Episode 32. "I hate you."

15.4K 641 75
                                    

Yardımları için @ForeverBelictioner2'ye sonsuz sevgiler.

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - Sarı Odalar. Mutlaka bununla okuyun, biterse başa sarın. Multimedia'da var.

Oylarınızı ve o güzel yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. ♥

Bölüm 32. "Senden nefret ediyorum."  

Saat sabahın 11'inde telefonum çalmıştı.

Açmamalıydım. 

O kızın çağırdığı yere gitmemeliydim.

Onu dinlememeliydim. 

Ama lanet merak dürtülerim o telefonu açmamın da, oraya gitmemin de en büyük sebebiydi.

Bana olan bakışları dayanılmazdı. Korkuyordu. Malik kaybetmekten korkuyordu. 

Ve korktuğu şey başına geldi de. 

Beni kaybettin Malik.

Senden nefret ediyorum.  

***  

Kahvaltıdan sonra oturmuş, Jason'la UNO oynarken cebimdeki telefon titremeye başladı. Bu saatte beni arayacak insan sayısı bir elin parmağını geçmezdi. 

Telefonu eşofmanımın cebinden çıkarıp ekrana baktım. Kayıtlı olmayan ve tanımadığım bir numara arıyordu. Elimdeki kartları Jason'ın önüne attım. "Geliyorum, bekle." Güldü. "Kartlarını gördüm Arabell." Balkona çıkarken bağırdım. "Geldiğimde yeni bir el!"

"Efendim?" Balkon demirlerine tutunup telefonu açtım. "Merhaba." duraksadı. "Arabell Barnes?" dedi kalın sesli bir kadın sorar bir edayla. "Evet, benim." "Merhaba, Arabell. Perrie ben." Perrie? Bu adı daha önce duyduğumu hatırlamıyordum. 

"Tanışıyor muyuz?" dedim. Güldü. "Hayır. Beni tanıdığını sanmıyorum. Ben Zayn'in iş ortağının kızıyım." Zayn'in bir iş ortağı olduğunu bilmiyordum.

"Bir konu konuşmak istiyorum seninle. Zayn ile ilgili. Müsaitsen bu gün buluşabilir miyiz?" "Ne hakkında konuşacaksın?" dedim şüpheli bir edayla. Güldü. "Merak etme." dedi güven verici bir sesle. "İkinizin de iyiliği için. Atacağım adreste yarım saat sonra buluşalım mı?" "Tamam." dedim yarım ağız. 

Üzerimi değiştirip Jason'ın yanına indim. "Bir görüşmem var dışarıda. Başka zamana sözüm olsun." Gülümsedi. "Tamam, Prenses." Vestiyere uzanıp ceketimi giydim. Dışarıda gök gürlüyordu. "Arabayı alabilir miyim?" dedim Jason'a. Araba kullanmayı bana Hannah'ın öğrettiğini sanıyorlardı. 

Zayn.. Aklıma gelince gülümsemeden edemedim. Ne yapıyordu acaba? Görüşmem bittiğinde O'nu arayacağımı aklıma not ettim. 

"Tabii al, dikkatli sür ama." Jason'ın sesi düşüncelerimden ayrılmama sebep oldu. Başımla selam verip vestiyerden anahtarı aldım. 

Çok iyi kullandığım söylenemezdi. Ama yinede bir şeyler becerebiliyordum. 

Telefon titreyince gelen mesajı açtım. Çok uzak değildi. 

Nereden aklıma geldiğini bilmiyorum ama birden kötü bir şey olacağı hissine kapıldım. Haftalar önce kalbime çöken siyahlık birden kendini çok güçlü bir şekilde belli etmeye başladı. Bu his bana nefes alamıyormuşum duygusu verdi ve klimayı kapatıp camları sonuna kadar açtım. Soğuk havanın yüzümü yalaması umurumda bile değildi. 

Adresi attığı yer açık hava kafesiydi. Soğuk havaya aldırmayıp dışarıda oturan 3-5 kişi dışında bir çoğu içeriyi tercih etmişti.

Never Been HurtWhere stories live. Discover now