Piknik

4K 241 18
                                    


"Ne demek görüşme?  Buğra sen ne dediğinin farkında mısın?"dedi Beyza dehşete kapılmış bir şekilde. Buğra'nın istediği şey hemen gerçekleşecek veya öylesine 'görüşme' denecek bir şey değildi. Buğra Beyza'dan sürekli konuştuğu arkadaşıyla birden ilişkiyi kesmesini ve konuşmamasını istiyordu. Bunun nasıl mantıklı bir açıklaması olabilirdi ki? Beyza aynı zaman içinde pek çok duygu yaşıyordu. Abisine böyle dediği için sinirlensin mi , bir daha Marshall ile konuşmama fikrini düşünüp üzülsün mü , yoksa abisi neden böyle diyor diye merak mı etsin bilemiyordu. " Ne..neden birdenbire böyle saçma bir şey söylüyorsun?"dedi gözleri biraz da olsa dolarak. Buğra'nın vereceği cevaptan korkuyordu. 'Ona umut veriyorsun.' ya da 'bu kadar rahat olmak zorunda mısın?' gibi bir şey derse yıkılacağını biliyordu. İslamı tam anlamıyla yaşamadan önce de sonra da, amacı hiçbir şekilde konuştuğu erkekleri etkilemek değildi. Biliyordu ki erkeklerle kızlarla olduğundan daha rahat konuşabiliyordu. Ancak İslâm'ı tam anlamıyla yaşamak istediği için bu hususa çok dikkat ediyor ve erkeklerle o kadar da fazla konuşmuyordu. Bazen hataları oluyordu ancak tövbe etmeyi unutmayıp elinden geldiğince yaptığı yanlışı yapmamaya çalışıyordu.

"Sana nasıl baktığını gördüm."dedi Buğra biraz da olsa sinirli bir ses tonuyla. " Saçmalıyorsun."dedi Beyza Buğra'ya inanamaz bir şekilde. " Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün? Biz...biz sadece arkadaşız. Ve seni böyle düşünmeye ne itti bilmiyorum. "

Buğra sesini biraz daha yükselterek devam etti. " Bütün bunları niye yapıyor o zaman?  Neden taa buralara kadar gelip seni ziyaret ediyor. Daha fazla uzatmayalım yoksa daha da sinirleneceğim. Sana diyorum, o çocuğu gözüm tutmuyor. Hiç konuşma demiyorum ama arana mesafe koy. " Buğra derin bir nefes aldı ve biraz daha yumuşak bir dille konuşmaya başlayıp Beyza'ya yaklaştı. "Bunu senin kötülüğün için demiyorum. Ama insanlara fırsat veriyorsun. Ben sana hiç konuşma demiyorum. Ama sohbetin ve yaydığın o enerji o kadar güzel ki. İnsan ister istemez etkileniyor."dedi Beyza'ya sarılarak. "Kızıyorsun ama sonradan telafi etmesini biliyorsun."dedi Beyza ve devam etti. "Önyargılı yaklaşmana çok üzüldüm Buğra. Sen diyene kadar hiç böyle düşünmemiştim. Lütfen Marshall'a karşı bu kadar önyargılı olma. O, kalbi çok güzel bir insan. Sadece onu keşfetmek gerekiyor. Sessiz insamşar öyledir genelde. Çoğu zaman boş görünürler ama içlerinde hiç bilinmeyen hazineler vardır. Ama tamam, madem bu dışarıdan yanlış görülüyor, araya biraz daha mesafe koyabilirim sanırım. " dedi Beyza ve devam etti. "Ama bana bir söz ver, Marshall'a karşı bu kadar önyargılı olmayacaksın."dedi ve iki kardeş birlikte içeri geçtiler.

Piknik sepetlerini arabaya yüklerlerken Beyza'nın dedesi konuşmaya başladı. "Bu piknik fikri gerçekten de güzel bir fikirdi. Biraz temiz hava alalım."dedi ve arabaya bindi. " Hadi atlayın bakalım."dedi genç bir edayla. "Sen genç değilsin Ahmet o yüzden böyle şeyler deme."dedi ve çocuklara döndü Beyza'nın babaaanesi. "Hala kendini 25 yaşında sanıyor." Böyle dediğinde çocuklar gülmeye başladı ve arabaya bindiler.

Piknik alanı yakın olmasa bile o kadar da uzak değildi. Marshall kulaklıklarını takıp etrafı izlemeye başladı. Ne kadar da güzeldi burası. Yeşilliklerin bol olduğu, gökyüzü mavisinin en berrak haliyle görüldüğü muazzam bir şekilde tasarlanmıştı. Marshall bir yandan bunları düşünürken bir yandan da müzik dinlemeye devam etti yol boyunca.

Piknik alanına vardıklarında herkes bir iş yapmaya başladı. Beyza ve Lily sebze meyveleri yıkamaya, William ve Ahmet Bey mangalı hazırlamaya, babaanneleri ise etleri çıkarmaya başladı. Bu sırada Buğra, Marshall işe başlayacakken omzundan tuttu ve biraz ciddi bir şekilde " Seninle konuşmamız lazım "dedi. Marshall ise sadece Buğra'nın suratına baktı ve olur anlamında kafasını salladı.

Hayat Şimdi BaşlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin