Episode 51. "I'm half the man."

11.9K 570 150
                                    

Bölüm şarkısı: "Half A Heart - One Direction Violin Cover" Multimedia'da var. Gerçekten harika. Lütfen bununla okuyun. Yoksa bir anlamı çıkmaz.

Bir günde 2 bölüm. Ley ley ley. Yarın Zayn ve Perrie'nin düğün bölümü var mucq. :3 ♥

İyi okumalar. ^-^ 

Bölüm 51. "Yarım bir adamım."

1,5 ay sonra. (Arabell 1,5 aydır Almanya'da Rose ile kalıyor. Zayn ve Perrie yeniden denemeye karar verdiler ve Zarabell'in yolları tamamen ayrıldı.)

"Neden davetiye listesinde bizim çocuklar ve kızlar var ki?" dedi Zayn elindeki pilot kalemin kapağını açarken. Bir yandan da gözüyle listeyi gözden geçiriyordu. "Çünkü," dedi Perrie koliden çıkardığı davetiyeleri Zayn'in önüne koyarken. "Onlar her ne kadar bizim arkadaşımız olsalar da, diğer davetliler gibi davet edilmeyi hak ediyorlar. Onlara öylece '5 gün sonra düğünümüz var, sizi bekliyoruz!' diyemeyiz esmer güzeli." Sonra eğilip Zayn'in alnına küçük bir öpücük bıraktı. "Kolay gelsin, hayatım." 

Zayn derin bir nefes aldı. Hala bu öpme işlerine alışamamıştı. 

Bir kaç hafta önce Perrie ile oturup saatlerce konuştular. Perrie Zayn'e olan duygularını bütün ayrıntısı ile anlattı. O'nu sevdiğini ve hayatının geri kalanını O'nunla geçirmek istediğini. Sonra haftalarca beraber vakit geçirdiler. 

Ve şimdi Zayn geceleri yatağa yattığında, Perrie'yi sevdiğini düşünüyordu.

Listeyi yanına çekti. Bir adet davetiyeyi aldı ve isimleri o düzgün italik el yazısı ile yazmaya başladı. İşi otomatiğe bağladığında oldukça hızlanmıştı. Çift olarak geleceklere, tek davetiyenin üzerine iki isim yazılıyordu. 

-Liam Payne & Hannah Davies

-Louis Tomlinson & Eleanor Calder.

-George Wood & Arabell Barnes. 

Gördüğü isim ve yanına eklenmiş kişiyi görünce elindeki pilot kalem yere düştü. Haftalardır ismini duymamış, rastlamamıştı. Şimdi birden görmek sol tarafına ağır bür yükün oturmasına neden oldu. "Perrie, tatlım gelir misin?" diye seslendi içeri doğru. Eğer ona böyle aşk dolu kelimelerle seslenirse, alışması daha kolay olurdu. 

"Evet?" Perrie mutfağa girdi ve Zayn'in arkasına geçip masanın üzerine eğildi. "Bunlar?.." dedi parmağıyla Arabell'in ismini gösterirken. Yanındakini tanımıyordu. "Ah, onları Hannah eklememi istedi. Arabell istemiş." "George kim?" dedi. Sesi titremişti ve alacağı cevaptan korkuyordu. "Bilmiyor musun?" dedi Perrie gülümseyip. "Sevgilisi."

O anda hissettiği acı tarif edilemezdi. "Hatta Arabell'in twitter hesabına bakarsan onu görebilirsin." "An-anladım." dedi zorla. "Kolay gelsin." dedi Perrie ve mutfaktan çıktı. 

Zayn cebinden telefonunu çıkartıp twitter'a girdi. 

Arabell Barnes: @georgewood hayatımda olduğun için teşekkür ederim. yaşadığım her şey, senin sayende yeniden anlam kazandı. değerlisin. xx

George Wood: @arabellbarnes seni sevdiğimi ve hep seveceğimi biliyorsun bebeğim. bundan sonra sadece ben varım. ve sen. biz. ♥ xx 

Telefonun ekranını kapatıp yan tarafa attı. Nefesi ciğerinden çıkıp zar zor dışarıyı buluyordu. Sandalyeden kalkıp bahçeye fırladı.

"Ama artık evleneceğine göre seni gömüp başkalarına yönelmem gerekiyor."  

