzuncuayi'na teşekkürler. <3

Bölümün ithafı @pofudukterlikli'ye. <3

Bölüm 7. "Aşık oldun, Malik. İtiraf et."

"Teşekkürler Zayn." dedi Yaser oğluna sarılırken. Zayn babasının omzuna vurdu. "Rica ederim, baba. Biliyorsun, her zaman." Yaser oğlundan ayrılırken gülümsedi. "Ayrıca bende teşekkür ederim, Zayn." Babam yaslandığı duvardan Zayn' baktı. Açıklamadan sonra yukarıdaki odaya çıkmıştık. 

Zayn gülümsedi. Babamın yardımcısı kibar bayan içeri girdi. "Efendim, bir dakikalığına gelir misiniz?" Babam başıyla onu onayladıktan sonra bize dönüp gülümsedi ve odadan dışarı çıktı. Yaser bize döndü. "Bende dışarıdayım." Ardından dışarı çıktı. 

Şimdi odada sadece ikimiz kalmıştık. 

Odaya tamamen onun kokusu hakimdi. Sigara ile karışık pahalı parfüm kokusu onu olduğundan daha çekici kılıyordu. Çaprazımda duruyordu. Yavaşça yanımda bulunan yiyecek masasına yöneldi. Yanımdan geçip gidecekken kolundan tuttum. Kolunu tuttuğum elime bakarken elimi boynunun arkasına attım ve onu kendine çekip sıkıca sarıldım. 

Başta şaşırdı ve elleri nereye koyacağını bilemedi. Parmaklarını saç diplerine getirdim. "Teşekkür ederim." diye mırıldandım. Ellerini belime koydu ve kendini bana bastırdı.

Bu o kadar güzel hissettiriyordu ki..

Zayn.

Bana sarıldığında, ne olduğunu anlamak gerçekten güçtü.

Aslında gelmemeliydim. Burada olmamalıydım.

Ama attığı tek mesaj, beni mum gibi eritti ve hemen yanına gelmemi sağladı.

Bana sakin olmamı söyleyebilirsin mesela. Ya da elimi tutabilir, iyi hissettirebilirsin. 

Üzerimde olan etkisin ilk başlarda inkar ederdim, evet. Ama öyle bir noktaya ulaştı ki bu, artık inkar edemiyorum.

Rüyalarıma giriyor. Hayır, o uğrunda bu kadar gerilecek, düşünülecek biri değil. Ne zaman beynime bunu sokmaya çalışsam, reddediyordu. 

Bazen O'nu aklımdan çıkarıyordum. Sonra evden birileri Arabell hakkında konuşmaya başlayınca her şey başa dönüyor, plağı başa sarıyordum. Gülüşü geliyordu gözümün önüne. Çekingen ama bir o kadar da kendine güvenen tavırları. Lafları..

Ellerimi kıyafetinin açık olan bel kısmına koyup onu kendime bastırdım. Birden kullandığı parfümün kokusu her yanımı sardı. Gözlerimi kapattım. Ellerini enseme koydu ve ensemdeki saçlarımla oynamaya başladı. Midemde garip bir kıpırdanma oldu. "Ne için?" dedim lafım arasında saçlarının kokusunu içime çekerken. Kıkırdadı. Derin bir nefes aldım. "Bilmiyormuş gibi yapma." dedi. Gülümsedim. "Rica ederim." dedim fısıldar gibi. İkimizde birbirimizin kollarında mayışmış gibiydik. Elleri saçlarımın biraz daha yukarısına çıktı. "Biliyor musun?" dedim onu biraz daha sıkarken. Bana biraz daha sokulduğunu anlamamak elde değildi. "Neyi?" diye fısıldadı. "Saçlarım. Aslında yasak bölge. Kimse oraya dokunamaz. Annem bile." Güldü ve elleri saçlarımda biraz daha yukarı çıktı. "Ama ben dokunabiliyorum." dedi gülerek. "Evet," dedim. Başımı saçlarına gömerken mırıldandım. "Sen dokun."

Kapı açılınca bütün büyü bozuldu. Telaşla beni itti ve geriye doğru büyük bir adım attı. Gelen babamdı. 

Ah, ben mi? Kendime gelmeye çalışıyorum.

"Ah, baba!" dedim sitemli bir sesle. Ama babam bunu mutlulukla söylemişim gibi algıladı. Kollarını iki yana açtı. "Javaad!" "Baba!" Sertçe kendimi onun kollarına bıraktım. Zamanlaman harika baba. Harika! 

Never Been HurtWo Geschichten leben. Entdecke jetzt