Episode 54. "You stole my heart."

13.1K 635 67
                                    

Buraya bir bakalım lütfen! *-*

Sadece #Zarabell olan çok tatlı bir bölüm! *-* Bölüm şarkısına bir sınırlama koymadım. İstediğnizi dinleyebilirsiniz. ^-^

Oylar çok az. Sınır koymak istemiyorum, ama beni buna mecbur bırakacak gibisiniz. Lütfen okuyanlar oylarını eksik etmesin. 

Bana Wattpad dışında ulaşabileceğiniz adresler;

Twitter: @urnotdemetria

Instagram: bestzayngirlever

Facebook: zmzayneplovato (Zeynep Loğoğlu) -Linkini profilimden bulabilirsiniz.-

İyi okumalar. ^^

Episode 54 "Kalbimi çaldın."

"İşte tavuklarda geldi!" İçinde körili sosa bulanmış tavuk dolu olan tabağın birini benim önüme, diğerini kendi önüne koydu. "Köri çok azdı. O yüzden tadı biraz garip olabilir." En sevdiği yemek tavuktu ve tavukla harikalar yaratma özelliğine sahipti.

"Bu çok garip." dedim çatalımı tavuğa batırırken. Zayn, benim aksime kaşık kullanmayı seçti ve büyük lokmasını ağzına soktuktan sonra konuştu. "Garip olan nedir?" Dudağının kenarına bulaşan sosu peçete ile sildim. "Teknik olarak seni düğününden kaçırdım. Ve şu an bir dağ evinde senin yaptığın yemeği yiyoruz." Salataya uzanırken mırıldandı. "Hala neyin garip olduğunu çözemedim." Koluna yumruğumu geçirdiğimde güldü. "Garip olan şu an her şeyi umursamadan yemek yiyor oluşumuz. Bu şey gibi.. 'Bize istediğiniz kadar karşı koyabilirsiniz. Siklemiyoruz.'" "İyi de siklemiyoruz zaten." Gülmeye başladım. "Bak Arabell açım. O yüzden lütfen bu konuşmayı sonraya sakla." Gülüp salataya uzandım. 

Bulaşıkları birlikte toparladığımızda Zayn tuvalete gitmek için yukarı çıktı. CD'lerin olduğu tarafa yöneldim. Oynatıcının hemen yanında beyaz bir CD vardı ve üstüne asetat kalemiyle "She's Not Afraid" yazılmıştı. 

"Ne yapıyorsun?" Zayn'in sesiyle elimdeki CD ile O'na döndüm. "Bu nedir?" Elimdekine baktı. "Stüdyoda kaydettiğimiz bir şarkı." Kendini koltuğa bıraktı. "Dinleyelim mi?" dedim gözlerimi parlatıp. "Arabell." diye mızmızlandı. "Hadi dinleyelim." dedim ve CD'yi oynatıcıya koydum. 

She sneaks out in the middle of the night, yeah.

(O, gecenin ortasında sessizce dışarı çıkar, evet.)

Tight dress with the top cut low.

(Dekolteli dar bir elbiseyle.)

She's addicted to the feeling of letting go, oh-woah, letting go.

 (Gitme duygusuna bağımlı, gitme.) 

"Hmm." dedim Zayn'e dönerken. "Bunu sevdim." Louis'in sesi duyuldu.

She walks in and the room just lights up.

(İçeri girer ve oda aydınlanır.)

But she don't want anyone to know.

(Ama o kimsenin bilmesini istemiyor.)

That I'm the only one that gets to take her home, oh-woah, take her home.

 (Onu yalnızca ben evine götürürüm, evine götüren.) 

İnsanın kendini hareketli şarkıya kaptırması imkansızdı. Lanet bir şekilde dans etmek istiyordum. Zayn'in elini tuttum. "Hadi, kalk." Kafasını geriye yasladı. "Arabell, çocuk musun?" "Zayn lütfen." O'nu hızla koltuktan çektim. Hızlı ve zor bir kalkış yaptı ve üstüme yuvarlanacakken O'nu tuttum. "Seni tuttum." dedim sırıtarak. "Evet, fark ettim." dedi gülerken."

Never Been HurtOnde histórias criam vida. Descubra agora