Artık O'nu öpen, o kıyamadığı dudaklarına sahip olan, ellerini tutan ve bakmaya kıyamadığı gözlerine doyasıya bakan başka biri vardı. Arabell dediğini yapmıştı.

Kendine geldiğini hissettiğinde içeri girdi ve yazmaya devam etti. 

Etmeye çalıştı ya da.

***

"Bu nasıl?" dedi Perrie kabinden çıkarken. Üstünde süt beyazı kabarık bir gelinlik vardı. Zayn baştan ayağa süzdü. Birden gelinliğin içindeki sima Arabell oluverdi. Yanına yaklaşıyor ve dudaklarına küçük bir öpücük bırakıyordu. Zayn biraz daha fazlası için arsızca gülerken geri çekiliyor, gülümsüyordu.

"Zayn?" dedi Perrie. "Bizimle misin?" Trisha ve Debbie Zayn'e bakıyorlardı. "İzninizle." dedi hızla ve ayağa kalkıp kendini dükkanı lüks lavabosuna attı. 

Aynadaki yansımasına baktığında gözleri doldu. Özlemişti. Evlenmek istediği kişi Arabell'di. Kollarına alıp mihraba yürüyeceği kişi Arabell'di. Küçük bir hıçkırık kaçtı dudaklarından  Elleriyle yüzünü kapattı ve ağladı. Durdurmak istemedi de. O'nu çaresizce geri istiyordu. 

Aynı saatlerde Londra'dan bir saat ileride olan Berlin'de salonda Rose ve Arabell oturmuş konuşuyorlardı. "4 gün kaldı." dedi Rose. "Düğüne 4 ve bizim Londra'ya gitmemize 2 gün kaldı." Arabell ile Rosemary'de düğün için Londra'ya gidecekti. 

"O'nun, aşık olduğum adamın gerçekten mutlu bir şekilde güldüğünü görmeden O'nu terk edemem." dedi Arabell. "Zayn o gece bana gerçekten mutlu olduğunu inandırırsa George ile bir şeyler olur ancak." George ile Almanya'da tanışmıştı. 

"O'nun evlendiğini görmeye dayanacak mısın peki?" Arabell zorla gülümseyip Rose'a baktı. "George ve seni boşa götürmüyorum oraya." Rose güldü.

"Ben uyuyacağım." dedi Arabell. "Sende çok geç olmadan yat. İyi geceler." "İyi geceler." dedi Rose Arabell'in arkasından.

Arabell yatağa yattı. Aklına güzel anılar doldukça, gözleri de doluyordu.

"Sakın unutma, prenses." dedi fısıldarken. "Kameralar nereye, Malik oraya." Ardından kafasını geriye çekip bana baktı. Tekrar kulağıma eğildi. "Ah ve." Fısıltısı oldukça tahrik ediciydi. Devam etti. "Sen nereye, Zayn oraya." (6. Bölüm.)

"Biliyoruz. Tamam." Elimi tuttu. "Bildiğimiz halde giriştik zaten bu işe." O'nu durdurdum. "Biz daha sevgili bile değiliz." Doniya'ya baktı. Sırıttı ve bana döndü. "Sevgilim olur musun?" (13. Bölüm.)

"Ne olursa olsun bu aşktan vazgeçmeye niyetim yok Arabell." Bağırıyordu. "Bizim için, aşk için savaşacağım sevgilim." (42. Bölüm)

Gülümseyip telefonu komodine koydum. Zayn, beni hemen kolları arasına çekti. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Doğum günün kutlu olsun." diye mırıldandı ve gözlerini kapattı. (44. Bölüm.)  

Gözlerini sildi. Ama sildikçe yerini yeni yaşların doldurması zaman almıyordu. Zayn'in düğününe gitmek Arabell için tam bir işkence olacaktı.

Zayn, davetiye işini bitirip odasına girdi. Kenarda duran ve Niall'ın O'na yeni öğrettiği gitarı alıp bir şeyler saçmalamaya başladı.

I'm half the man, at best.

(Yarım bir adamım, en azından.)

With half an arrow in my chest.

(Göğsümdeki yarım ok ile birlikte.)

I miss everything we do.

(Yaptığımız her şeyi özlüyorum.)

I'm a half a heart without you.

 (Sensiz bir yarım eksik.)

Never Been HurtWhere stories live. Discover now