Sarma

6K 372 8
                                    

Bu kız kendini ne sanıyordu da bana bu lafları söylemeye cüret ediyordu. Nefret kötü bir şeymiş. Hıh hiç de bile. Nefret seni hayatta tutan ve hayata karşı güçlü yapan şeydi.

Ortalığa bir küfür savurup okulun arkasına sigara içmeye gittim. Jones pisliği bu fırsatı hayatta kaçırmazdı. Hemen lafa başladı.

"Bakıyorum seviye atlamaya karar vermişsin Marshall. Belalı çocuktan teröriste. Bakalım daha neler göreceğiz ahahaha. "

Gırtlağına yapıştım ve" Bunu bir daha söylemek ister misin yoksa cehennem biletini eline mi vereyim? " diye Jones'a bağırdım.

William araya girdi ve Jones'u ortamdan uzaklaştırdı." Sana kaç kere dedim Marshall. Şu pisliği dövelim ortalıktan temizleyelim diye. Ama sen hala zamanını bekle. "dedi William.

" Bu kadar saçmalığın içinde bir de bu pislikle uğraşmak istemiyorum."diye kestirip attım ve okulun içine girdim.

Beyza, elindeki kağıtla bana doğru geliyordu. Kağıdı bana uzattı ve " Araştırılacak konuları dağıttım ve işte listesi. Erkenden ödeve başlamamız gerek."

"Belki biliyorsundur ben yeti.... "

" Biliyorum sen yetimhanede kalıyorsun, bu yüzden bütün bu araştırma, maket ve ödevleri benim evimde yapacağız. Bugün okul çıkışı senin için de uygunsa ödeve başlıyoruz. "dedi ve cevap vermeme fırsat bırakmadan sınıfa girdi.

Benim yetimhanede kaldığımı nereden biliyordu? Lily ya da William mı söylemişti? Sınıfa gittiğimde sıraya oturdum ve Beyza'ya dönerek" Benim yetimhanede kaldığımı kim söyledi sana? "dedim.

" Kimse söylemedi. "deyip dersi dinlemeye başladı.

" Kimse söylemediyse nereden biliyorsun? "

" Biliyorum işte. "

Okul bitiminde Beyza'yla birlikte okuldan çıkıp evlerine yürümeye başladık. Lily ve William'da bizimle birlikte geliyordu. Evlerinin önüne geldiğimizde üçümüzde hayranlıkla Beyza 'nın evine bakıyorduk. Çok güzel, renk renk çiçeklerin bulunduğu muhteşem bir bahçesi vardı. Açıklama beklediğimizi anlamış olacak ki " Burası dedemin evi. Ben buraya okumak için geldiğimden şimdilik ben kullanıyorum" dedi ve bizi içeri davet etti.

Ev tek katlı ve 4 odası olan güzel bir evdi. Lily "Burada yalnız mı yaşıyorsun? " diye sordu. "Evet. Bu ülkeye yalnız geldim.Burada tanıdığım pek fazla insan yok.O yüzden yalnız kalıyorum" dedi.

Eve adımımı attığım an tuhaf bir duygu hissettim. Neydi bu duygu? Sanki - nasıl desem- denizin içinde çok fazla kalmışsın da dışarıya çıkınca nefes almanın değerini anlamışsın gibi.

Beyza odaları gezdirmeye başladı. Odalar genelde sade ve ferahlatıcıydı. En son bir odaya girdiğimizde hepimiz bu odayı merakla inceliyorduk. Odanın iki duvarı boydan boya raftı ve bir sürü kitap vardı. Ama en dikkatimi çeken rafın üstündeki yeşil ve üstünde anlamadığım dilde bir şeyler yazan kitaptı.

Ben tam lafa başlayacaktım ki William konuşmaya başladı. "Vay canına Beyza, bu oda mükemmel. Bir sürü kitap var. Ama merak ediyorum, bu yeşil kitap çok tuhaf gözüküyor. Bu kitabın adı ne?"

"Bu kitabın adı Kur'an-ı Kerim William. Benim dinimin kutsal kitabı.

"Peki yerdekiler ne? "diye sordum. Yerde halının üstüne serilmiş bir kilim ve boncuklarla çevrilmiş bir ip vardı." Onlar seccade ve tesbih. Ödevi bitirdikten sonra, eğer isterseniz size daha ayrıntılı anlatabilirim. Hadi salona geçin. Yiyecek bir şeyler getireyim bende. "dedi ve Lily'le beraber mutfağa girdi.

William ve ben salonda yalnız kalmıştık. Sessiz bir şekilde salonu incelemeye başladık. Duvarlarda bilmediğimiz bir dilde yazılar yazıyordu. Ben onlara bakarken sessizliği bozan William oldu." Dostum sana da oldu mu bilmiyorum ama, bu eve girince kendimi tuhaf ve hiç olmadığım kadar huzurlu hissettim. Neden bilmiyorum. "dedi.

Şaşkınlık içerisinde" Ben de öyle hissettim. "dedim. Biraz daha lafladıktan sonra Lily ve Beyza mutfaktan ellerinde çeşit çeşit yemeklerle geldiler. Daha önce hiç böyle yemekler görmemiştim.

*Lily ve Beyza mutfağa geçtiklerinde Lily hayranlıkla tezgahın üstündeki yiyeceklere baktı." Vay canına daha önce böyle yemekler hiç görmemiştim."diyerek yemeklerden bir tanesini ağzına attı.

"Imm yediğim şey çok lezzetli. Bunun adı ne? "dedi Lily merakla.

" Bunun adı sarma. Ülkeme has bir yemektir. Beğenmene sevindim :D"dedi Beyza gülerek. *

Lily heyecanla bize dönerek"Beyler bunu yemelisiniz gerçekten çok lezzetli"dedi ve ağzımıza tıkıştırmaya başladı. Daha önce hiç böyle bir şey yememiştim. William ve ben bunun ne olduğunu soracaktık ki her zamanki çenesi düşük arkadaşımız Lily cevap verdi.

"Bunun adı sarmaymış ve Beyza'nın ülkesine has bir yemekmiş. Çok güzel değil mi? "

" Peki bunun içinde ne var Beyza? "diye sordu William.

" Sarmanın yapımı kolay gözükse de aslında uğraş gerektirir. Asma yaprakları haşlandıktan sonra özel hazırlanan iç malzemesi yaprağın içine konur ve sarılır."

Yediğimiz sarma çok güzeldi. Hele de yetimhanede verilen balçığa benzeyen yemeklerden sonra.

Hayat Şimdi BaşlıyorWhere stories live. Discover now